Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1411 E. 2019/1215 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1411
KARAR NO : 2019/1215
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI : 2017/87 E.-2018/119 K.
DAVA :İtirazın İptali (Deniz Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/10/2019
Davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkili nezdinde Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalı …A.Ş.’ne ait emtianın 10.04.2015 tarihli konişmento tahtında Gemlik/Türkiye limanından Antwerp/Belçika limanına taşındığını, emtianın limanda tahliyesini müteakip CMR tahtında Almanya’nın Duaren şehrine taşındığını, emtianın Almanya’da alıcına teslimi sırasında konteyner içerisindeki emtianın ıslanma ve nem sebebiyle hasarlı olduğu gerekçesiyle alıcı firma tarafından kabul edilmediğini ve tahliye edilmeden CMR üzerine hasarlı notu düşülerek Türkiye’ye iade edildiğini, ekspertiz incelemesi sonucunda hasarın deniz taşıması sırasında meydana geldiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin hasar nedeniyle sigortalının uğradığı zararı tazmin ettiğini ve onun haklarına halef olduğunu, ayrıca düzenlenen ibraname ile akdi halef de olduğunu, zarardan taşıma sırasında kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermeyen davalıların sorumlu olduklarını, navlun faturası düzenleyen … A.Ş.’nin akdi taşıyan sıfatıyla asaleten, ayrıca fiili taşıyanın acentesi olması nedeniyle izafeten sorumlu olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davacının hasarın taşıma sırasında ve müvekkillerinin sorumluluğunda meydana geldiğini ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafça yaptırılan ekspertiz incelemesi sırasında müvekkilinin hazır olmaması nedeniyle raporu kabul etmediklerini, hasarın sigorta teminatı kapsamında olmadığını, zira hasarn ambalaj yetersizliğinden kaynaklandığını, davacı tarafça sözü edilen konişmento ara konişmento olup, ana konişmento uyarınca asıl taşıyanın dava dışı … A.S.olduğunu, müvekkiline ihbarda bulunulmadığını, sorumluluğun sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, satışta DDP teslim şekli kararlaştırılmış olup buna göre emtianın teslim yerine kadar taşınması sürecinde hasara katlanma yükümlülüğünün satıcıya ait olduğu, dolayısıyla sigortalının sigorta yaptırmakta hukuki menfaatinin bulunduğu, davacı tarafından sigortalıya hasar tazminatı ödemesinin yapıldığı ve sigortalının haklarına halef olunduğu, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalı tarafından deniz navlunu faturası sigortalı şirket adına düzenlenmiş olduğundan davalının acente sıfatıyla hareket etmeyip TTK 917.m. uyarınca taşıma işleri komisyoncusu olduğu, ancak aynı zamanda taşımayı yaptırdığı fiili taşıyanın da acentesi olduğu, bilirkişi raporunda hasarın eşyanın konteyner içine gereği gibi istif edilmemesi sonucu oluşan yoğuşmadan kaynaklandığı teknik sonucuna varıldığı, ancak yapılan gümüş nitrat testleri sonucu paletlerin gümüş nitrata tepki verdiğinin ve paletlere tuzlu suyun temas ettiğinin tespit edildiği, dolayısıyla hasarın deniz yolu ile taşıma sırasında oluştuğunun davacı tarafından ispat edildiği, bu durumda davalıların TTK nın 1178.maddesi gereğince emtia hasarından sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptaline, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava konusu edilen tutarın poliçe kapsamında olmayıp teminat dışı olduğunu, zira hasarın nedeninin ambalaj yetersizliğine bağlı konteyner içi yoğuşma olduğunu, poliçedeki ambalaj klozu gereği ödemenin hatır ödemesi olduğunu ve davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını,2- Bilirkişi raporundaki tespitlerin ve cevap dilekçesinde savunmalarının göz ardı edildiğini, iddia olunan hasar ambalaj yetersizliği ve uygunsuz istiflemeden kaynaklanmış olup müvekkillerine kusur atfedilemeyeceğini,3-Dava konusu taşımanın, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere konşimentoda yer alan FCL/FCL ve said to contain kayıtları ile yapıldığını, yani yükün taşıyana, satıcının sahasında ve satıcı tarafından yapılan istifleme ile yükleme neticesinde kapalı olarak ve gümrüklenmiş olarak teslim edildiğini, 4-Ayrıca Yerel Mahkemenin bu taşımada yükün alıcı tarafından teslim alınmamasından sonra yine deniz taşıması ile taşındığını gözden kaçırdığını, gümüş nitrat testinde deniz suyuna