Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1457 E. 2019/1248 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1457
KARAR NO : 2019/1248
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2017
NUMARASI : 2015/1150 E.-2017/312 K.
DAVA: Tazminat(Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Davanın kısmen kabulune yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, … Gümrük Müdürlüğü tarafından müvekkiline gümrük vergi işlemi ve ceza tahakkuku yapıldığını, müvekkilinin vergi ve cezaları ödeyemediğini, ancak 6552 sayılı yasanın çıkması ile birlikte yasadan yararlanmak amacıyla … Gümrük Müdürlüğü’ne 29.12.2014 tarihinde davalı aracılığıyla başvuruda bulunduğunu, ancak davalı teslim aldığı gönderiyi zamanında teslim etmediği için müvekkiline gecikme zaamı ve para cezası uygulandığını, müvekkilinin bu tutarı ödemek zorunda kaldığını, şayet davalı gönderiyi zamanında teslim etmiş olsa idi müvekkilinin 10.000-TL fazla gecikme zammı ödemesi yapmayacak olduğunu, oluşan bu zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 29.12.2014 tarihinde içeriği evrak olarak bildirilen kargonun müvekkiline teslim edildiğini, kargonun tam ve hasarsız olarak alıcısına teslim edildiğini, taşımada müvekkiline izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını, zira davacı tarafından müvekkiline kargonun içeriğinin beyan edilmediğini ve kargoya ilişkin bir değer gösterilmediğini, taşımanın makul sürede gerçekleştirildiğini, kargonun varış birimine 2 gün içinde ulaştığını, ancak davacının eksik bildirimi nedeniyle teslimatın aynı gün gerçekleştirilemediğini, ortada bir zarar bulunsa bile davacının kusurlu hareketlerinden kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davalının davacı kargosunu taahhüt ettiği sürede teslim etmemiş olması sebebiyle kusurlu olduğu, ancak kargo içeriği hakkında davalının bilgilendirilmemiş olması nedeniyle sorumluluğunun navlun bedeli ve navlun bedelinin 3 katı ile sınırlı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 55,96-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Alıcı kamu kurumu olduğundan gönderi üzerine gerçek kişi isminin yazılmadığını, alıcının gönderiyi kabul etmemesinin davalı ile alıcı arasındaki sorun olduğunu, kaldı ki davalının bu savunmasının afaki olduğunu,2-Başvuru formu, gönderi teslim belgesi, teslim alınma belgesi ve gümrük müdürlüğünün cevabi yazıları ile açıkça gönderinin içeriğinin ispatlandığını,3-Davalının içerikle bağlı kalmaksızın taahhüt ettiği tarihte teslimle sorumlu olduğunu, ancak taahhüt edilen tarihten çok sonra teslim ettiğini, zamanında teslim edilseydi bir zararın oluşmayacağını,4-Davacının gönderiyi gönderme tercihinin kusur olarak nitelendirilemeyeceğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, yurtiçi taşıma sözleşmesi kapsamında oluşan zarar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.Davacı yasa gereğince borç yapılandırma talepli başvuru dilekçesini davalı aracılığıyla ilgili kuruma gönderdiğini, ancak davalının kargoyu taahhüt ettiği sürede teslim etmemesi nedeniyle ilgili kurum tarafından yapılandırma talebinin reddedildiğini ve fazladan ceza ile gecikme zammı ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek fazladan ödediği tutarın tazminini istemiş, davalı ise kendisine kargo içeriği hakkında bilgi verilmediğini, kargoyu makul sürede teslim ettiğini, davacı zararından sorumlu olmadığını savunmuşur. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. TTK’nun 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyaından veya hasarından doğan zararlardan sorumludur. Zararın oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır. Gecikme hâlinde herhangi bir zarar oluşmasa da taşıma ücreti gecikme süresi ile orantılı olarak indirilir; meğerki, taşıyıcı her türlü özeni gösterdiğini ispat etmiş olsun. Aynı yasanın Sorumluluk Sınırlarını düzenleyen 882/3 m. uyarınca taşıyıcının, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile sınırlıdır. 886. m. uyarınca ise zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.Somut olayda, davalının davacıya ait kargoyu 2 gün içinde teslim etmeyi taahhüt etmiş olmasına rağmen süresinde teslim edemediği, 11 gün içinde teslim ettiği açıktır. Davalı, davacının alıcı gerçek kişinin ismini bildirmemiş olması nedeniyle kargonun süresinde teslim edilemediğini savunmuş ise de, alıcı kamu kurumu olup ayrıca gerçek kişi ismi bildirilmesine gerek yoktur, zira her kamu kurumunda evrakın teslim alındığı bir birim bulunur. O halde davalının anılan yasa maddeleri gereğince kusurlu olduğunun kabulü gerekmiştir. Öte yandan davacı kargo içeriğinin kamu kurumuna hitaben borç yapılandırılması talepli başvuru dilekçesi olduğunu, ancak geç teslim nedeniyle başvuru süresinin kaçırıldığını ve bu nedenle başvuru talebinin reddedildiğini ileri sürmüş ise de, davalıya kargo içeriği “dosya” olarak bildirilmiş olduğundan ve davalının kastı veya pervasızca bir hareketinden söz edilmeyeceğinden, davalı TTK 882.maddesi uyarınca sınırlı sorumluluk ilkesinden yararlanır. Bu durumda ancak TTK 875/3 ve 882/3 maddeleri uyarınca tespit edilen 55,96-TL zarar bedelinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki davacı zararı dolaylı zarar niteliğinde olup, davalının gecikmeli teslimi ile zararın oluşumu arasında illiyet bağı olduğunun ispatı gerekir ki, davacı, sözünü ettiği Yasa kapsamında çıkarılan ilgili Tebliğ hükmü uyarınca başvuru belgesini iadeli taahhütlü posta yoluyla göndererek zararın oluşumunu engelleyebilecekken, basiretli davranmayarak kargo ile teslim yolunu seçmiş ve bir anlamda zararın oluşumuna neden olmuştur. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 07.12.2015 tarihli 2015/10215 E.,2015/13042 K. sayılı emsal kararı). O halde ilk derece mahkemesince, sınırlı sorumluluk ilkesi gözetilerek belirlenen değer üzerinden davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 10/10/2019