Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1395 E. 2020/470 K. 07.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1395
KARAR NO: 2020/470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2018
NUMARASI: 2015/797 Esas- 2018/322 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2020
Davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkiline ait bir otel inşaat projesinde kullanılmak üzere davalı … A.Ş. tarafından üretilen ve faturalarında kayın marin-marin kontrplak (suya dayanıklı kontrplak) olduğu belirtilen malzemelerin davalı … Ltd. Şti.’den satın alındığını, satın alınan kontrplakların proje kapsamında kesim işlemlerinin yaptırıldığını ve yerinde montajının gerçekleştirildiğini, ancak ilerleyen süreçte yağmurların başlaması ile dekoratif kaplama yüzeylerde kabarmalar ve kararmaların oluştuğunu, bu hususun her iki davalıya da sözlü olarak bildirildiğini ve davalıların inceleme için teknik personel gönderdiklerini, yapılan inceleme sonucu üretim hatası olduğunun belirtildiğini, ancak davalıların ayıbı gidermek yerine müvekkilini oyaladıklarını, ayıbın tespiti için bu kez mahkemeden tespit talebinde bulunulduğunu ve kontrplakların üretimsel hatalar dolayısıyla ayıplı mal haline geldiğinin belirlendiğini, ayıbın tamir edilebilir nitelikte olmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenecek ayıp oranı ve tenzil bedeli oranında satış bedelinden indirim yapılmasına, şimdilik 1.000-TL’nin tenziline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. Vekili, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı gibi müvekkilini sorumluluk altına sokan bir sözleşmenin de mevcut olmadığını, diğer davalının talepleri doğrultusunda davalıya kayın marin-marin kontrplak satıldığını, kayın marin kontrplağın yeterli derecede suya dayanıklı olmayıp dış cephede kullanıma uygun olmadığını, dayanıklı olanın egzotik marin(rina belgeli) ve benzeri kontrplaklar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin hiçbir zaman ürünlerde üretim hatası olduğunu kabul etmediğini, müvekkili satıcı olup bunu bilebilecek durumda da olmadığını, davaya konu kayın marin kontrplakların tamamen davacının talebi doğrultusunda verilen ölçülerde kesim ve şekillendirme işlemi yapılarak davacıya teslim edildiğini, davacının bu ürünleri nerede kullanacağını müvekkilinin bilemeyeceğini, davacının kendi isteği ile dış cepheye uygun olmayan malzeme seçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, marin kontrplaklarda herhangi bir üretimi hatası ya da ayıbın bulunmadığı, malzeme ve kullanımdan kaynaklı bir kusurun bulunmadığı, ancak seçilen ürünün niteliği gereği dış ortam şartlarında kullanılmaya uygun olmadığı, davacının uygulama yaptığı alana uygun ürün tercih etmediği, marin kontrplakların dış hava şartlarına uygun olan ürün olduğu zannı ile sözleşmeye giriştiği, ürün tercihinin davacı tarafından yapıldığı, uygulanacağı alana ilişkin herhangi bir bilgilendirmede bulunulmadığı gerekçesiyle sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, öncelikle bilirkişi …’ın imzasına havi bilirkişi raporlarına itibar edilemeyeceğini, zira mahkemenin 10.07.2017 tarihli ara kararı ile bu bilirkişinin görevinden çekilmek istediğini belirtmesi nedeniyle bilirkişi heyetinden çıkarılmasına karar verildiğini, ancak kök ve ek raporda bu bilirkişinin imzasının bulunduğunu, bu husus dile getirilmiş olmasına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişinin çekilmesine rağmen düzenlenen raporunun bu nedenle hükümsüz olduğunu, ayrıca dosyaya davalı …’nin internet sitesinde mevcut olan haberin sunulduğunu, buna göre bu bilirkişinin öğretim üyesi olduğu üniversitenin öğrencileri ile davalının fabrikasına teknik gezi düzenlendiğini ve öğretim üyeleri tarafından davalı genel müdürüne plaket takdim edildiğini, bu durumun tarafsızlığına şüphe düşürdüğünü, 2-Mahkeme kararı çelişkili olup denetime elverişli olmadığını, zira rapora itirazları baki kalmak kaydıyla bilirkişilerce sabit bulunan hususlar hiçe sayılarak hukuki dayanağı olmaksızın müvekkiline kusur atfedildiğini, gerekçelendirilmeyen ve itirazların değerlendirilmediği kararın denetime açık olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ayıplı olarak üretildiği ve satıldığı ileri sürülen ürünün bedelinden indirim yapılması istemine ilişkin olup; ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamı incelendiğinde, bilirkişi heyetinde yer alan …’ın İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ne yazı yazılarak bilirkişi listesi dışından belirlendiği, durumun mahkeme Komisyon Başkanlığına bildirildiği, ancak ilk derece mahkemesinin 10.07.2017 tarihli ara kararı ile, bu bilirkişi ile telefonda yapılan görüşmede bilirkişinin görevinden çekilmek istediğini belirttiğinden bahisle bilirkişinin heyetten çıkarılmasına karar verildiği, ne var ki yerine görevlendirme yapılmadığı ve gerek kök gerekse ek raporda bu bilirkişinin de isim ve imzasının bulunduğu görülmüştür. Oysa HMK 272.maddesinde hâkimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kuralların bilirkişiler bakımından da uygulanacağı belirtilmiştir. İçeriğinde bilirkişinin görevden çekilmek isteme nedeni açıklanmamış olmakla birlikte, ilk derece mahkemesinin bu bilirkişinin heyetten çıkarılması kararı mevcut olup, bu durumda söz konusu ara karardan sonra düzenlenen ve söz konusu bilirkişinin imzasını havi bilirkişi kök ve ek raporunun hükme esas alınması mümkün görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, heyetten çıkarılan bilirkişinin yer aldığı kök ve ek rapor hükme esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle şimdilik diğer istinaf nedenleri değerlendirilmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve gerekli incelemenin yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/03/2018 tarihli 2015/797 Esas, 2018/322 Karar sayılı kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,” İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.07/05/2020