rastlanmasının ikinci deniz taşımasından kaynaklı olabileceğini,-Bilirkişilerin hasarın değerlendirilmesi kısmında dosyada mübrez iki farklı ekspertiz raporunu detaylıca irdelediklerini ve dava konusu olayı değerlendirirken başvurulacak TTK’nın ilgili hükümleri ışığında olay kapsamında son derece doğru tespitlerde bulunduklarını, ancak mahkemenin olaydaki bilgi ve belgeleri değerlendirmekte başarısız olduğunu ve uzman bilirkişilerle çelişen hukuka aykırı bir hüküm kurduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, TTK’nun 1472. maddesi uyarınca Emtia Nakliyat Sigorta Poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi, dava dışı sigortalı satıcının yurt dışına ihraç ettiği emtianın taşıma rizikolarına karşı müvekkili nezdinde sigortalandığını, emtianın davalı tarafça deniz taşıması sırasında hasarlandığını ileri sürmüş, davalı taraf ise hasarın teminat kapsamında olmaması nedeniyle teminat dışı olduğunu, ayrıca emtianın müvekkiline konteyner içinde teslim edildiğini ve müvekkiline atfedilebilecek bir kusur olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamında mevcut Gümrük Beyannamesine göre dava konusu satış DAP Teslim(belirtilen noktada teslim) şeklinde kararlaştırılmış olup, bu durumda mal teslim edilinceye kadar risk sigortalı satıcıya ait olduğundan, sigortalı satıcının mal üzerinde sigortalanabilir menfaati olduğu açıktır. Davacı sigorta şirketi de oluşan hasara ilişkin olarak sigortalısına ödeme yapmış ve sigortalı alacağını ayrıca temlik almış olup, bu durumda davacının aktif husumet ehliyetinin olduğunun kabulü gerekir. Davalı … A.Ş., sigortalıya hitaben navlun faturasını düzenlemiş olup, TTK 917 … yaptırmış olduğundan, iş bu davanın adı geçen firmaya hem asaleten hem de izafeten yöneltilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Dava konusu … nolu konişmento incelendiğinde, fili taşıyan tarafından düzenlendiği, karayolu taşımasının da davalı tarafça taahhüt edildiği ve sorumluluğunun eşyanın kara yoluyla taşıması dahil olmak üzere teslime kadar devam ettiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, hasar emtianın gemiden tahliyesi esnasında değil, tahliyeden sonra yapılan karayolu taşıması sonrasında alıcı firmaya teslimi sırasında tespit edilmiş ve bu husus CMR’ye şerh düşülerek emtianın teslim alınmasından imtina edilmiştir, ancak hasarın hangi aşamada meydana geldiği net değildir. 6102 sayılı TTK’nın Değişik Tür Araçlar ile Taşıma başlıklı 902.vd maddelerinde, hasarın taşımanın hangi kısmında meydana geldiği belli değil ise bu Kitabın Birinci ve İkinci Kısım hükümleri uyarınca, belli ise taşıyıcının sorumluluğu, taşımanın bu kısmı için ayrı bir taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o sözleşmenin bağlı olacağı hükümlere göre belirleneceği, hasarın taşımanın hangi kısmında meydana geldiğine ilişkin ispat yükünün ise , bunu iddia eden tarafa ait olduğu düzenlenmiştir. Uyuşmazlık, hasarın hangi aşamada ve ne şekilde meydana geldiği, hasara ilişkin gerekli bildirim/ihbar külfetinin yerine getirilip getirilmediği, bu hasar nedeniyle davalı tarafın kusurunun ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.Dava konusu konişmentoda FCL/FCL (full container load/full container load) cvc said to contain kaydı yer almakta olup, bu kayıt eşyanın davalıya kapalı konteyner içinde teslim edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla davalının sorumluluğundan söz edebilmek için, konteynerde delik, kırık vs gibi bir sorun olduğunun veya taşıma sırasında deniz suyunun konteyner içine girdiğinin davacı tarafça ispatı gerekir. Dava konusu CMR incelendiğinde, alıcı tarafından “teslim kabul edilmemiştir/reddedilmiştir.Kutular küflenmiştir ve ana ruloların dışında su(buhardan elde edilmiş su) mevcuttur” şerhi düşüldüğü görülmüş olup, zarar hangi aşamada meydana gelmiş olursa olsun, bu şerh ile davalıya hasar ihbarında bulunulmuş olduğu kabul edilmiştir. Dosya kapsamında mevcut davalı tarafın katılımı olmaksızın düzenlenen 22.08.2015 tarihlli ekspertiz raporunda, emtia ve ambalaj üzerinde gümüş nitrat tespit yapıldığı, yapılan testlerde bazı paletlerde gümüş nitratın tepki verdiği ve paletlere tuzlu su temas ettiğinin anlaşıldığı belirtilmiş ise de, her iki tarafın da katılımıyla düzenlenen 26.10.2015 tarihli ekspertiz raporunda ise, ISPM 15 mührünün bulunduğu tahtaların genel olarak