Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1368 E. 2019/1099 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1368
KARAR NO : 2019/1099
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2018
NUMARASI : 2016/407 E.-2018/474 K.
DAVA : İstirdat (Genel Kredi Sözleşmelerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/09/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili şirketin tasfiyeye girmeden önce 1993-1996 yılları arasında çeşitli bankalardan krediler kullandığını ve bankalar lehine ipotekler tesis edildiğini, bu bankaların farklı tarihlerde davalı TMSF’na devredildiğini, ne var ki bu devirlerden önce bankaların başlatmış oldukları icra takiplerine konu borçlar ödenmiş olup bu bankalara herhangi bir borcun kalmadığını, ancak tahsilatlar dikkate alınmadan devir işlemlerinin yapıldığını, daha sonra TMSF’nin ise alacağını diğer davalı …. A.Ş.’ne devrettiğini ve davalı .. A..’nin müvekkili ile diğer borçlular hakkında icra takipleri başlatıp mükerrer tahsilatlar yaptığını, 23.12.2012 tarihinde ise bu hak ve alacakları 250.000-TL karşılığında ihbar olunan … temlik ettiğini, davalılar tarafından yapılan fazla tahsilatların tespitinin gerektiğini, alacağın belirsiz nitelikte olduğunu, yapılan başvuruların olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek müvekkilinin taraf olduğu kredi sözleşmelerinden kaynaklanan mükerrer tahsilatlar hesaplanarak TMSF’ye iade için yapılan başvuru tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 13.03.2018 tarihli dilekçesinde, dava değerini 108.160-TL olarak ıslah ettiklerini bildirerek bu tutarın davalıların uyguladıkları faiz oranları üzerinden faiz işletilmek suretiyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı TMSF vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, 1996 yılında bu bankalarca hesap kat ihtarları düzenlendiğini ve davacıdan kısmi tahsilatlar yapıldığını, 2001 yılında bakiye alacakların müvekkiline devredildiğini, ancak müvekkilince herhangi bir tahsilat yapılmamış olup 2005 yılında alacakların davalı varlık yönetimine devredildiğini, kaldı ki dava istirdat davası olup 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Davalı …A.Ş. vekili, davacının muhtelif bankalardan kullandığı kredilerden kaynaklanan alacakların ilgili bankalar tarafından TMSF’na, TMSF tarafından da müvekkiline 12.08.2005 tarihli sözleşme ile devir ve temlik edildiğini, kredilerin ödenmemesi nedeniyle ilgili bankalar döneminde davacının temerrüde düşürüldüğünü ve yasal takip başlatıldığını, davacıdan mükerrer tahsilat yapıldığı iddiasının ise doğru olmadığını, zira davacı şirket tasfiye memurunun 18.08.2011 tarihinde müvekkili şirkete müracaat ederek 125.000-TL karşılığında şirketin ve kendisinin borcunun kapatılması teklifinde bulunduğunu, ancak teklifin kabul edilmediğini, davacının olmayan borcunu ödemek istemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 1.937.207,96-TL devir bakiyeli alacağın müvekkiline temlikinden sonra 13.07.2007 tarihinde 5.880-TL ve 30.12.2011 tarihinde tahsilat sağlandığını, davacının da ikrar ettiği üzere 23.01.2012 tarihli alacağın ivazlı temliki sözleşmesi ile alacağın …’e devir ve temlik edildiğini, bu temlik işlemine şirket yetkilisi … da muvafakat ettiğini, mükerrer tahsilat yapılmış olsa bile davacının talep hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı şirket tasfiye memurunun 18/08/2011 tarihli dilekçesiyle davalı … A.