Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/138 E. 2018/1397 K. 08.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/138
KARAR NO : 2018/1397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2017
NUMARASI : 2016/130 E.- 2017/713 K.
DAVA : Haksız Rekabetin Tesbiti
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2018 (23.11.2018 yazım tarihli )
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin eski unvanının “M… ve Tic. Ltd. Şti.” olduğunu, eski ortaklarından B…ve davalı … .arasında 17.03.2015 tarihinde yapılan “Şirket ortaklığından Ayrılma Sözleşmesi” uyarınca tarafların hisselerini …r’e devretmesine ve şirket unvanının da değiştirilmesine karar verildiğini; “Ortaklıktan Ayrılma Sözleşmesi ” uyarınca da …’in ve …’nın ortak olduğu “… San. ve Tic. Ltd. Şti. ”nin de ortaklık yapısının ve unvanının da değiştirileceğini, …’nin hisselerini …r’e devredeceği ve şirketin unvanında … ibaresinin kullanılmayacağını; dolayısıyla davalı …’nın bu iki şirketten ayrıldığını, ancak eski ortaklarından gizleyerek başka ortaklarla 10.08.2012 ve 16.01.2015 tarihlerinde bu iki şirketle benzer alanlarda faaliyet gösteren iki ayrı şirket kurduğunu; davalı …’nın henüz şirket ortaklıklarından çıkmadan bu şirketlerin mevcut müşterilerini, yeni kurduğu ve faaliyetlere başladığı şirketlere yönlendirmeye çalıştığını belirterek, davalıların bu fiillerinin haksız rekabet oluşturduğu, bunun tespiti ve yasaklanması ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili ; 25.12.2008 tarihinde müvekkilinin bir kısım dava dışı kişilerle M… Tic. Ltd. Şti. firmanın kurulduğunu ve bu ortakların şirkette çeşitli usulsüzlükler yaptığını, şu anda davacı şirketin yetkilisi ve tek hissedarı … …in bu usulsüzlükleri müvekkiline bildirmesi üzerine güvenini kazandığını ve 28.12.2010 tarihinde birlikte …. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduklarını; bu şirkette de hesap incelemesi için mali müşavir … görevlendirdiğini, ancak …’in mali müşaviri şirkete sokmadığını; sonraki süreçte şirketin ticari defterlerinin incelendiğini, gerek şirketin gerçek karını azaltıcı gerekse şirket ortaklarını sıkıntıya sokacak yanıltıcı belge düzenlenip kullanıldığını ve bu durumun adli kolluk makamlarına 16.01.2015 tarihinde şikayet edildiğini,şirketten ayrılma iradesini ortaya koyduktan sonra ticari hayat gereği kendi işlerine devam edebilmesi için ortaklıktan ayrılma işlemleri devam ederken … ile birlikte … ve…ve Tic. Ltd. Şti. adında şirket kurduğu ancak aktif faaliyetlerine başlamadığını, bunun da ticari hayatta olağan olduğunu; kendisi ortaklıktan ayrıldıktan sonra anlaşma uyarınca davacı şirketin isminin …. L.td. Şti. olarak değiştiğini, …markasının ise kendisine ait olduğu ve bu sebeple yeni şirket tarafından kullanılmasının haksız rekabet oluşturmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ancak davaya cevap dilekçesi sunmamışlardır,
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;davalı … ortaklıktan ayrılırken 17.03.2015 tarihli sözleşmenin taraflar arasında bağıtlandığı,Somut olayda;Davalı …’nın şirketten ayrıldıktan sonra vantuz sektöründe yaptığı üretim-faaliyet in taraflar arasında imzalanan 17.03.2015 tarihli “Ortaklıktan Ayrılma Sözleşmesi” nde kabul edilen , “. teçhizatlar, ticari alacaklar, banka hesapları, stoklar v.b. tüm varlıklar şirket üzerinde kalacaktır” maddesi gereğince haksız rekabet oluşturmadığı,Davalı … nın davacı şirketin müşterilerine giderek davacıyı kötüleme ve itibarsızlaştırma eylemi ile haksız rekabet yaptığı iddiasında ise; tanık … un beyanlarından başka bu konuda delil ve belge olmadığı, tanık … in beyanlarına göre davacının ayrılıktan önce ve sonra ki işlerinde bir aksama yada değişiklik olmadığı anlaşılmış bu nedenle davacının bu iddiasının sabit görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; haksız rekabetin olmadığına dair gerekçe belirtilmediğini, haksız rekabet kavramının hatalı değerlendirildiğini, hatalı ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bilirkişi tarafından sözleşmenin ilgili hükmü doğrultusunda davalının kalıp ve tasarımlar üzerinde hakkı olduğu iddiasının mesnetsiz bulunduğunu, mahkemece bu hususun tersi yönünde tespitte bulunularak haksız rekabet oluşmadığının belirtildiğini, bu durumun ciddi bir tutarsızlık yarattığını, mahkemece raporun aksine bir tespitte bulunulduğunu, bu tespiti gerekli yasal dayanak ve gerekçe ile belirtmek zorunda olduğunu, mahkemece verilen red kararının istinaf incelemesi sonucunda bozularak davanın kabulünü, davalıların haksız rekabetlerinin tespitine ve men’ine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Davacı taraf haksız rekabet iddialarını ;Davalı …’ının şirket ortaklığından ayrılmadan önce başka bir şirket kurarak (16/01/2015…Ltd. Şti) davacı firmanın faaliyet alanında çalışması ve davacı firma ortaklığında edindiği tüm müşterileri yeni şirketine aktarması ve davacının zarar etmesi için uğraşması,sahte faturalar kesmesi nedeniyle sorumluluğun …’ya ait olduğu, davacı şirket ortak ve yetkililerini haksız yere şikayet ettiği, dava dışı …Ltd. Şti nezdinde müdahalede bulunarak davacıyı itibarsızlaştırmaya çalıştığı, davacının müşteri portföyüne karşı itibarsızlaştırmaya çalıştığı, KDV muafiyetinden faydalanarak yurt dışından yasa dışı faaliyetlerle üretim yaptırıp (yurt dışı firma için yurt içinde üretim) sonra yurt içinde satışını yaptırarak haksız rekabette bulunduğu şeklinde somutlaştırmaktadır.
