Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1440 E. 2019/1556 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1440
KARAR NO : 2019/1556
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2017
NUMARASI : 2016/103 E.-2017/933 k.
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/12/2019
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, istinaf incelemesi HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak yapılıp, düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, davalının müvekkilinden satın aldığı mal bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili,müvekkilinin takibe konu faturalar nedeniyle davacıya borcunun olmadığını, zira davacının müvekkilinin ortağının kardeşi … ve dava dışı … ait işyerinin kiracısı olduğu dönemde, …’a ödemesi gereken aylık kira borcuna karşılık gelecek miktarda müvekkiline muhtelif mallar sattığını ve bu şekilde satış bedeli ile kira borcu konusunda mahsuplaşılıp ibralaşıldığını, mahsuba konu tutarın müvekkilince …’a ödendiğini, ayrıca takip öncesi temerrüt söz konusu olmadığından davacının işlemiş faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının takip konusu yaptığı faturaların davalının defterinde kayıtlı olduğu, ancak 2013 yılında 7.261,67-TL nakit ödeme kaydı ile bakiyenin sıfırlandığı, davacının ticari defterine göre ise davalıdan 7.261,67- TL alacağının bulunduğu, davalının defterinde yer alan ödeme kaydının davacının defterinde yer almadığı, davalı taraf her ne kadar ödemenin davacı şirketin davalı şirket ortağı … ait iş yerindeki kiracılık sıfatı nedeni ile kira borcuna mahsuben yapılarak tarafların ibralaştığını beyan ve iddia etmiş ise de dosyaya bu yönde herhangi bir yazılı delil sunulmadığı gibi bu iddianın davacı tarafından kabul edilmediği, davalı taraf bu iddiasının ispatı için tanık dinlenmesinin de mümkün olmadığı, davalı tarafa delilleri arasında bulunan yemin delili hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanıldığı yönünde beyanda bulunulmadığı, dolayısıyla davalının asıl alacağa yönelik itirazının haksız olduğu, davalının takip öncesinde temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalının icra takibinde asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1)Davacı vekili KATILMA yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; 1-İşlemiş faiz taleplerinin reddinin doğru olmadığını, zira davalının icra takibine itirazında işlemiş faiz tutarına itiraz etmediğini ve bu davada icra takibindeki itiraz nedenleri ile bağlı olduğunu, dolayısıyla reddedilen tutar üzerinden müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu,2-İcra dosyasının karar kesinleştiğinde icra dairesine iadesi kararının hatalı olduğunu, yine “süresi içinde istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği..”ne dair hükmün de yasaya açıkça aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. 2)Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Takip dayanağı faturaların sunulmadığını, faturaların “kapalı fatura” olma ihtimalinin yüksek olduğunu, icra takibinde “faturalar ve cari hesap bakiyesi” ifadesi yer alsa da taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, dolayısıyla cari hesap alacağının talep edilemeyeceğini,2-Davacının cevaba cevap dilekçesinde kira borçları ile ilgili mahsuplaşma yapıldığını kabul ettiğini, dosyaya delil olarak kira sözleşmesinin sunulduğunu, davacının … kira borcunu eksik ödediğinin tespiti için banka kayıtlarının celbi talep edilmesine ve tanık deliline dayanılmış olmasına rağmen bu delillerinin dikkate alınmadığını, 3-Davacının faturaya dayanmayan 4.333,33-TL depozito hs.işlenmesi alacak talebinin haksız olduğunu, zira bu alacak kalemi kira sözleşmesine ilişkin olup sözleşmenin tarafı olmayan müvekkilinden talep edilemeyeceğini,4-Yemin tekliflerinin hukuka aykırı şekilde reddedildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddi ile tazminat taleplerinin kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, davacı ile davalı şirketin ortağının kardeşi ve onun mülkiyet ortağı arasında kira sözleşmesi bulunduğunu, taraflar arasında davacının kira borcuna karşılık nakit ödeme yapması yerine aynı tutarda davalı şirkete mal satıp teslim etmesi ve bu şekilde mahsuplaşılması yönünde anlaşma yapıldığını, satış faturalarının bedellerinin davacının kira borcundan mahsup edildiğini ve bu şekilde davacıya borcunun kalmadığını savunmuş, davacı söz konusu kira ilişkisi nedeniyle mahsuplaşma yapıldığını kabul etmekle birlikte mahsuplaşma sonrası kalan bakiye alacağı olduğunu ileri sürmüş olup, dolayısıyla “her bir kira borcuna karşılık gelecek tutarda mal satış faturası düzenleme” şeklindeki mahsuplaşma şeklini kabul etmemiştir. Davacı cari hesap kaydı incelendiğinde de davacının açık fatura şeklindeki mal satış faturalarına ilişkin davalı borç kayıtları yanında kira bedellerine ilişkin virman işlemleri (alacak kaydı)da bulunduğu, ayrıca depozito hs. işlenmesi açıklaması ile borç kaydı olduğu görülmüştür. Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmiş, davalının 2013 yılı ödemeleri dışında tarafların cari hesap kayıtlarının uyumlu olduğu görülmüştür. Bu durumda davalının ticari defterine kaydederek kabul ettiği depozito alacağına ilişkin husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Yine davalının ticari defterlerinde 2013 yılında iki adet ödeme kaydı ile davacıya olan borcunu sıfırlandığı görülmekte ise de, davalı söz konusu ödemelere ilişkin herhangi bir yazılı belge sunmamıştır. Davalının savunması esasında davacının mahsuplaşmaya konu kira borcunu tam olarak ödememiş olması yönünde olup bu yöndeki banka kayıtlarının celbi talep edilmiş ise de, mahsuplaşma davacının kabulünde olmakla birlikte ne şekilde yapılacağına ilişkin yazılı bir anlaşma mevcut olmadığından bu hususta davacı beyanına itibar etmek gerekmiştir. Davanın niteliği gereği mümkün olmadığından ve davacı tarafça muvafakat de edilmediğinden davalının bu husustaki tanık dinletme talebi de yerinde görülmemiştir.Öte yandan davalı yemin deliline de dayanmış olmakla, ilk derece mahkemesince 16.02.2017 tarihli duruşmada davalı vekiline yemin teklifinde bulunup bulunmayacakları hususunda beyanda bulunması, yemin teklif etmesi halinde yemin metnini hazırlayıp sunması için iki haftalık süre verilmesine karar verilmiş ise de, verilen sürenin kesin süre olduğu belirtilmemiş ve süreye uyulmamasının sonuçları hatırlatılmamıştır. Bu haliyle davalının ara karar gereğini yerine getirmemiş olması davalı aleyhine sonuç doğurmaz, kaldı ki mahkemece vakıaya uygun yemin metni hazırlanması da mümkün olup bu husus salt davalıya yüklenemez (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 04.10.2017 tarihli 2016/11705 E., 2017/6599 K. sayılı ve 21.04.2014 tarihli 2014/4791 E., 2014/7694 K. sayılı emsal kararları). İlerleyen aşamalarda davalının yemin teklif hakkını kullanma iradesi de ortaya konulmuştur. O halde ilk derece mahkemesince davalı tarafa yemin metnini sunması için makul bir süre verilmesi, sunulmaması halinde ise vakıaya uygun yemin metni hazırlanması ve gerekli usuli işlemleri yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. Söz konusu eksikliğin giderilmesi için Dairemizce istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmiş ve davalı tarafın savunması doğrultusunda bir yemin metni hazırlanarak davacıya gönderilmiştir. Yemin metninde “davalının iş bu dava konusu cari hesap borcundan, davacının dava dışı … ve … olan kira borcunun mahsup edilmesi sonucu davalının cari hesap borcunun kalıp kalmadığı, bu şekilde tarafların ibralaşıp ibralaşmadıkları ” hususunda yemin teklif edildiği açıklanmıştır. Davacı şirket yetkilisi yemin için tayin olunan günde duruşmaya gelmiş, gerekli mahsuplaşmanın yapıldığı ve bakiye alacağın takibe konu edildiği yönünde usulüne uygun yeminli beyanda bulunmuştur. O halde davalının asıl alacağa yönelik icra takibinde haksız olduğunun kabulü gerekmiştir.Bununla birlikte İtirazın İptali davalarında borçlu icra takibindeki itirazları nedenleri ile bağlı olmadığından, icra takibine itirazında açıkça işlemiş faiz tutarına itiraz etmemiş olsa bile, iş bu davada bu yöndeki itirazının değerlendirilmesinin gerekeceği açıktır. Dosya kapsamında davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair belgeye rastlanılmadığından, davacının takip öncesi işlemiş faiz talebi haklı görülmemiştir. Bunun yanında hükmün infazına yönelik itirazları ise haklı görüldüğünden kabul edilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile hükmün kaldırılmasına yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;”Davanın KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki asıl alacağa yönelik itirazın İPTALİNE; takibin 7.261,67-TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,Alacak likit olmakla, kabul edilen 7.261,67- TL alacağın %20’si oranındaki 1.452,33-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 496,04- TL harçtan 167,32- TL peşin harcın ve 48,98-TL icra dosyasına yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 279,74- TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 167,32- TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 33,50- TL ilk dava gideri, 700- TL bilirkişi ücreti ile 148- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 881,50- yargılama giderinin kabul-red oranına göre 653,47- TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.533,83- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 46-TL ve davalı tarafından yatırılan 124,01-TL istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10’ar TL’nin hazineye irad kaydına,Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davacı tarafça yapılan 70,35-TL istinaf yargılama giderinin 52,15-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Dairemizde yapılan duruşmaya yönelik olarak davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 1.362-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dairemizde yapılan duruşmaya yönelik olarak davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 1.362-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,Dair, davacı şirket yetkilisi ve davacı vekilinin yüzlerine karşı, davalı vekilinin yokluğunda HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 11/12/2019