Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1392 E. 2020/395 K. 08.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1392
KARAR NO : 2020/395
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI : 2016/927 Esas-2018/284 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca müvekkilinin davalıya robur tedarik ederek teslim ettiğini, ancak davalının mal bedelinin tamamını ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, davalının daha sonra kötüniyetli olarak bir fiyat farkı faturası düzenlemiş ise de faturanın iade edildiğini, davalının Bakanlık tarafından verilen yatırım teşvik belgesi bulunduğundan davalı ile malzemenin gümrükte teslimi hususunda anlaştıklarını, davalının teşvikten yararlanmak için müvekkiline ait faturayı sunarak malı gümrükten çektiğini, malın montajı ve tesisat borulama kısmındaki sorumluluğun ise müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı ile müvekkiline ait otelin ısınma ve enerji sistemlerinde kullanılmak üzere robur cihazları alımı ve kurulumu konusunda anlaşma yapıldığını, gerekli ödemeler davacıya yapılmış olmasına rağmen davacı cihazları teslim etmediği gibi kurulum da yapmadığını, bunun üzerine söz konusu cihazların müvekkilince ithal edildiğini ve dava dışı bir firmanın cihazların kurulumunu yaptığını, müvekkilinin zararının giderilmesi hususunda davacıdan talepte bulunmuş olmasına rağmen zararın giderilmediğini savunarak davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 56.579- TL alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine itirazının kısmen iptaline, takibin 56.579-TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacının taraflar arasındaki sözlü mutabakatın tüm gereklerini yerine getirmediğini, anlaşmaya konu cihazlar davacı tarafından teslim edilmediği gibi kurulumunun da yapılmadığını, söz konusu cihazların müvekkilince ithal edildiğini ve kurulumunun dava dışı bir firmaya yaptırıldığını, bu hususta dinletilen tanığın da savunmalarını doğruladığını,2-Bilirkişi tarafından davacının ticari defterlerinde kayıt altına alınan fatura konusu ürün veya hizmetin yerine getirilip getirilmediğinin irdelenmediğini, salt fatura düzenlenmesinin alacağın varlığı için yeterli görüldüğünü belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca kendisinin davalıya robur malzemesi temin ederek teslim ettiğini, kurulum yükümlülüğü bulunmadığını, davalının malın tamamının bedelini ödemediğini ileri sürmüş, davalı ise söz konusu malın kendisine davacı tarafça teslim edilmediğini ve kurulumunun yapılmadığını, bu nedenle gümrük işlemlerinin kendisi tarafından yapılarak teslim alındığını ve kurulumun başka bir firmaya yaptırıldığını, davacıya bakiye borcunun olmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafça sunulan 08.10.2014 tarihli satış sözleşmesi davalı tarafın kabulünde olmadığından ve davalı kaşe-imzasını içermediğinden uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınmamıştır. Kural olarak malın teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz.Somut olayda ise dava konusu 05.01.2015 tarihli ve 03.02.2015 tarihli faturalar her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup bu durumda faturaya konu malların davacı tarafça davalı tarafa tesliminin ispat edilmiş olduğunun kabulü gerekir.(Yargıtay 19.HD.’nin 30.10.2017 tarihli 2016/13252 E., 2017/7401 K.sayılı emsal kararı). Bununla birlikte davalı, davacının mal teslimi yanında kurulum yükümlüğünün de bulunduğunu ileri sürmüş ise de bu iddiasını ispat edememiştir. Yine dosya kapsamında mevcut gümrük belgeleri incelendiğinde, davalının 04.02.2015 tarihinde 03.02.2015 tarihli 444764 nolu faturaya konu malı davacı antreposundan teslim aldığı, 05.02.2015 tarihinde ise faturayı kabul ederek kendi ticari defterlerine kaydettiği, akabinde bu faturaya ilişkin 47464 nolu 30.12.2015 tarihli 22.102,40-Euro bedelli fiyat farkı faturası düzenlediği, ancak bu faturanın davacı kayıtlarına alınmadığı görülmüş olup, malın kendisine teslim edilmediği veya kurulumunun yapılmadığı yönünde herhangi bir ihtarda dahi bulunmayan davalının savunmalarına itibar edilmemiştir. O halde davacının asıl alacak talebinde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.864,91- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 966,22- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.898,69- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 08/04/2020