Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1450
KARAR NO : 2018/1024
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2018
NUMARASI : 2015/1140 E.- 2018/197 K.
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 07/09/2018 ( 30/09/2018 yazım tarihli )
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan iş akdinde rekabet yasağı hükmü bulunduğunu, davalının davacı şirket nezdinde satış görevlisi görev tanımı ile istifa ettiği 29/08/2014 tarihine kadar hizmet verdiği,istifa ile iş akdinin feshini takiben davacı firma ile imzalamış olduğu iş akdinde mevcut rekabet etmeme yükümlülüğüne doğrudan aykırılık teşkil edecek şekilde ;10.000.000-TL’nin üzerinde kar eden bir firma iken haksız rekabet eylemleri ile zarar eden bir firma olmasına sebebiyet veren … Ticaret A.Ş isimli firmada işe başladığını, davalı davacının nezdinde görev yaptığı süreçte davacının nezdinde bulunan müşteri portföy kayıt ve bilgileri, satış rakamları, fiyatlandırma ve satış süreçleri bakımından davacının ticari sırlarına vakıf olduğu, istifasını takiben rakip firmada işbu ticari sır ve bilgileri ile işe başlayarak davacının zarara uğramasına katkıda bulunduğunu, davalı işbu eylemi diğer 66 çalışan ile beraber toplu olarak gerçekleştirdiğini, yaptığı eylem ve katılımda bulunduğu bu oluşum ile fesih edilen distribütörlük sözleşmelerine ilişkin davacı tarafından halihazırda elde bulunan mevcut mallar ve önceden satılmış mallara ilişkin müşterilere sunulmakta olan satış ve servis bölümünün işlemeyecek duruma geleceğini bilmesine rağmen istifa ederek davacıyı zor durumda bıraktığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000- TL cezai şart alacağının davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH :Davacı vekili 1.12.2017 tarihli dilekçesi ile dava değerinin 10.000-TL den 28.242,12-TL olarak ıslah ederek peşin harcını ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, esasa ilişkin olarak da taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı şirketin mali ve finansal açıdan ciddi şekilde küçülme ve personeli azaltma yönüne gitmesini, bu süreçte özellikle distribitör firmaların davacı ile olan sözleşmeleri feshetmeleri, personel maaş ve primlerinin geç ödenmesi gibi nedenlerle davalı lehine haklı fesih koşullarının oluştuğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece,davalının, davacı şirket nezdinde; 02/01/2014-29/08/2014 tarihleri arasında İzmir Bölgesinde satış temsilcisi olarak davacının müşteri çevresini ve işverenin yaptığı işleri bilebilecek bir pozisyonda çalıştığı; davalının istifa sonrası davacı için çalıştığı esnada faaliyet gösterdiği adres ile aynı adres ve bina ile aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren dava dışı …l A.Ş.’nde işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı; davalı ve dava dışı (66) çalışanla birlikte dava dışı şirkete geçiş yapması sonrasında, davacının satışlarında büyük oranda azalma/düşme bulunduğu; sözleşmedeki öngörülen rekabet yasağına dair 4. maddede rekabet yasağı faaliyet alanı ve yer yönünden sınırları açıkça belirlenmediğinden; rekabet yasağının tüm ülke sınırlarını kapsaması sebebiyle aşırı nitelikte olduğu; ancak, TBK.nun. 445/2.maddesi uyarınca, taraflar arasındaki rekabet yasağının davalının çalıştığı vilayet ile davacı işveren nezdinde yaptığı iş ile sınırlı bulunduğu kabulünün gerektiği;davalının, hizmet akdinin 4/d maddesinde bulunan en son aylık net ücretinin (12) katına tekabül eden tutarın [2.353,51 TL x 12=] 28.242,12 TL olarak hesaplandığı; cezai şartın fahiş nitelikte bulunduğu kabul ve takdir edilmekle;1/2 oranında tenkis yapılarak; davanın kısmen kabulü ile 14.121,06 TL cezai şart’ın dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin tenkis nedeniyle reddine ve tenkis edilen kısım nedeniyle davacı yararına yargı gideri hükmedilmemesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili, sözleşmesel ya da yasal düzlemde rekabet yasağından söz edebilmek için sektörde kabul görmüş rakip bir firmanın var olması gerektiğini, davacı şirketin 2013-2014 yıllarında Yurtdışı markaları ile ilgili olarak faaliyet alanını kaybettiğini, bu yurtdışı markalarının davacı ile sözleşmelerini feshettiğini, davalının işten ayrılma tarihinin 29/08/2014 tarihi olup bu tarihten önce markaların davacı şirketten ayrıldığını, davacı şirketin 2013-2014 yıllarında personelin bir kısmını kendisinin işten çıkardığını bir kısım personelinde istifa ile işten ayrılmak zorunda kaldığını, mahkemenin bu hususlarda inceleme yapmadığını, davacı şirketin ticari defterleri incelendiğinde davalının işten ayrıldığı tarihten önce davacı şirketin mali yapısında hızla düşüş olduğunu, her ticari bilginin ticari sır olmadığını,davalının davacı şirketi önemli bir zarara uğratma ihtimali olup olmadığının değerlendirilmediğini, birçok çalışanın hayatlarını devam ettirebilmek adına finansal zorluklarla ayrılıp veya çıkarıldıktan sonra davalı haricinde de birçok sektörde ve sektör dışı şirketlerde işe başladığını, davacı şirketin bizzat bu çalışanların ..l’e geçişini istediğini ve onay verdiğini, sırf tazminat ödememek veyahut işe iade davası ile karşı karşıya kalmamak için söz konusu personelin fesih sürecini kendi oluşturan davacı şirketin dava açmasının kötü niyetli olduğunu belirterek,kararın kaldırılmasına,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Temel uyuşmazlık konusu taraflar arasındaki iş sözleşmesinde öngörülen rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, geçerli ise sözleşmenin sona erdirilmesindeki kusur bağlamında davacının sözleşmede öngörülen cezai şart tutarını talep edip edemeyeceği noktasındadır.
