Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1344 E. 2021/64 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1344
KARAR NO : 2021/64
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2018
NUMARASI : 2014/1462 Esas 2018/465 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2021
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davacı ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı-temlik alan vekili, alacağını temlik eden … Bank A.Ş. ile davalı … Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin diğer davalılar tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşmeye istinaden 11.05.2010 tarihli teminat mektubu tazmin hesabı açıldığını, mektup bedelinin tazmin edilmesi üzerine banka tarafından düzenlenen 22.09.2014 tarihli ihtarname ile borcun ödenmesinin talep edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, zira …Ltd. Şti.’nin dava konusu teminat mektubunun verildiği dava dışı kuruma karşı tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen kurumun müvekkiline danışmadan 20.600,42-TL SGK alacağına karşılık 180.000-TL’lik teminat mektubunu nakde çevirdiğini, durum öğrenildiğinde nakde çevirme işlemi öncesinde banka uyarılmasına rağmen kendisine iletilen alacak miktarı kadarının değil tamamının nakde çevrilmesine muvafakat ettiğini, bakiye 159.399,58-TL’lik kısmın uzun süre iade edilmediğini, müvekkilinin ihtarı üzerine ise 141.665,51-TL’nin 08.12.2014 tarihinde bankaya iade edildiğini, esasen davacının bu alacağını haksız işlemi yapan kurumdan istemesi gerektiğini, davacının iade edilen tutarı mahsup etmeden dava açtığını, dolayısıyla talep edilen alacak miktarı gerçeği yansıtmadığı gibi talep edilen faiz oranının da fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalılar ile akdedilen kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan gayri nakdi kredilerin (teminat mektubu tazmin bedeli) öngörülen süre içinde ödenmediği, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 184.095-TL’sinin kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı kefillerin borcun tamamından kefalet limitiyle sınırlı olarak müteselsilen sorumlu oldukları,takip ile dava tarihi arasında yapılan kısmi ödemeler nazara alınarak kısmi ödeme tarihi itibariyle itirazın iptaline karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile icra dosyasında davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile takibin 69.923,92-TL asıl alacak, 117,51-TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden evvel yıllık %60 oranında temerrüt faizi yürütülmesine, fazla istemin reddine, hükmolunan alacağın %20’si tutarında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : 1-Davacı-temlik alan vekili; bilirkişi raporunun 2 seçenekli olarak hazırlandığını ve mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak 2.seçeneğe göre karar verildiğini, oysa takipten sonra yapılan kısmi ödemenin TBK 100 madde hükmü dikkate alınarak icra müdürlüğünce infaz sırasında dikkate alınması gerektiğini, icra inkar tazminatına da borcun tamamı üzerinden hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. 2-Davalılar vekili; dava konusu icra takibinin mükerrer olduğu ve dava konusu alacağın daha önce bir başka varlık yönetim şirketine temlik edilmesi nedeniyle davacının talep hakkının bulunmadığı, teminat mektubunun neden ve nasıl nakde çevrildiği hususunun değerlendirilmediğini, borcun doğumunda bankanın ihmal ve kusurunun bulunduğu yönündeki itirazlarının dikkate alınmadığını, banka tarafından gönderilen ihtarname ve başlatılan icra takibinde faize faiz işletildiğini,ana para tutarı 180.000-TL dikkate alınarak yapılması gerekirken ana para miktarına akdi faiz ve bsmv gibi kalemlerin eklenmesi suretiyle bulunan toplam miktar üzerinden temerrüt faizi işletildiğini, bilirkişinin de faize faiz işlettiğini, ödemeyi anaparadan değil işlemiş faiz üzerinden mahsuplaştırdığını, faiz hesaplamalarında yanlış tarihleri dikkate alarak fazladan hesaplama yaptığını, dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada temerrüt faizinin işleyeceği gün sayısının 27 yerine 38 gün olarak alındığını,temerrüt faiz oranının da haksız olduğunu, ayrıca dava tarihinden sonra yapılan ödemenin hükmün