Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1475 E. 2020/512 K. 21.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1475
KARAR NO: 2020/512
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI: 2016/1143 Esas- 2018/403 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/05/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı için uluslararası taşıma işi yaptığını, ancak buna ilişkin düzenlenen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalının itirazından sonra asıl alacağı ödeyerek işlemiş faizi, icra masraflarını ve diğer feri alacaklar ile bunlara işleyecek faizi ödemekten kaçındığını, uluslararası taşımalarda ödeme vadesinin kanunla belirlendiğini, TTK 870.m. uyarınca ödemenin peşin yapılması gerektiğini, ticari örf ve adetin de bu yönde olduğunu, faturalarda yer alan ve doğrudan hesaba havale anlamını taşıyan “rimessa diretta” tabirinin de kanun hükmüne uygun anlaşma yapıldığını gösterdiğini, davalı itirazının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin 1.448,63-Euro işlemiş faiz, icra masrafları ve vekalet ücreti yönünden ve tüm alacaklara fatura tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmek suretiyle devamına, %20 icra inkar tazminatına, HMK 329/1 ve AAÜT 23. m. uyarınca davalının müvekkilinin vekiliyle kararlaştırdığı vekalet ücretini ödemesine ve disiplin cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, icra takibine konu faturaların yabancı dilde olması ve şirket kayıtlarında detaylı inceleme yapılamaması nedeniyle borcun tamamına itiraz edildiğini, ancak itirazdan çok kısa bir süre sonra asıl alacağın tamamının ödendiğini, davacının işlemiş faiz talebinin ise haksız olduğunu, zira müvekkilinin takip öncesinde temerrüde düşürülmediğini, davacının icra inkar tazminatı talebi ile diğer taleplerinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacı tarafça fatura alacağının tahsili amacıyla icra takibi yapıldığı, davalı tarafça icra takibine itiraz edildiği, fakat takipten sonra ve iş bu davadan önce asıl alacak tutarının ödendiği, davacı tarafça işlemiş faize ilişkin yapılan itirazın iptali talep edilmişse de davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme de olmadığından belirlenmiş bir vadenin de bulunmadığı, bu itibarla takip tarihi itibariyle davacının 1.448,63 Euro işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, fakat takip tarihi ile asıl alacağın ödeme tarihi arasındaki zaman diliminde işlemiş faiz ile diğer ferilerin talep edilebileceği, icra inkar tazminatı talebinin ise asıl alacağın davadan önce ödenmesi ve asıl alacağın iş bu davanın konusu olmaması nedeniyle yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı itirazının takip tarihinden asıl alacağın ödeme tarihine kadarki işlemiş faiz ve diğer ferileri yönünden iptali ile takibin devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, icra inkar tazminatı talebinin asıl alacak davadan önce ödendiğinden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İcra inkar tazminatı talebinin reddinin doğru olmadığını, zira kanunun tazminatı borcun ödenip ödenmemesine değil itirazın haksız yapılıp yapılmamasına bağladığını, 2-Uluslararası nitelikteki taşıma işlerinde ödeme vadesinin kanunla belirlendiğini, TTK 870.m. uyarınca taşıma ücretinin eşyanın tesliminde ödenmesi gerektiğini, ticari örf ve adetin de bu yönde olduğunu ve faturaların da buna uygun düzenlendiğini, vadenin kesin olması nedeniyle ayrıca ihtara gerek olmadığını, dolayısıyla takip öncesi işlemiş faiz taleplerinin haklı olduğunu, 3-Açıkça kötüniyetli olan ve davanın açılmasına sebep olan davalının HMK 329.maddesinde belirtilen avukatlık ücretine ve disiplin cezası ödemesine mahkum edilmesi gerektiğini, mahkemenin kısa kararda bu talebi reddettiğini, gerekçeli kararda ise buna hiç değinmediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, muhtelif faturalara dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde takip öncesi ve sonrası işlemiş faiz, icra vekalet ücreti, takip masraflarına yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, uluslararası taşıma işine ilişkin faturaların yabancı dilde düzenlenmiş olması ve şirket kayıtlarının detaylı incelenememesi nedeniyle borcun tamamına itiraz edildiğini, ancak çok kısa bir süre sonra asıl alacağın ödendiğini, işlemiş faiz talebinin haksız olduğunu savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İcra dosyası incelendiğinde, davacı tarafından davalı hakkında 05.10.2016 tarihinde asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.509,63-Euro üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının yasal sürede (17.10.2016 tarihinde) borca ve ferilerine itirazı ile takibin durduğu, daha sonra ödeme emrinin bir kısım ekleri olmadığından iptalinin istendiği ve icra hukuk mahkemesince şikayetin kabul edildiği, davalıya 21.11.2016 tarihinde yeniden ödeme emri tebliğ edildiği ve 22.11.2016 tarihinde süresinde yeniden borca ve ferilerine itiraz edildiği görülmüş olup, davalının 21.11.2016 tarihinde ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra aynı gün asıl alacak tutarı olan 28.061-Euro’yu davacıya ödemiş olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davalının, takip tarihi itibariyle davacı alacağının muaccel olmadığı yönünde bir savunması olmadığından, davacının asıl alacağa yönelik icra takibinde haklı olduğunun kabulü gerekmiştir. Öte yandan taraflar arasında ödeme vadesinin kesin olarak belirlenmemiş olması halinde, ancak borçluya fatura bedellerinin ödenmesi yönünde bir ihtarname gönderilmesi halinde borçlunun temerrüdü söz konusu olacak olup, somut olayda vadenin kesin olarak belirlenmesine ilişkin bir anlaşmaya veya takip öncesinde gönderilen ihtarnameye rastlanılmadığından, davacının icra takip tarihi öncesine ilişkin işlemiş faiz talebi haklı görülmediği gibi, icra takibindeki diğer ferilere takip tarihi yerine fatura tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebi de haklı görülmemiştir. Davalı icra takibi kesinleşmeden önce asıl alacak tutarını ödemiş ise de, haklı olan icra takibine ilişkin icra vekalet ücreti, takip sonrası işlemiş faiz,harç ve masraflarından da sorumlu olduğu açıktır. Öte yandan icra vekalet ücreti,takip sonrası işlemiş faiz, başvuru ve vekalet harcı ile sair takip masraflarına ilişkin hesap icra müdürlüğünce yapılacağından, mahkemece hesap yapılmayıp bu kalemlere ilişkin itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 03.07.2018 tarihli 2017/794 E., 2018/3735 K. sayılı emsal kararı) Bununla birlikte davada kabulü gereken kısım alacağın fer’ilerine ilişkin olduğundan, icra inkar tazminatı şartları da oluşmamıştır. Davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davacının HMK 329 m. uyarınca vekalet ücreti ve disiplin para cezası taleplerinin de haksız olduğu açıktır. O halde ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 21/05/2020