Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1470 E. 2019/1531 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1470
KARAR NO : 2019/1531
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2018
NUMARASI : 2016/1273 E.-2018/257 K.
DAVA: Menfi Tespit-Çek İstirdatı(Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacılar vekili, diş hekimi olarak birlikte çalışmakta olan müvekkili … ile dava dışı …, dava dışı …..Ltd. Şti. ile akdedilen 25.04.2014 tarihli satış sözleşmesi ile ürün sipariş ettiklerini, sözleşme uyarınca avans olarak 3 adet çek verildiğini, müvekkilinin çeki olmaması nedeniyle müvekkili şirketten hatır çekleri alarak davalı şirkete verdiğini, vadesi gelen … nolu 05.09.2014 tarihli 18.000-TL bedelli çek ödenmiş olmasına rağmen ürün teslim edilmediği gibi bedelsiz kalan çeklerin de iade edilmediğini, bu nedenle müvekkili … ile … tarafından dava dışı satıcı firma aleyhine menfi tespit davası açıldığını ve davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, ancak bu kez … nolu 07.05.2015 tarihli 19.000-TL bedelli çekin dava dışı satıcı firma tarafından davalıya bankaya kredi borçlarının teminatı amacıyla ciro edilerek teslim edildiğinin, banka tarafından takas merkezine ibraz edildiğinin ancak ödeme yasağı kararı nedeniyle işlem yapılamadığının şerh düşüldüğünün öğrenildiğini, çek incelendiğinde çekin bankaya ciro edilmediğinin dava dışı şirketin hesabına takas odasına ibraz edilmek üzere verildiğinin görüleceğini, çeki rehin ve teminat cirosu ile alan davalı bankanın çeke dayalı hakları kullanamayacağını, zira çekte rehin cirosunun caiz olmadığını ileri sürerek müvekkillerinin dava konusu çek nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine, çekin istirdatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili,müşterisi olan dava dışı ….Ltd. Şti.’nin müvekkiline olan borcuna karşılık mahsup edilmek üzere dava konusu çeki verdiğini, bedelsizlik definin iyiniyetli hamil olan müvekkkiline karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini ve daavcılar aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, iş bu davada davacı tarafın çekin rızası hilafına elinden çıktığı yönünde bir iddiasının bulunmaması karşısında kötüniyetli veya ağır kusurlu iktisaba ilişkin düzenlenmelerin uygulama yeri olmadığı, dolayısıyla davacı tarafın bedelsizlik defini davalıya karşı ileri süremeyeceği, davacı taraf çekin teminat olarak verildiğini ileri sürmüş ise de dava dışı ….Ltd. Şti.’nin davalı bankaya olan borcuna mahsuben verildiğinin kabulü gerektiği, son cironun beyaz ciro olduğu ve çek üzerinde teminat olarak verildiğine dair bir kayıt bulunmadığı, öte yandan mahkemece takibin durdurulmasına yönelik verilen ihtiyati tedbir kararının infaz edilmiş olması nedeniyle davacılar aleyhine tazminat koşulunun oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine, davaya konu alacağın %20’si oranındaki tazminatın davacılardan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu çekin dava dışı …..Ltd. Şti. tarafından davalıya bankaya teminat amacıyla verildiğini, davalı bankanın dava dışı şirketten olan vadesi gelmiş veya gelmemiş kredi alacaklarının teminatı olarak müşteri çeklerini davacı şirketin kendi bankalarındaki hesabında bulundurmasını istemekte ve bu şekilde aldığı çekleri yine dava dışı şirket adına takas odasına ibraz etmekte olduğunu, dava dışı şirketin davalı bankadaki hesapları incelendiğinde bu hususun açıkça ortaya konulmuş olacağını, eksik inceleme nedeniyle hatalı olarak davanın reddine ve müvekkilleri aleyhine tazminata karar verildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bedelsiz olduğu ve rehin cirosu ile devredildiği ileri sürülen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve çekin istirdatı istemine ilişkindir. Davacı, çekin bedelsiz olduğunu , ayrıca dava dışı lehdar tarafından rehin cirosu ile davalı bankaya ciro edilmiş olması nedeniyle davalının yetkili hamil olmadığını ileri sürmüş, davalı çekin kredi borcuna karşılık verildiğini, iyiniyetli hamil olması nedeniyle bedelsizlik definin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini savunmuştur.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 689. maddesine göre rehin cirosundan söz edilmesi için “bedeli teminattır.” “bedeli rehindir” veya bunlara uygun bir ibarenin senede yazılması gerekir. Senette yukarıda açıklanan ibarelerden birinin yer almaması halinde senedin rehin cirosu ile değil temlik cirosu ile verildiği kabul edilmelidir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28/09/2017 tarihli 2016/20339 E., 2017/6394 K. sayılı kararı). Dosya kapsamında bir örneği bulunan çekin incelenmesinde, lehdar tarafından beyaz ciro ile davalı bankaya ciro edilmiş olduğu, rehin cirosuna ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca Dairemizce davalı bankaya müzekkere yazılarak dava konusu çekin tevdiine ilişkin bordronun gönderilmesi istenmiş, bankanın cevabi yazısı ile söz konusu bordronun zayi olması nedeniyle dava açıldığı bildirilmiş, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/368 E., 2019/1089 K. sayılı 23.09.2019 tarihli kararı ile, davalı bankanın ticari defter ve kayıtlarının saklandığı depoda 11.06.2019 tarihinde yangın çıktığı, defter ve kayıtların zayii olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile bu kayıtlar yönünden zayi belgesi verilmesine karar verildiği görülmüştür. Bu durumda çekin temlik cirosu ile davalı bankaya geçtiğinin kabulü gerekmiştir.Öte yandan TTK’nun 687/1 maddesi “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü haizdir. Aynı yasanın 818/1-e maddesi yollamasıyla söz konusu hüküm çekler hakkında da geçerlidir.Somut olayda davacı öncelikle bedelsizlik iddiasını ispat etmelidir. Çek lehdarı aleyhine dava konusu çekin de içinde olduğu birden fazla çekle ilgili olarak bedelsizlik iddiasıyla açmış olduğu davada, 01.07.2016 tarihli 2014/1459 E., 2016/599 K. sayılı kararında, davalı satıcının mal teslimi yapmadığı ve avans çeklerini de tahsil ettiği gerekçesiyle davacı … yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, ancak söz konusu dosya kapsamında kararın kesinleştiğine dair bir bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır. Ancak kararın kesinleştiği kabul edilse, yani davacı tarafın bedelsizlik iddiasını ispat ettiği kabul edilse dahi, davacı taraf, davalı bankanın çeki iktisap ederken kötüniyetli olduğunu ispat edememiş olup, bu durumda bedelsizlik defini iyiniyetli hamil olan davalıya karşı ileri sürebilmesi mümkün görülmemiştir.Bununla birlikte, ilk derece mahkemesince icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu karar infaz edilmiş olmakla, İİK 72/4 m. uyarınca davacılar aleyhine tazminata hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacılar tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacılar tarafından yapılan istinaf yargı giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 05/12/2019