infazı sırasında dikkate alınması gerektiğinin kararda belirtilmediğini, reddedilen kısım yönünden davacı aleyhine tazminata hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava,genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan nakdi alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazların iptali istemine ilişkindir. Temlik eden banka ile davalı … Ltd. Şti. arasında akdedilen 15.01.2009, 13.05.2010 ve 16.12.2011 tarihli genel kredi sözleşmelerinin diğer davalılarca müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, bu sözleşmeler uyarınca asıl borçlu şirkete teminat mektubu tazmin hesabı açıldığı, 11.05.2010 tarihli mektup bedeli 180.000-TL’nin 05.09.2014 tarihinde tazmin edilmesi üzerine hesabın 17.09.2014 tarihi itibariyle kat edilerek borçlulara 22.09.2014 tarihli ihtarname gönderildiği, davalıların 25.09.2014 tarihinde temerrüde düştükleri ve 11.11.2014 tarihi itibariyle 184.095- TL asıl alacak olmak üzere toplam 201.180,91- TL üzerinden %60 temerrüt faizi talebiyle ve tahsilde tekerrür olmama kaydıyla ilamsız icra takibinin başlatıldığı, iş bu davadan sonra icra takibine konu alacak davacı …A.Ş.’ne temlik edilmiştir. Dosya kapsamında mevcut ipotekli icra dosyası ve 11.07.2012, 24.08.2012 tarihli ihtarnameler incelendiğinde ise, 10.07.2012 tarihli başka bir teminat mektubunun daha önce tazmin edilmesi üzerine nakdi borcun 780.000 TL olduğu belirtilerek bu tutarın ödenmesinin, iş bu dava konusu teminat mektubunun iadesi aksi halde bedelinin depo edilmesinin, aksi halde davalı … adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki 1, 2. ve 3.derece ipoteklerin paraya çevrileceğinin ihtar edildiği, akabinde 13.09.2012 tarihinde 780.000 -TL asıl alacak, 83.342,47 TL işlemiş faiz, 4.167,12 TL BSMW, 810,79 TL ihtarname giderinden oluşan nakdi alacakların tahsili, ayrıca iş bu dava konusu teminat mektubu bedeli 180.000- TL ve çek sorumluluk bedeli 600- TL gayrinakdi alacağın depo edilmesi talebiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı,ipotekli taşınmaz 03.06.2014 tarihinde 505.200 TL bedelle satılmış,davaya konu ilamsız icra takibi ise 11.11.2014 tarihinde artık ipotek güvencesi sona erdikten sonra ve talep olunan nakit alacak dahi karşılanmadan ipotek sonlandıktan sonra başlatılmıştır.Görüldüğü üzere, ipotekli icra takibinde iş bu dava konusu teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talep edilmiş, dava konusu ilamsız icra takibinde ise nakde çevrilmiş olması nedeniyle bedelinin ödenmesi talep edilmiş olup, bu haliyle nakde çevrilen teminat mektubu bedelinin ipotekli icra takip dosyasında tahsiline devam edilebileceği düşünülebilir ise de, ipotekli taşınmazın dosya borcunun çok altında bir tutara satılmış olduğu dikkate alındığında ipotekli takip dosyasında başka bir işlem yapılamayacağından elde ki davaya konu takibin ise ipotekli taşınmaz satıldıktan sonra başlatıldığı nakde dönüşen tutarın tahsilde tekerrür etmeme kaydıyla ilamsız icra takibi başlatılarak talep edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği gibi; ipotekli icra takibi sırasında dava dışı … A.Ş.’ne bankanın sadece nakdi alacaklarının temlik edildiği, o tarihte henüz gayrinakdi alacak olan dava konusu alacağın temlik edilmediği açık olup, davacının alacağı takip ve dava hakkının olmadığı yönündeki itiraz da haklı görülmemiştir. Dava konusu süresiz teminat mektubu incelendiğinde, davalı yüklenici … Ltd. Şti.’nin taahhüdünü yerine getirmemesi halinde kendisinin iznini almaya gerek kalmaksızın ve idare ile arasında çıkabilecek herhangi bir uyuşmazlık ve sonuçları dikkate alınmaksızın teminat bedelinin ilk yazılı talep üzerine derhal ve gecikmeksizin idareye ödeneceğinin taahhüt edildiği görülmüş olup, teminat mektubunun bu niteliği dikkate alındığında, davalı tarafın edimlerini yerine getirdiğinden ve bankanın bu konuda uyarıldığından bahisle teminat mektubu tazmininin haksız olduğu yönündeki savunmasına itibar edilmemiş, davacı tarafın icra takip tarihi itibariyle bu tutarı talep etmekte haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda maddi hatalar bulunması ( kısmi ödeme tarihinin 8.12.2014 yerine 18.10.2014 olarak kabulü)nedeniyle ek bilirkişi raporu alınmış,alınan