Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1438 E. 2019/1244 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1438
KARAR NO : 2019/1244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI : 2016/1326 E.- 2018/134 K.
DAVA: Alacak (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Davanın kabulune yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında akdedilen hizmet sözleşmeleri kapsamında yüklenicinin müvekkiline davalı banka tarafından düzenlenen 933.000-TL ve 367.000-TL bedelli 2 adet kesin teminat mektubu verdiğini, verilen hizmet sırasında meydana gelen aksaklıkların giderilememesi ve artarak devam etmesi sebebiyle yüklenicinin sözleşmeye konu işin tasfiyesi talebinde bulunduğunu, sözleşmeler ve eki şartnameler gereğince sözleşmelerin tasfiyesine karar verildiğini ve mutabakat tutanağı imzalandığını, yüklenicinin müvekkiline olan borcu ile SGK’na olan prim borcunun hesaplandığını ve müvekkilinin 06.04.2015 tarihli yazısı ile davalı bankadan teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin talep edildiğini, ancak davalı bankanın 07.04.2015 tarihli cevabi yazısı ile riziko şartının doğmadığından bahisle taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin 31.07.2015 tarihli yazısı ile talebini yinelediğini ve nihayetinde davalı bankanın 06.08.2015 tarihinde teminat mektubu bedellerini müvekkilinin hesaplarına aktardığını, fakat talep tarihinden tazmin tarihine kadar tahakkuk eden faiz alacağının ödenmediğini, oysa müvekkilinin tazmin talebinin sözleşme ve eki şartnamelere uygun olduğunu, ayrıca teminat mektubunda müvekkilinin ilk yazılı talebi üzerine derhal ve gecikmesizin taminat mektuplarının nakde çevrilerek talep tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek faiziyle ödenmesinin taahhüt edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 39.106,85-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 08.01.2018 tarihli dilekçesinde, taleplerini 218,15-TL artırmak suretiyle toplam 39.325-TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, ilk talep halinde ödeme kaydının, davacının haksız, hukuka aykırı, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olan tazmin talebinin yerine getirilmesinin gerekçesi olamayacağını, davacının 06.04.2015 tarihinde hukuken geçersiz bir tazmin talebinde bulunmuş olması nedeniyle talebin reddedildiğini, şöyle ki davaya konu teminat mektuplarında tazminin, yüklenicinin taahhüdünü anılan kanunlar ile ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine göre kısmen veya tamamen yerine getirmemesi şartına bağlandığını, davacının 06.04.2015 tarihli talep yazısında ise sözleşmenin feshi ve işin tasfiyesi nedeniyle teminat mektuplarının tazmin edilmesinin talep edildiğini, oysa işin karşılıklı bir fesih ile mi sonlandırıldığı, tasfiye sonucunda yüklenicinin davacıdan herhangi bir hak ve alacağı veya borcunun bulunup bulunmadığı, borcu var ise miktarı belirtilmeden talepte bulunulmasının hukuki hiç bir dayanağının bulunmadığını, bu talepten sonra davacı ile bir çok yazışma yapıldığını ve müvekkiline yapılan usulüne uygun talep neticesinde ödemenin yapıldığını, dolayısıyla geç tazmin söz konusu olmadığından davacı talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu teminat mektuplarının nakde çevrilmesi şartları oluştuğu halde davacının 06.04.2015 tarihinde davalı bankaya yaptığı nakde çevirme talebinin haksız olarak reddedildiği, 06.08.2015 tarihinde ise nakde çevrilerek davacıya ödendiği, geç tazmin nedeniyle talep tarihi ve ödeme tarihi arasında tahakkuk eden faiz tutarının 39.325-TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk talep halinde ödeme kaydının, davacının haksız, hukuka aykırı, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olan tazmin talebinin yerine getirilmesinin gerekçesi olamayacağını, davacının 06.04.2015 tarihinde hukuken geçersiz bir tazmin talebinde bulunmuş olması nedeniyle talebin reddedildiğini, şöyle ki davaya konu teminat mektuplarında tazminin, yüklenicinin taahhüdünü anılan kanunlar ile ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine göre kısmen veya tamamen yerine getirmemesi şartına bağlandığını, davacının 06.04.2015 tarihli talep yazısında ise sözleşmenin feshi ve işin tasfiyesi nedeniyle teminat mektuplarının tazmin edilmesinin talep edildiğini, oysa işin