Davacı şirketin ilk olarak 12.1.2011 tarihinde …ltd şti ünvanı ile davalı …,davadışı …ve davaşı ortak tarafından kurularak sicile tescil edildiği ,zaman içerisinde gerçekleşen hisse devirleri sonunda son olarak ortaklık durumunun %50 oranında davalı … ile davadışı …olduğu ,bu zaman içerisinde davalı …’nın idare yetkisi olmadığı anlaşılmaktadır.
Yine … ve davalı …’in “…Ticaret ltd.şti”.ni kurdukları ve şirketin 9.7.2013 tarihinde tescil edildiği ve şirket sözleşmesi ile …in şirket müdürü seçildiği anlaşılmaktadır.
Şirket ortakları 17.3.2015 tarihli ortaklıktan ayrılma sözleşmesi ile ;şirketin %50 hissesine sahip …’nın şirket ortaklığından ayrılmak istemesi üzerine davalı … ‘in hisselerini diğer ortağa devredeceği, protokolden sonra savcılık şikayetinden vazgeçeceğini ,hisse devri yapılmasından itibaren en geç bir ay içerisinde şirketin ünvanı değiştirilerek “…”ibaresinin çıkartılacağı,… ünvan ve markasının kesinlikle kullanılmayacağı ,olası mali yükümlülüklerden şirketin sorumlu olacağı ,…’nın kamu borçlarından sorumluluklarının şirket tarafından üstlenileceği, Ancak … tarafından şirketin bilgi ve rızası dışında …Prodüctionstechnik gmbh firmasına ve veya diğer firmaları adına düzenlenen faturalardan doğan -doğacak borç ve cezalardan …’nın sorumlu olduğu kararlaştırılmıştır.
Bu protokolden sonra davacı şirketin ünvanından …ibaresi çıkarılarak sicilde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin ise; … ,… ve … tarafından davalı …’in ortaklığı devam etmekte iken 16.1.2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacının iddiası davalının henüz şirket ortağı iken aynı faaliyet alanında şirket kurmak suretiyle haksız rekabette bulunduğudur.Limited ortaklıkta müdür sıfatını haiz olmayan ortaklar ,müdürlerin aksine (TTK 626) kanundan dolayı herhangibir rekabet yasağına tabii değillerdir. Ancak rekabet yasağının uygulanabilmesi için sözleşmesel bir temel yaratılması zorunludur.Böyle sözleşmesel bir temeli olmadan idareci olmayan ortak davalı …’nın aynı faaliyet alanında henüz ortak iken şirket kurmak suretiyle haksız rekabette bulunduğu davacı tarafça ileri sürülemeyecektir.Davacı şirketin ana sözleşmesinin incelenmesinde ise ; müdür olmayan ortak … için rekabet yasağı öngörülmemiştir.
Davacı şirket ortağını haksız olarak şikayet etmek ,… Plastik’e müdahale etmek suretiyle müşterileri arasında itibarının zedelendiğini ileri sürmüş ise de ortaklık içi çekişmelerinin yaşandığı ,davalının diğer ortağı şikayeti nedeniyle savcılık soruşturması yapıldığı anlaşılmakta ise de tarafların yaşanan anlaşmazlık akabinde tarafların sulh olarak bir protokol akdettikleri ve davalının şirket ortaklığından ayrıldığı ,davacı şirket ile davalı …’in protokole uyduğu gereklerini yerine getirdikleri anlaşılmaktadır.Sunulan deliller bakımından artık protokolden evvel yapılan davranış ve şikayetleri davaya dayanak etmek ,bu şikayete dayanarak davalının haksız rekabette bulunduğunu ileri sürmek davacı açısından ahde vefa ilkesine aykırı görülmüştür.Davalı …’in şirket kurarak aynı alanda rakip olarak faaliyette bulunmasına davacı katlanmak zorundadır.Zira davacıdan ayrılan ortak isim ve marka kullanım haklarını davacıdan almış ve protokolde de aynı alanda faaliyet göstermeyeceğine ilişkin bir taahhütte bulunmamış markaları ve ünvanı da alarak şirket kurarak faaliyetine devam edeceği yolunda iradesini de ortaya koymuştur….’in sahibi tanığın beyanında davalı …’in yalnızca kendisiyle çalışmayı teklif ettiğini ,ancak kabul etmediğini ısarar etmediğini beyan ettiğinden haksız rekabet teşkil edecek davranış yoğunluğunda olmadığı ,bizzat davacı tarafça sunulan yurtdışı faturalarının başlangıç tarihinin 2011 yılı olduğu ve davalı …’in temsil yetkisi olmadığı gözetildiğinde davada davacının çelişkili iddialarda bulunduğu,dinlenen tanık beyanları toplanan delillere göre TTK nun 54/2.maddesinde ifadesini bulan rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasında ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekildeki aykırı davranışlarda bulunduğu iddiaları açısından ortada elle tutulur bir ispat vasıtası bulunmadığı gerekçesiyle mahkemece davanın reddine ilişkin hükme yönelik ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiş başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2018