nemden etkilenmediği, mühürsüz (ısıl işlem görmemiş) olanların ise içerisindeki nemin atmosfer şartlarının etkisiyle buharlaşıp tekrar yoğunlaşarak suya dönüşmüş olabileceği, nemden etkilenen kısımlarda yapılan gümüş nitrat testinde 20 paletten yalnızca 3 palette çözeltinin reaksiyon gösterdiği, 3 paletin de sadece 20 cm2 lik alanında çok minör reaksiyon gösterdiği, bu kadar az miktarda bir tuz bulunmasının hasara sebebiyet veren suyun deniz suyu olduğu anlamını taşımadığı belirtilmiş, yine ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi heyeti raporunda ise, fotograflar incelendiğinde tüm testlerin sadece ahşap paletler ve ahşap paletler üzerindeki kartonlarda yapıldığının ve reaksiyonun da oldukça sınırlı olduğunun görüldüğü, bu derece az tuzlanmanın zaten naylonlar ile kaplanmış olması nedeniyle emtiaya sirayet etmesinin mümkün olmayacağı, tuzlanmanın sadece ahşap paletlerde görülmüş olmasının paletlerin yükleme öncesinde konteynere konulmadan bekletildiği yerde veya konteynerden boşaltıldıktan sonra bekletildiği yerde olabileceğini gösterdiği, teslim sırasında konteynerde bir hasar olduğundan bahsedilmediği, dolayısıyla hasarın eşyanın konteyner içine gereği gibi istif edilmemesi ve bu sebeple konteyner içindeki yoğuşmadan kaynaklandığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. O halde, emtianın kapalı konteyner içerisinde davalıya teslim edilmiş olması nedeniyle davalı tarafından emtianın ne şekilde ambalajlandığı ve istiflendiğinin kontrol edilmesinin mümkün olmaması, emtianın konteyner içinde alıcıya teslimi sırasında konteynere ilişkin hasardan söz edilmemiş olması, ekspertiz incelemeleri sırasında da konteynerin kendisinde herhangi bir inceleme yapılmamış olması, emtianın içerisinde bulunduğu ahşap paletler ve karton ambalaj üzerinde gümüş nitrat testi yapılmış ise de 20 paletten yalnızca 3 palette ve yalnızca 20 cm2 lik bir alanda reaksiyon görülmesi, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere bu derece az tuzlanmanın sadece ahşap paletlerde görülmüş olmasının, paletlerin yükleme öncesinde konteynere konulmadan bekletildiği yerde veya konteynerden boşaltıldıktan sonra bekletildiği yerde olmasının da mümkün olabileceğini göstermesi gibi hususlar dikkate alındığında, hasarın eşyanın konteyner içine gereği gibi istif edilmemesi ve bu sebeple konteyner içindeki yoğuşmadan kaynaklanmış olabileceği, dolayısıyla hasarın deniz suyundan veya konteynerdeki hasardan meydana geldiğinin ispat edilemediği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu durumda TTK m. 903 anlamında bilinen bir zarar yeri bulunmadığından TTK m. 902 uyarınca TTK’nın IV. Kitabı’nın Birinci ve İkinci Kısım hükümleri uygulama alanı bulacaktır. TTK m. 875 f. 1 uyarınca, taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyamdan, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur, ancak TTK m. 878 uyarınca zıya yahut hasarın hükümdeki hâllerden birine bağlanabilmesi hâlinde taşıyıcı sorumluluktan kurtulacaktır, hükmün birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca gönderen tarafından yapılan yetersiz ambalajlama ve (c) bendi uyarınca eşyanın gönderen tarafından yüklenmesi taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasını haklı gösteren sebeplerdendir. Somut olayda da emtianın gönderen tarafından yüklendiği açık olup, bu durumda davalı tarafın sorumluluğuna gidilemeyecektir. O halde ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bununla birlikte bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine, davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 17.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/87 Esas- 2018/119 Karar sayılı ve 19/03/2018 tarihli hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; “İspatlanamayan davanın REDDİNE,Davalı tarafın şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 44,40-TL harcın, 573,90- TL peşin harçtan mahsubu ile 529,50- TL fazla harcın talep halinde davacıya iadesine,tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,Davalılar vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 5.576,98- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan 812- TL peşin istinaf karar harcının istek halind kendilerine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça yapılan 66,65-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 03/10/2019