Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1413 E. 2020/459 K. 07.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1413
KARAR NO: 2020/459
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 15/03/2018
NUMARASI: 2016/241 Esas- 2018/111 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Deniz Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2020
Davanın kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında davalıya ait emtianın deniz yoluyla taşınması işinin organize edilmesi hususunda anlaşma yapıldığını, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen davalının navlun borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin ise davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili yasal sürede davaya cevap vermemiş, yasal süreden sonra sunduğu beyan dilekçesinde, icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, müvekkilinin faturadan kaynaklanan bir borcunun olmadığını, zira konişmentoda navlun bedelinin davacının sorumlu olduğuna dair bir hüküm olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının davalı için taşıma işi yaptığının dosyaya sunulan taşıma evrakları ile sabit olduğu, davacı defter kayıtlarına göre davacının alacaklı göründüğü, davalının ödeme savunması olmadığından defterlerinin incelenmesinin gerekli görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin davacıya faturadan kaynaklanan bir borcunun bulunmadığını, ortada geçerli bir taşıma sözleşmesinin bulunmadığı gibi davacının böyle bir sözleşmeye dayanarak bir edimde de bulunmadığını, 2-Yetkili icra dairesinin borçlu olan müvekkilinin ikametgahı olan Gaziantep İcra Dairesi olduğunu, Mahkemenin de yetkisiz olduğunu, 3-Müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturadan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı yasal sürede davaya cevap vermemiş, yasal süreden sonra icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, müvekkilinin faturadan kaynaklanan bir borcunun olmadığını, zira konişmentoda navlun bedelinden davacının sorumlu olduğuna dair bir hüküm olduğunu savunmuştur. Dava konusu navlun alacağı bir para alacağı olup, İİK 50.m. yollamasıyla HMK’nun 10. ve TBK’nun 89.m. uyarınca alacaklı davacının ikametgahı icra daireleri de yetkili olduğundan, davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı akdi ilişkiyi yani davacının kendisi için taşıma işi organizasyonu yaptığını kabul etmiş, ancak navlun bedelinden davacının sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. Dosya kapsamında mevcut taşıma belgeleri incelendiğinde davacının taşıma komisyoncusu olarak davalıya ait emtianın taşıma işini organize ettiği anlaşılmakta olup, konişmentoda yer alan ‘freight collect(ödemeli taşıma)’ kaydı ve TTK’nun 917/1 m. ve 1200.m. hükümleri uyarınca davalı gönderen(taşıtan) navlun ücretinden sorumludur. Bu nedenle davalının gerek somutlaştırılmayan konişmentoda aksine hüküm bulunduğu itirazı, gerekse de istinafında ilk kez dile getirdiği ve yargılama sırasındaki savunması ile çelişen akdi ilişkiyi inkâr mahiyetindeki savunması dikkate alınmamıştır. Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile de sabit olan takip tutarınca alacaklı olduğunun kabulü gerekmiştir. Öte yandan dava konusu alacak faturaya dayalı olup likit(bilinebilir, belirlenebilir) nitelikte olduğundan, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 663,25-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 166-TL harcın mahsubu ile bakiye 497,25- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.07/05/2020