Ş’ne daha önce götürmüş olduğu teklifi revize ederek 125.000- TL karşılığında davalı varlık şirketinde bulunan tüm şirket borçlarının tarafına temlik edilmesini teklif ettiği, bu talebin varlık şirketinin kayıtlarına girdiği, yine 27/12/2011 tarihli teklifinde de toplam 262.200- TL ödeme yapılması karşılığında davacı şirkete ait borçların dava dışı … temlikinin talep edildiği, bu şekilde varılan mutabakatla davacı tarafın davalı tarafla olan alacak borç ilişkisinin sonlandırıldığı, ayrıca davacı yanın dava konusu borçların dava dışı … temlikinden sonra davalılarca başkaca tahsilatlar yapıldığı iddiasının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Kararın gerekçesinde belirtildiği gibi davalılar elinde bulunan bir kısım dosyalar 3.şahıs …’e temlik edilmiş ise de, temlik şartları dahilinde temlike konu dosyaların resmen 3.şahsa teslim edilmediğini, temlik şartları davalı tarafından yerine getirilmediğinden temlikin geçersiz hale geldiğini,temlik sonrası devre konu edilen dosyalar üzerinde yapılan incelemelerde dosyalarda alacak olmadığının görüldüğünü, yani olmayan bir alacağın 3.şahsa devredildiğini, 2-Davacı şirket hakkında 2012 yılında tasfiyeye müracaat edildiğini,, tasfiye sırasında alınan rapora göre de davacının, TMSF’na devrolunan alacaklı bankalara ve devir sonrası TMSF’na yapılan bir kısım ödemelerin fazla yapıldığının tespit edildiğini, bu hususun dosyaya celp edilen banka kayıtlarından da anlaşıldığını,3-Kararın gerekçesinin, şirket tasfiye memuru tarafından alacakların 3.kişi tarafından satın alınmasının sağlandığı hususuna dayandırılmasını da kabul etmenin mümkün olmadığını, zira … devirden 7 ay sonra 2012 yılında tasfiye memuru olduğunu, o nedenle şirketin tamamını temsil kabiliyetinin olmadığını,4-Davadaki taleplerinin, dosyaların devrinden önce yapılan fazla ödemeler olduğunu, ancak devir için yapılan ödemenin de fazla ödeme olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu fazla ödemelerin 3.şahsa devri söz konusu olmadığından bu ödemelerin istirdatını talep hakkının davacıda olduğunu, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında da bu hususların değerlendirildiğini ve müvekkilinin fazla ödemeler nedeniyle alacaklı olduğunun tespit edildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Genel Kredi Sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredi borçlarına ilişkin olarak fazla ödenen tutarın istirdatı istemine ilişkindir.Davacı, dava dışı çeşitli bankalardan kullanmış olduğu kredilere ilişkin borçlarını bankalarca başlatılan icra takip dosyalarına ödemek suretiyle kapatmış olmasına rağmen, bu bankaların önce fona devri nedeniyle alacakların davalı TMSF’na devredildiğini, daha sonra ise TMSF tarafından diğer davalı varlık yönetimine devredildiğini, oysa devir tarihlerinde ortada bir alacak bulunmadığını, ancak davalı …. A.Ş. tarafından yeni icra takipleri başlatılarak mükerrer tahsilatlar yapıldığını, şirketin tasfiyesi sırasında ise kendilerinden fazla tahsilat yapıldığını farkettiklerini ileri sürerek mükerrer tahsilatların istirdatını talep etmiş, davalı taraflar davacının borcu kapatma teklifi ile borç ikrarında bulunduğunu, dolayısıyla alacak talebinde haksız olduğunu, kaldı ki mükerrer tahsilatın söz konusu olmadığını savunmuşlardır. Görüldüğü üzere davanın konusu, ihbar olunan temlik alan şahsa devir öncesinde, davalılarca yapıldığı ileri sürülen belirsiz alacak niteliğindeki fazla tahsilatların istirdatıdır. İhbar olunan … adına davalı … A.Ş.’ne davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen 250.000-TL ödeme açıkça dava konusu yapılmamıştır. Kaldı ki dava konusu yapılmış ve bu ödeme davacı tarafça yapılmış olsa bile, ödeme 3.