Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1358 E. 2019/975 K. 08.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1358
KARAR NO : 2019/975
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2018
NUMARASI : 2014/756 E.- 2018/18 K.
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/07/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, taraflar arasında 2008-2010 yılları arasında gerçekleşen ticari ilişkide müvekkilinin davalıdan toptan konfeksiyon ürünleri satın aldığını, bu çerçevede 2010 yılında müvekkilinin davalıdan mal almak üzere,davalı şirketin fiilen yetkilisi olan dava dışı … talebi üzerine, müvekkilinin babası … kefalet amaçlı ciro ettiği 31.05.2010 tarihli … nolu 3.000-TL bedelli ve 31.06.2010 tarihli … nolu 3.000-TL bedelli 2 adet çeki … teslim ettiğini, ancak davalının bu çeklere karşılık mal teslim etmediğini, durum böyle iken… kambiyo hukukunun sağladığı mücerretlik imkanından yararlanarak ve müvekkili tarafından ileri sürülecek defilerinden kurtulmak için … cirosundan sonra davalı şirketin cirosu olmaksızın bir üçüncü kişiye ciro imzası attırmak suretiyle çekleri muhatap bankaya ibraz ettiğini ve arkasını yazdırdığını, bilahare müvekkili ve babası hakkında icra takibine giriştiğini, müvekkilinin ise … aleyhine menfi tespit davası açmış olup davanın derdest olduğunu, ayrıca icra tehdidi altında borcun dosyaya ödenmek durumunda kalındığını ileri sürerek bedelsiz kalan çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, yasal sürede davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, çek, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi içermekte olup bir ödeme aracı olduğu, öte yandan kambiyo senetlerinde borçlunun alacaklı ile arasındaki şahsi defileri ancak senedi devir alan bilerek borçlunun zararına hareket etmiş ise ileri sürebileceği, iş bu davada ise davacının bedelsizlik şahsi defini ancak ilk çek için …, ikinci çek için ismi okunamayan ilk cirantalara karşı ileri sürebileceği, hamile karşı ise ancak hamilin kötü niyetli olduğunun ispatlanması halinde ileri sürebileceği, davalı şirketin ise şeklen hamil konumunda dahi gözükmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davalının 2010 yılı ticari defterlerini ibrazdan kaçındığını, davalıya HMK 219-220 m. uyarınca kesin süre verilmesi yönündeki taleplerinin dikkate alınmadığını, 10.02.2017 tarihli dilekçede ise HMK 222/5 m. uyarınca davalının 2010 yılı defterlerindeki kayıtların kabul edileceğinin bildirildiğini, ancak ilk derece mahkemesince bu yönde ihtarat yapılmadan sadece defterlerin sunulmasının istenildiğini, davalının ise defterlerin imha edildiği gerekçesiyle bir kez daha ibrazdan kaçındığını, dolayısıyla HMK 222/5 m. uyarınca iddialarının ispat edilmiş sayılması gerektiğini,2-İlk derece mahkemesinin çeklerin hamiline yazılı olduğunu görmezden geldiğini, zira hamiline yazılı çeklerde devrin ciro olmadan sadece zilyetliğin geçirilmesi suretiyle mümkün olduğunu, dolayısıyla bedelsizlik definin çeki ciro etmeden devreden davalıya karşı ileri sürülebileceğini, 3-…. davalı şirketin ortağı ve fiilen yöneticisi olması nedeniyle davalı şirketten ayrı düşünülemeyeceğini, davalı şirket adına hareket ettiğini,4-Davalı vekilinin 16.02.2015 tarihli duruşmada “davaya konu çekle ilgili mallar davacıya gönderilmiştir” imzalı beyanıyla ticari ilişkiyi ve çekleri teslim aldığını kabul ettiğini, malların ise teslim edildiği iddiasında bulunduğunu, bu beyanın mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğunu, dolayısıyla davalının malları teslim ettiğini ispat etmesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, avans olarak verildiği ancak bedelsiz kaldığı ileri sürülen çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Dava konusu çekler incelendiğinde, 2010 tarihli, keşidecisi davacı olan, hamiline düzenlenmiş, arkasında sırasıyla dava dışı …., dava dışı başka şahıslar ve en son … ciroları olan, süresinde ibraz edilip kaşılıksız kalmış çekler olduğu görülmüştür. Davacı, davalı şirketten satın aldığı mallara karşılık, kendisi tarafından keşide edilen ve babası ….kefalet amaçlı ciro ettiği 2 adet avans çekini, davalı şirket adına hareket eden dava dışı …. teslim ettiğini, ancak davalının bu çeklere karşılık mal teslim etmediğini, ayrıca çekleri ciro etmeksizin 3.kişilere devrettiğini ileri sürmüş, davalı yasal sürede davaya cevap vermemiştir. Ne var ki davalı vekili 16.02.2015 tarihli duruşmada, taraflar arasında ticari ilişki olduğunun doğru olduğunu, davaya konu çekle ilgili malların davacıya gönderildiğini beyan etmiş, bilahare sunduğu 27.02.2015 tarihli beyan dilekçesinde çeklerle bir ilgisinin olmadığını, davacı ile sadece 2008 ve 2009 yıllarında ticari ilişkisi olduğunu savunmuş ise de dava konusu çeklere yönelik ticari ilişkinin ikrarı mahiyetindeki 16.02.2015 tarihli beyanı karşısında bu savunmasına itibar edilmemiştir. O halde davalı şirket dava konusu çeklerde taraf olarak görünmese de, beyaz ciro ile çeklerde taraf olduğu, daha sonra bu çekleri 3.şahıslara ciro ettiği kabul edilmiştir.Öte yandan davacı çeklerin avans olarak verildiğini, ancak karşılığında mal teslim edilmediğini ileri sürmüş, davalı ise avans iddiasını da kabul etmemiştir. Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun tediyesi amacı ile verildiğinin kabulü gerekir. Yine alım-satım ilişkilerinde asıl olan peşin satış olup, mal ve bedelin aynı anda verildiğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Bu durumda davacının çeklerin avans olarak verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delille ispat etmesi gerekir, ancak bu yönde yazılı bir delil sunulmamıştır. Salt çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olması hali, avans iddiasını kanıtlayamayacağından, davacının davalının 2010 yılı defterlerini ibrazdan kaçındığı yönündeki iddiasının da davanın esasına bir etkisi bulunmamaktadır. O halde davacının avans iddiasını kanıtlayamadığının kabulü gerekmiş olup, ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik görülmemiş, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 08/07/2019