Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1389
KARAR NO : 2018/1031
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2018
NUMARASI : 2015/475 Esas 2018/131 Karar
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/09/2018
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen göreve ilişkin dava şartı yokluğundan dava dilekçesinin usulden reddine ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında ” Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” imzalandığını, iş bu çerçeve sözleşmesinin imzalanmasından önce, davalının hileli ve aldatıcı pazarlama teknikleri ile müvekkilinin sözleşme imzalamaya ikna edildiğini, sözleşme imzalandıktan sonra da davalı tarafından hem çerçeve sözleşmesine ve hem de Sermaye Piyasası mevzuatının emredici hükümlerine aykırı zincirleme ihlaller yapıldığını, tüm bunların sonucunda müvekkilinin çok yüksek bir maddi zarara uğradığını, müvekkilinin maddi zararlarının tespiti ile tespit edilen maddi zararların davalıdan tazmin edilerek müvekkiline verilmesini belirsiz alacak davası olarak talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının finansal tüketici olmayıp yatırımcı olduğunu, davacının hile iddialarının gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının tacir olmayıp tüketici olduğu ve 6502 sayılı Tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 3. Maddesi l bendi gereğince mahkemenin görevli olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ve kararın kesinleşmesini müteakip iki haftalık kesin süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : İstinaf yoluna başvuran davalı vekili; davacının tüketici değil yatırımcı konumunda olduğunu, kazanç elde etme saiki ile hareket ettiğini, davaya konu kaldıraçlı alım satım işlemlerinde davalı kurumun aracılık hizmeti vermediğini, bizzat kendisinin işleme taraf olduğunu, dolayısıyla müşterisinden herhangi bir aracılık komisyonu tahsil edilmediğini, fiziki bir alım satım işleminin söz konusu olmadığını, satıma konu mal veya hizmetin “özel amaçlar ile satın alınmış”, “nihai olarak kullanılmış veya tüketilmiş” ise alıcının tüketici konumunda sayıldığını, davacının 6502 sayılı Kanun’da tanımlanan anlamda tüketici olmadığını, bir ilişkinin tüketici mevzuatına girmesi için öncelikli olanın sözleşmenin niteliği değil, kişinin hangi amaçla hareket ettiği olduğunu belirterek görevsizlik kararının kaldırılarak davanın esastan görülmek üzere mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Taraflar arasındaki ilişkinin hukuki dayanağı Kaldıraçlı alım satım işlemleri çerçeve sözleşmesidir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi;mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
Aynı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi bile mahkemece re’sen nazara alınması zorunludur.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda davacı, davalı ile yaptığı (foreks ) yatırım amaçlı sözleşme nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir.Davacı Avukat’ın şahsi birikimlerini değerlendirmek üzere hareket ettiği ,işlemin boyutu dikkate alındığında davacı hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğundan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekir. Davanın da 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır. O halde, uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Foreks (kaldıraçlı alım satım işlemi) kanunda açıkça yazılmasa da bankacılık sözleşmesi benzeri bir sözleşme niteliğinde olup Yargıtay uygulamasında da bankacılık sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.(Yargıtay 11 HD nin 2017/692esas-1393 karar ,2017/6-4020 sayılı kararları da bu yoldadır.) Öte yandan 6502 sayılı kanunun 83/(2) maddesi gereği taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez. Buna göre sözleşmenin bir tarafı tüketici bulunduğundan İlk Derece Mahkemesince yasal düzenlemeler nazara alınarak verilen karara ilişkin ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/09/2018