Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1398 E. 2019/1132 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1398
KARAR NO : 2019/1132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(DENİZCİLİK İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 26/02/2018
NUMARASI : 2016/818 E.-2018/102 K.
DAVA : İtirazın İptali (Tekne Bağlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/09/2019
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalının … isimli teknesi ile müvekkilinden 28.08.2013-28.09.2013 tarihleri arasında tekne bağlama hizmeti aldığını, ancak karşılığında marina ücret tarifesi üzerinden düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini, söz konusu teknenin jurnal raporunda da belirtilen tarihlerde söz konusu hizmeti aldığının görülmekte olduğunu, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu teknenin müvekkiline ait olmadığını, E…’na ait olduğunu, taraflar arasında takibe konu edilen dönemde imzalanmış bir sözleşmenin de bulunmadığını, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı tarafça sunulan sözleşmenin ise bağlama hizmetine ilişkin değil çekme atma hizmetine ilişkin olduğunu ve takibe konu edilen dönemden çok önceye ilişkin olduğunu, alınan bu hizmetin bedelinin ise eksiksiz ödendiğini, kaldı ki fatura içeriklerinin de kabulünün mümkün olmadığını, zira faturalarda aynı gün için farklı ücretler talep edildiğini, ücretlerin hangi tarifeye göre tespit edildiğinin belirsiz olduğunu, müvekkili temerrüde düşürülmemiş olduğu halde işlemiş faiz talebinin de haksız ve fahiş olduğunu savunarak davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında çeşitli tarihlerde çok sayıda yat bağlama, karapark ve hizmet sözleşmelerinin imzalanmış olduğu, marina jurnal kayıtlarına göre … isimli teknenin 27/07/2013’te bağlamış ve 28/09/2013’te avara etmiş olduğu, bu süre zarfında davacı tarafından 6 adet faturanın davalı adına düzenlenmiş olduğu, önceki döneme ait belgeleri davalının tekne sahibi sıfatıyla imzaladığı, davacının sunduğu belgelerde de davalı yanın teknenin sahibi olduğunu beyan ettiği, davalının bu şekilde davacıda tekne sahibi olduğuna ilişkin güven oluşturduğu, dolayısıyla takip konusu dönemdeki tekne hizmet bedelinden sorumlu olduğu,sözleşmelerde baz alınan bir resmi fiyat tarifesinin bulunmadığı, dava dosyasında 3 farklı tarife bulunduğu, teknenin 54m² alanı olduğu, buna göre 28 gün bağlama süresi için davacının tarifesine göre hesap yapıldığında davacının talebinin piyasa koşulları ile uyumlu ve makul olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibinde asıl alacağa yönelik itirazının iptaline, fazla talebin reddine, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira tekne sahibinin ruhsatta da görüleceği üzere …olduğunu, müvekkilinin tekne sahibi olduğu yönünde güven telkin etmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafça düzenlenen sözleşmelerin tamamının 2012 yılı ve öncesine ait olduğunu, takibe konu edilen dönem için imzalanan bir sözleşme olmadığını,
2-Dava konusu faturaların davacı tarafça keyfi olarak düzenlendiğini, bir faturada günlük ücret 100-TL olarak belirlenmişken, diğer faturada 200-TL olarak belirlendiğini ve bu çelişkinin giderilemediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının kendi tarifesine dahi uymadığının belirtildiğini,
3-Bilirkişi raporunun da eksik ve hatalı olduğunu, davacı tarafça yasal süreden sonra sunulan kendi tarifesi dikkate alınarak hesaplama yapılmasına muvafakat etmediklerini, kaldı ki faturaların bu tarifeye dahi uygun olmadığını, ayrıca tarifelerin hangi tarihlerde uygulandığının belirli olmadığını,
4-Yapılan işlemin ticati nitelikte olmaması nedeniyle avans faizine hükmedilmesinin doğru olmadığını,
5-İcra takibine itirazın haksız ya da kötüniyetli olmadığını, zira alacağın likit olmadığını, dolayısıyla müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:Dava, tekne bağlama sözleşmesi uyarınca düzenlenen muhtelif faturalardan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalıya ait tekneye 28.08.2013-28.09.2013 tarihleri arasında bağlama hizmeti verildiğini ileri sürmüş, davalı ise kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca talep edilen tutarın ne şekilde hesaplandığının belirsiz olduğunu savunmuştur.Dava konusu teknenin yasal olarak sahibinin davalının eşi … olduğu hususu ihtilafsız olmakla birlikte, davacı, davalının fiilen tekne sahibi olarak hareket ettiğini ileri sürmüştür. Davacı tarafça sunulan önceki dönemlere ilişkin sözleşme suretleri incelendiğinde davalının tekne sahibi olarak gösterilmiş olduğu, ayrıca davalı tarafından düzenlenen bir takım yazılarda dava konusu tekneden kendi teknesi olarak söz ettiği görülmüş olup, bu durumda davalının husumete yönelik itirazı yerinde görülmemiş, dava konusu borçtan sorumlu olduğu kabul edilmiştir.Hükme esas alınan 02.10.2017 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde, üç farklı tarife uyarınca dava konusu tekne için talep edilebilecek günlük bağlama ücretinin tespit edildiği, davacı tarafça talep edilen tutarın piyasa koşullarına uygun olduğunun belirtildiği görülmüş olup, davacı tarafça verilen toplam hizmet süresi dikkate alındığında davacının verdiği hizmete karşılık talebinin uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı tacir olup, TTK 19/2 m. uyarınca verilen hizmet ticari nitelikte olduğundan, uygulanacak faiz oranı da ticari işlerde uygulanan avans faiz oranıdır.
Öte yandan dava konusu alacak faturaya dayalı olup likit (bilinebilir, belirlenebilir) olduğundan, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
O halde ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Davalıdan alınması gereken 319,21- TL istinaf karar harcından peşin yatan 80- TLnin mahsubu ile bakiye 239,21- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 77,35-TL giderin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19.09.2019