Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1463 E. 2019/1257 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1463
KARAR NO : 2019/1257
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2018
NUMARASI : 2017/788 E.-2018/346 K.
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalı şirketin hissedarı olan müvekkilinin sahibi olduğu payların şirket sermayesinin yaklaşık %12,5’ine tekabül ettiğini, 23.06.2017 tarihinde gerçekleştirilen 2016 yılına ait genel kurul toplantısında müvekkilinin talebi üzerine TTK 420. m. uyarınca finansal tabloların müzakeresinin ve buna bağlı bazı konuların 1 ay sonraya bırakılmasına ve bazı soruların genel kurul sonrasında cevaplandırılmasına karar verildiğini, sorulara cevap verilmiş ise de cevapların eksik ve yetersiz olduğunu, 26.07.2017 tarihinde davalı şirketin 2016 yılına ait ertelenen olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, sorulara tam ve eksiksiz cevap verilinceye kadar genel kurulun tekrar ertelenmesinin talep edildiğini, ancak e-posta ile cevap verildiği gerekçesiyle talebin reddedildiğini, bu toplantıda haksız, yasaya ve dürüstük kuralına aykırı olarak 3 nolu kararın alındığını, 3 nolu kararın 2016 yılı yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço ve gelir tablosunun kabulüne ilişkin olduğunu, müvekkilinin olumsuz oy kullandığını ve muhalefetini tutanağa geçirttiğini, oysa genel kurul toplantısının 3.maddesinin görüşülmeye devam edilmesinin ve bu madde hakkında karar verilmesinin TTK 420/2.m. hükmüne aykırı olduğunu, ayrıca davalı şirkette finansal açıdan devam eden açık usulsüzlükler bulunmasına rağmen bu kararın alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürerek TTK 445.maddesi uyarınca 26.07.2017 tarihinde davalı şirketin 2016 yılına ait ertelenen olağan genel kurul toplantısında 3. maddede alınan kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının dava konusu genel kurul kararının dürüstlük kuralına ve hukuka aykırı olduğu yönündeki iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TTK 420.maddesi uyarınca ertelenen genel kurul toplantısının tekrar geri bırakılmasının talep edilebilmesi için dürüst cevap verme kuralına aykırı davranılmış olması gerektiğini, oysa davacının yönelttiği tüm sorulara usul ve yasaya uygun cevaplar verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı, davalı şirkette pay sahibi olup dava konusu genel kurul toplantısına katıldığı ve iptalini talep ettiği 3 nolu karar alınırken red oyu kullandığı, ne var ki sadece olumsuz oy kullanılması yeterli olmayıp karara muhalefet edildiğinin tutanağa yazılmasının zorunlu bulunduğu, oysa genel kurul tutanağında veya ekinde muhalefet şerhinin bulunmadığının açıkça görülmesi nedeniyle davacının, bu davayı açması bakımından gerekli ön koşulu yerine getirmediği, oylamadan önce finansal tabloların ve yönetim kurulu faaliyet raporunun kabul edilmediğinin ifade edilmesinin sadece bir görüş açıklaması olarak değerlendirilmesi gerektiği, yasada tanımlandığı şekilde bir muhalefet olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin dava konusu genel kurul maddesinin görüşülmesine ve oylanmasına muhalefetinin olduğunu, zira tutanağa, müvekkilinin karara muhalefet ettiğinin ve olumsuz oy kullandığının açıkça yazıldığını, kaldı ki müvekkilinin muhalefet şerhi derç etmesine dahi gerek olmadığını, zira Türk Doktrininin bu konuda açık şekilde aksi görüşte olduğunu, müvekkilinin 3 nolu gündem maddesi kapatılmadan yapılan oylamada “Netice olarak 2016 yılı faaliyet raporu ile finansal tabloları kabul etmiyorum, onaylamıyorum.” dediğini, 2-Ayrıca bu tip genel kurullara yasa gereği bakanlık temsilcisi katılmadığı için toplantı esnasında pay sahibinin genel kurul tutanağının tutulma şekline doğrudan müdahale etme şansının olmadığını, bu husus da gözönüne alındığında olumsuz oyun yanısıra bir de muhalefet yazılmasını beklemenin yasanın fazlasıyla zorlama bir yorum ile amacı dışına çıkarılmasına yol açtığını,3-İlk derece mahkemesince esasa yönelik bir değerlendirme yapılmadığından dava dilekçelerini tekrar ettiklerini, genel kurul toplantısının 3.maddesinin görüşülmeye devam edilmesinin ve bu madde hakkında karar verilmesinin TTK 420/2.m. hükmüne aykırı olduğunu, ayrıca davalı şirkette finansal açıdan devam eden açık usulsüzlükler bulunmasına rağmen bu kararın alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nun 445.maddesi uyarınca davalı şirketin 26.07.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 3 nolu kararın iptali istemine ilişkindir. Davanın TTK’nun 445.maddesi uyarınca 3 aylık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmıştır. Genel kurul kararlarının yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca, toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalması ve bu keyfiyeti zapta geçirtmesi gerekir, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi veya ret oyu kullanılması alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımaz. (Yargıtay 11. HD, 08.12.2015 tarih, 2014/18887; 2015/13122 E.K sayılı emsal ilamı)Somut olayda 26.07.2017 tarihli genel kurul toplantısında 3 nolu gündem maddesi görüşülmeden önce davacı tarafça TTK 420/2 m. uyarınca toplantının ikinci kez ertelenmesi talep edilmiş, ancak talep oyçokluğu ile reddedilmiş, akabinde maddenin okunmasına geçildiğinde ise davacı tarafça yeniden söz alınarak sorular sorulmuş ve cevaplar verilmiş, ardından davacının maddeye yönelik olumsuz görüşü tutanağa geçirilmişse de, oylama yapıldıktan sonra karara muhalif olunduğuna dair bir beyanda bulunulmadığından usulüne uygun bir muhalefet şerhi bulunmadığı ve bu madde ile alınan karar yönünden dava şartının mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.Öte yandan TTK’nun 420/2 m. hükmü emredici hukuk kuralı niteliğinde olmadığından, somut olayda butlan yaptırımının uygulama yeri de bulunmamaktadır. O halde, ilk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 10/10/2019