şahıs temlik alan adına yapılmış olduğuna göre temlik sözleşmesinin geçersizliğini ve bu sözleşme uyarınca ödenen bedelin iadesini talep hakkının davacı şirkete değil, temlik alan şahsa ait olacağı açıktır. İş bu davada İİK 72/7 m. uyarınca borçlu olunmadığı bilindiği halde cebri icra tehdidi altında yapılan ödemelerin istirdatı istemi söz konusu olmayıp, aksine ödeme yapıldığı tarihte borçlu olunduğu sanılarak hataen yapılan ödemelerin istirdatı istemi söz konusudur.Öte yandan dosya kapsamında bilgileri mevcut olup UYAP üzerinden incelenen Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/199 E. sayılı dosyası içeriğinden, davanın açıldığı tarihte davacı şirketin sicilden terkin edilmiş olduğu, yargılama sırasında adı geçen Mahkemenin 2018/199. E., 2018/361 K. sayılı 19.04.2018 tarihli kararı ile davacı şirketin ihyasına karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüş olmakla, davacının taraf ve dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir.Dosya kapsamında mevcut tarafların kabulünde olan borç kapatılmasına ilişkin talep yazıları incelendiğinde, ihya dava dosyasındaki kabulden davacı şirket yetkilisi olduğu anlaşılan … tarafından davalı …. A.Ş.’ne hitaben yazılan 18.08.2011 tarihli yazıda, ortağı ve kefili olduğu davacı şirketin tüm borçlarına karşılık daha önce her ne kadar 100.000-TL teklif edilmişse de bu kez teklifi revize ederek 125.000-TL olarak yükselttiklerinin, teklifin kabulü halinde gerek kendisinin gerekse şirket hakkında açılan dosyaların tarafından temliki veya dosyalardan ibraları karşılığında teklif olunan bedelin derhal ve defaten ödeneceğinin belirtildiği; 27.12.2011 tarihli … ve … imzalı belgede ise , davalı …. A.Ş.’ne TMSF’den devredilen … TMSF’na devrolunan bankalardan kullanmış olduğu nakit ve nakde dönüşmüş gayrinakit risklerle ilgili olarak, davalı şirkete nakden ve defaten 250.000-TL ve bu tahakkuk edecek BSMW ile birlikte 262.500-TL ödeme karşılığında, alacağın teminatında yer alan …..bağımsız bölümler üzerindeki …tasarrufun iptali davasından konulan haciz ve sair takdiyatların fekki, bu fek gerçekleştikten sonra ….risklerin ….’e temlik edilmesinin talep edildiği görülmüştür.O halde her ne kadar davacı, davalılara alacak hakkının devri sırasında herhangi bir borcu olmadığını, aksine fazla ödemesi olduğunu ileri sürerek bu fazla ödemelerin iadesini talep etmiş ise de, yukarıda açıklanan belgelerde devir tarihlerinden sonra dahi davacı şirketin borçlu olduğu davacın şirket yetkilisince kabul edilmiş,fazla ödeme iddiası davalı tarafça sunulan bu belgelerle çürütülmüştür.Kaldı ki dosya kapsamında mevcut ve yerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlenmiş olan 02.04.2018 tarihli bilirkişi raporu ile de dava dışı bankalara yapılan ödemelerin kısmi tahsilat niteliğinde olduğu, her iki davalıya devir sırasında ve dava tarihi itibariyle de davacı borcunun devam ettiği açık bir şekilde tespit edilmiş olup, öte yandan 04.07.2017 tarihli bilirkişi raporu aksi yönde ise de denetime açık ve hükme esas alınmaya elverişli nitelikte bir rapor olmadığından, her iki rapor arasında fark bir çelişki olarak görülmemiş, yine davacı tarafın 02.04.2018 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalara itirazları da somut nitelikte olmadığından itibar edilmemiştir.Bu durumda ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcının, davacı tarafından peşin yatırılan 71,80- TL den mahsubu ile 27,40-TL fazla karar harcı ile 98,10-TL fazla başvuru harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12.09.2019