Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1371 E. 2020/396 K. 08.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1371
KARAR NO : 2020/396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/02/2018
NUMARASI: 2014/147 Esas- 2018/106 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2020
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasındaki yetkili servis sözleşmesi ve ticari ilişki uyarınca müvekkilinin düzenlemiş olduğu faturalara ilişkin olarak davalının bir kısım ödeme yaptığını, ancak bakiye bedeli ödemediğini, davalıya ihtarname gönderilmiş olmasına rağmen faturalara itiraz edilmediğini, ancak ödeme de yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı defterlerine göre davalıdan 3.669,68 TL alacaklı göründüğü, ancak satış faturaları ve içeriği malların davalıya teslimine ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının sözleşmeyi kabul ettiğini, faturaları defterlerine işlediğini, defter ibrazından kaçınması nedeniyle müvekkili ticari defter kayıtlarının esas alınması gerektiğini, davalının faturalara itiraz etmediğini ve kısmi ödeme yaptığını, bilirkişi raporunun ise hukuki değerlendirme içermesi nedeniyle usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, muhtelif faturalardan doğan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Kural olarak mal veya hizmetin teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz.Somut olayda, davacının işletme defterinde dava konusu faturalar kayıtlı olmakla birlikte defterin niteliği gereği iddia ettiği kısmi tahsilat kayıtları bulunmadığından ve davacı tarafça tahsilat belgeleri bilirkişi incelemesine sunulmadığından davacının kendi defterleri uyarınca ne tutarda alacaklı olduğu tespit edilememiştir. Bilirkişi incelemesinden sonra davacının banka hesap özeti sunulmuş ise de, faturaların tahsilat bilgisinin tespiti mümkün olmamıştır, kaldı ki ödeme açıklaması bulunan dekontlar sunulmadığı sürece salt tahsilat bilgisi sonuca etkili değildir. Davalı ise ticari defterlerini sunmamıştır. Ne var ki HMK 222/5 m. uyarınca bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak buna dayanmasına bağlı olup(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 tarihli 2014/11-1159 E., 2016/967 K. sayılı emsal kararı), davacı davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığından, davalının ticari defterlerini sunmamış olması aleyhine sonuç doğurmaz ve davacının faturalara konu malları veya hizmeti davalıya teslim ettiğini yazılı delille ispatlaması gerekir. Dosya kapsamında mevcut taraflar arasında akdedildiği anlaşılan 29.07.2010 tarihli Yetkili Servis Sözleşmesi incelendiğinde, davalının imalatçı/ithalatçı firma, davacının yetkili servis olduğu, 1 yıl süreli olduğu, feshedilmedikçe 1’er yıl süreyle uzayacağı, konusunun 4077 sayılı Kanun ve ilgili Yönetmelikten kaynaklanan sorumluluk ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi olduğu görülmüştür. Dava konusu faturalar incelendiğinde, bir kısım yedek parça satışına ve dolum hizmetine ilişkin faturalar olduğu, … nolu 24.07.2010 tarihli 2.159,40 TL bedelli faturanın kapalı, bunun dışındaki faturaların açık fatura olduğu görülmüştür. Faturaların davalıya tebliğine ilişkin belge sunulamamış ise de sunulmuş olsa bile, salt faturalara yasal sürede itiraz edilmemiş olması akdi ilişkiyi inkar eden davalı aleyhine sonuç doğurmayacaktır. Davacı taraf ilk derece mahkemesince verilen ihtaratlı kesin süreye rağmen faturalara konu mal veya hizmetin verilmesine ilişkin herhangi bir belge de sunmamıştır. Bununla birlikte bilirkişi raporunda sözü edilen ve davalı tarafça itiraza uğramayan davalının … nolu fiyat farkı faturasında bu faturanın davacının … nolu 19.08.2010 tarihli 1.770-TL bedelli faturasına istinaden düzenlendiği belirtilmiş olup, bu durumda davacının bu faturasının davalının kabulünde olduğu kabul edilmiştir. Diğer faturalara konu alacak iddiası ise ispat edilememiştir. Öte yandan davacı icra takibinde dava konusu faturalara ilişkin olarak 5.079,63-TL ödeme yapıldığını ileri sürdüğüne göre, ispat edilen fatura tutarı ve davacının beyan ettiği ödeme tutarı dikkate alındığında, davacının talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.O halde ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile HMK.’nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 08/04/2020