TBK. 444 maddesi uyarınca, işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Sözleşmede; yasağın uygulanacağı yer bakımından bir sınırlama bulunmadığı anlaşılmakta ise de davalının istifadan sonra çalışmaya başladığı işletmenin faaliyet adresi gözetilerek, TBK 445/2 uyarınca hakkaniyete uygun bir müdahale yapılmak suretiyle sözleşmenin rekabet yasağına ilişkin bölümünün geçerli hale getirilmesi mümkündür. Bu nedenle rekabet yasağı hükmünün TBK 445/2 gereği ilk derece mahkemesince sözleşmedeki coğrafi sınırın, davacının çalıştığı bölgelerdeki vilayet ve sözleşmenin davacı şirketin eski adresi bakımından geçerli sayılmasına ilişkin takdirinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı taraf, sözleşmenin davacıdan kaynaklanan nedenlerle feshedildiğini öne sürmekte ise de, istifa dilekçesinden bu durum anlaşılamadığı gibi, davalının işten ayrılmasında, şirketin daralmasından kaynaklanan bir işten çıkma durumu olmadığına göre iş hacminin daralması nedeniyle işten çıkarmalar yapıldığına ilişkin savunmadan yola çıkılarak iş hacminin daralmasıyla, davalının istifası arasında hukuken geçerli bağlantı da kurulamadığından davacının kusuruyla sözleşmenin feshedilmediği kabul edilmek zorundadır. Davalının ödenmemiş ücret alacağı olmadığı da anlaşılmaktadır.
02/01/2014 tarihli hizmet sözleşmesine göre davalı satış temsilcisi olup, rekabet yasağına ilişkin 4. maddede çalışan, hizmet akdine ilişkin sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesine müteakip 2 yıl boyunca işverenin iştigal mevzuuna giren ve asıl işi sayılan konularda faaliyet gösteren resmi ya da özel müessese, şirket, ortaklık, şahıs ve sair iş yerlerinde her ne nam altında olursa olsun çalışmamayı, ortak olmamayı, bu alanlarda doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir iş yapmayacağını söz konusu işleri faaliyet kendi namına ya da başkası hesabına yürütmemeyi kabul ve taahhüt etmiş olup;ancak iş sözlemesinin personel tarafından haklı sebeple feshedilmesi ve işveren tarafından haksız ya da geçersiz sebeple feshedilmesi durumunda bu yükümlülüklerinin geçersizleşeceği, personelin yükümlerini herhangi bir şekilde ihlali halinde son aylık net ücretinin 12 katını cezai şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği sözleşmede yazılıdır. Davalının, davacı yanındaki çalışmasını 29/08/2014 tarihinde istifa ile sonlandırması sonrasında davacı şirketle aynı işi yapan …şirketinde işe başladığı hususunda ihtilaf olmayıp davacı şirketin işten ayrılmalar öncesinde kar etmekte iken akabinde zarara geçtiği bilirkişilerce yapılan mali incelemelerde tesbit edilmiştir.
Somut olayda; sözleşmede bulunan rekabet yasağı sınırının geniş bir coğrafyayı kapsamasının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşüreceği ve bu sebeple geniş coğrafya için geçerli olmadığı ancak bir sözleşme hükmünün, tarafların sözleşme yapma iradesine uygun olarak, makul bir coğrafi alan yönünden geçerli sayılması gerektiği, davalının yasak sürede aynı iş kolunda, işe başlamış olması nedeniyle, sözleşmedeki rekabet yasağı kuralının ihlal edildiği, davacının davalı işçinin pozisyonu nedeniyle önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı mevcut olduğu, davalının ekonomik kaygılarla şirketten istifa etmesinin haklı nedenle feshi için yeterli neden olamayacağı, tahakkuk eden ücretlerini tahsil eden davalının; her şirkette muhtelif dönemlerde ekonomik sıkıntıların olabileceği yine davacı şirketin distribütörlüğü bulunan firmaların sözleşmeyi fesihlerinin de istifayı haklı göstermeyeceği göz önüne alındığında mahkemenin 1/2 oranında tenkis yaparak davanın kısmen kabulüne karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin istinaf karar harcının mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına.
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 56,35- TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362.(1)a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2018