karşılıklı bir fesih ile mi sonlandırıldığı, tasfiye sonucunda yüklenicinin davacıdan herhangi bir hak ve alacağı veya borcunun bulunup bulunmadığı, borcu var ise miktarı belirtilmeden talepte bulunulmasının hukuki hiç bir dayanağının bulunmadığını, bu talepten sonra davacı ile bir çok yazışma yapıldığını ve müvekkiline yapılan usulüne uygun talep neticesinde ödemenin yapıldığını, dolayısıyla geç tazmin söz konusu olmadığından davacı talebinin haksız olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, banka teminat mektunun geç tazmin edilmesi nedeniyle oluşan faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı, muhatabı olduğu teminat mektuplarına ilişkin haklı tazmin taleplerinin davalı banka tarafından önce reddedildiğini, daha sonra ise kabul edilerek ödeme yapıldığını, ancak talep tarihi ile ödeme tarihi arasında tahakkuk eden faiz tutarının ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise ilk tazmin talebinin hukuken geçersiz olması nedeniyle geç tazminin söz konusu olmadığını savunmuştur.Hukukumuzda banka teminat mektupları konusunda açık bir düzenleme bulunmamakta, 6098 sayılı TBK’nun 128. maddesinde düzenlenen Üçüncü Kişinin Fiilini Üstlenme kapsamında bir tür … Sözleşmesi olarak değerlendirilmektedir. Garanti veren banka, muhatabın ödeme talebi halinde ancak kendisine ait olan def’ileri ileri sürebilir(teminat mektubunun zamanaşımına uğraması, sahte olması gibi) veya teminatın ödenmemesi hususunda mahkemece verilen bir tedbir kararının bulunması halinde ödemekten kaçınabilir. Bu durumların söz olmaması halinde ise, banka ancak ödeme talebinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğuna dair elinde likit delil bulunması halinde ödeme talebini reddedebilir. Likit delil ile kastedilen ise, bankanın yorumunu eklemeden ödeme talebinin dürüstlük kuralına aykırılığını ortaya koyan delildir. Banka ödeme talebini aldığında durumu derhal lehdara bildirmelidir ki, lehdar talebin haksızlığına ilişkin kendi elindeki likit delilleri bankaya ibraz edebilsin. “İlk talepte ödeme” kaydını havi teminat mektuplarında ise risk banka üzerinde değil lehdar üzerinde olduğundan ödeme talebi halinde esasa ilişkin inceleme yapılmaksızın ödeme yapılması gerekir. Somut olaya döndüğümüzde; dava konusu banka teminat mektupları incelendiğinde, yüklenicinin taahhüdünü ihale dökümanı ve sözleşme hükümlerine göre kısmen veya tamamen yerine getirmemesi halinde, protesto çekmeye, hüküm ve adı geçenin iznini almaya gerek kalmaksızın ve yüklenici ile idare arasında ortaya çıkacak herhangi bir uyuşmazlık ve bunun akıbet ve kanuni sonuçları dikkate alınmaksızın, yazılı tutarın ilk yazılı talep üzerine derhal ve gecikmeksizin davacı idareye nakden ve tamamen , talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere ait kanuni faiziyle birlikte ödeneceğinin taahhüt edildiği görülmüştür. Davacının, 06.04.2015 tarihinde mektup asılları ve 2 adet teyit yazısı ile, sözleşmenin feshi ve tasfiyesi sebebiyle ödeme talebinde bulunduğu, ancak davalı bankanın 07.04.2015 tarihli yazısı ile rizikonun doğmadığından bahisle talebin reddedildiği, daha sonra yazışmaların devam ettiği ve davalının 06.08.2015 tarihinde mektup bedellerini davacıya ödediği tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık, davacının 06.04.2015 tarihli ödeme talebinin haklı bir talep olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, davalı ödeme talebini red sebebi olarak kendisine ait bir defi ileri sürmediği gibi, ödeme talebinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğuna dair likit bir delil dahi sunamamıştır, davalının riskin doğup doğmadığı hususunda şüphesinin bulunması ise ödeme talebinin reddi için haklı ve hukuki bir gerekçe olamaz. Bu durumda davacının 06.04.2015 tarihli ödeme talebinde haklı olduğu, buna bağlı olarak ilk talep tarihi ile ödeme tarihi arasında işleyecek faiz talebinde de haklı olduğu sonuç ve kaanatine varılmıştır. Tarafların hesaplanan faiz tutarına yönelik bir itirazları da olmamıştır. O halde ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 2.686,29- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 671,57- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.014,72- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 38,35- TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/10/2019