Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1360 E. 2020/485 K. 14.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1360
KARAR NO: 2020/485
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2018
NUMARASI: 2017/372 Esas-2018/120 Karar
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/05/2020
Davanın kabulüne yönelik hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen 02.04.2017 tarihli acentelik sözleşmesi uyarınca müvekkili sözleşmeden kaynaklanan edimlerini tam ve eksiksiz ifa etmesine rağmen davalının 18.05.2009 tarihinde sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, aynı gün şubede bulunan demirbaşlar ile tüm sarf malzemeleri ve kargoların davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin 2009 yılı Mayıs ayına ilişkin hak ediş karşılığı, davalıya teslim edilen sarf bedeli, demirbaş bedeli ve matbu evrak bedeline ilişkin faturalar düzenlediğini ve davalıya gönderdiğini, ancak bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek toplam 17.244,41-TL alacağın 18.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, sözleşmenin müvekkilince tek taraflı feshi sonrasında davacının müvekkiline cari hesap borcu olduğunun tespit edildiğini ve icra takibi başlatıldığını, davacı icra hukuk mahkemesine takibin iptali istemiyle dava açmışsa da davanın reddedildiğini, dolayısıyla müvekkilinin alacaklı olduğuna dair kesin hüküm bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının dava konusu edilen faturaları hiçbir ihtirazi kayıtta bulunmadan kendi defterine kaydetmesi nedeniyle faturalara konu alacağın varlığının ispat edildiği, dava öncesinde davalıya gönderilen ihtarname bulunmadığından temerrüdün dava tarihi itibariyle oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 17.244,41-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Dava tarihi olarak davanın açıldığı 15.04.2016 tarihi yerine dosyanın yetkili mahkemeye geldiği tarihin esas alınmasının doğru olmadığını belirterek hükmün dava tarihine ilişkin kısmının düzeltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu faturalar müvekkilinin cari hesap ekstresine işlenmiş olmasına rağmen müvekkilinin davacıdan 12.872,06-TL alacağı bulunduğunu, hükme esas alınan raporun ise cari hesap ekstreleri ile uyuşmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini
istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bir kısım faturalardan doğan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davalı davacıya borçlu değil davacıdan alacaklı olduğunu savunmuş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kural olarak malın teslimini ispat külfeti davacı satıcıya ait olup, yasal delillerle desteklenmediği sürece fatura ve davacı defter kayıtları tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Somut olayda dava konusu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmüştür. Öte yandan davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bu faturaların müvekkilinin cari hesabında kayıtlı olmasına rağmen müvekkilinin davacıdan 12.872,06-TL cari hesap alacağı bulunduğunu belirtmiştir. Gerçekten de gerek bilirkişi raporu ekinde, gerekse davalı tarafça rapora itiraz dilekçesi ekinde sunulan davalı cari hesap ekstresi incelendiğinde, dava konusu faturaların davalı kayıtlarına işlenmesinden sonra ve iş bu davadan önce yine bir takım borç ve alacak kayıtları yapıldığı, bu kayıtlar içerisinde davalının ödemelerinin de bulunduğu görülmüştür. O halde ilk derece mahkemesince söz konusu davalı ödemelerinin değerlendirilebilmesi için tarafların ticari defter ve kayıtları ile ödemelerin dayanak belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının dava tarihi itibariyle dava konusu faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir inceleme içermeyen bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bununla birlikte dava tarihi 06.04.2016 olduğu halde ilk derece mahkemesi kararında önce hatalı olarak 21.04.2017 gösterilmiş, davacı tarafın 15.04.2016 olarak tashih edilmesi talebi üzerine talep kabul edilerek bu kez talebe uygun ancak yine hatalı olarak 15.04.2016 olarak tashih edilmiş ise de, bu durum maddi hata niteliğinde olup ilk derece mahkemesince her zaman düzeltilmesi mümkündür. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-6 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 m. uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2018 tarihli 2017/372 Esas, 2018/120 Karar sayılı kararının, HMK.’nun 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” Davacıdan alınması gereken 54,40-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90-TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı tarafça yatırılan 295-TL peşin istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile, HMK.’nın 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi.14/05/2020