ek raporda teminat mektubunun 05.09.2014 tarihinde tazmin edildiği, 25.9.2014 temerrüt tarihi itibariyle bankanın 180.000 asıl alacak,sözleşmenin 3.maddesi gereği %13,5 akdi faiz oranından yapılan faiz hesabıyla toplam 181.417,50-TL toplam alacaklı olduğu, ancak takipte 184.095 -TL asıl alacak talep edildiği,talebin fazla olmasının sebebinin bu dönemde %13,5 yerine %40 faiz oranı üzerinden hesaplama yapılması nedeniyle oluştuğu tespit edilmiştir. Temerrüt tarihi olan 25.9.2014 tarihinden takip tarihi olan 11.11.2014 tarihine kadar sözleşme hükmüne uygun olarak %60 orandan yapılan hesaplama ile takip tarihi itibariyle 181.417,50-TL asıl alacak 197,027,67-TL toplam alacak hesaplanmış ,8.12.2014 tarihinde dava açılmadan evvel yapılan kısmi ödeme nedeniyle kısmi ödeme tarihinde TBK 100 maddesine uygun şekilde yapılan hesaplama neticesinde davacının 82.072,85-TL asıl alacağı kaldığı belirlenmiştir.Sözleşmenin 8.maddesi uyarınca temerrüt faiz oranı, ..bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına veya ileride artırıldığı takdirde artan en yüksek kredi faiz oranına 50 puan ilave edilmek suretiyle bulunacak olup, gerek davacı bankanın 25.03.2014 tarihli merkez bankasına bildirim cetvelindeki en yüksek akdi faiz oranı, gerekse sözleşmenin 3.maddesi uyarınca kararlaştırılan akdi faiz oranı dikkate alındığında bankaca talep edilen %60 oranındaki temerrüt faiz oranı sözleşmeye uygundur. 6098 sayılı Borçlar Kanunun 100/1.maddesine göre borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Mahsuba ilişkin bu kural emredici niteliktedir.Davalılar vekilinin mahsubun ana paradan yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İtirazın İptali davalarında takipten sonra ve davadan önce yapılan ödemeler yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının olmadığı dikkate alınarak, alacak tutarının TBK 100.m. uyarınca ödeme tarihi itibariyle belirlenmesi ve bu doğrultuda hüküm kurulması gerekir. Aksi yönde ki davacı vekilinin istinaf nedeni yerinde değildir. Somut olayda icra takibinden sonra davadan önce 08.12.2014 tarihinde tazmin edilen mektup bedelinin 141.665,51-TL’lik kısmı bankaya iade edildiğine göre banka alacağının 08.12.2014 tarihi itibariyle tespiti gerekir. İlk derece mahkemesince ; dava tarihi itibariyle hesaplanan ,ancak TBK 100.madde gereği icra masrafları ve icra vekalet ücreti dikkate alınmadan yapılan hesaplamaya dayalı olarak ve dava tarihi itibariyle hesaplanan alacak üzerinden hüküm verildiği halde,bir başka deyişle takip tarihinden itibaren işleyen faiz hesaplanarak iade edilen tutar düşülerek kalan miktara hükmedildiği halde ,mükerrer olacak şekilde icra takip tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmediğinden ,alacağın tüm ferileri dikkate alınarak (tahsil harcı hariç) hesaplama yapılması gerektiğinden davalılar vekilinin bu hususa ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmüş,ek raporda yapılan hesaplama ile bu eksiklik giderilmiştir. Bununla birlikte davalı tarafça yasal sürede sunulan cevap dilekçesinde İİK 67/2 m. uyarınca kötüniyet tazminatı talebinde bulunulmamış, davacı tarafça cevaba cevap dilekçesi sunulmadığından davalı tarafça teati aşaması sona erdikten sonra sunulan 26.06.2015 tarihli dilekçede bu yönde talepte bulunulmuş ise de, bu talep savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olup davacı tarafça açıkça muvafakat edilmediğinden, davalı tarafın yasal sürede sunulmayan kötüniyet tazminatı talebi haklı görülmemiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, yargılamada ki eksiklikler duruşma açılarak giderildiğinden ,taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dava tarihinden önce yapılan kısmi ödeme tarihi itibariyle belirlenen alacak tutarı üzerinden itirazın kısmen iptaline ,ödenen kısım bakımından dava açmakta hukuki yarar bulunmadığından reddine, kalan alacağa ödeme tarihinden (8.12.2014 )itibaren temerrüt faizi yürütülmesine ve hükmolunan alacak üzerinden likit alacağa haksız itiraz nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatı hükmedilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2018 tarihli 2014/1462 Esas 2018/465 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği kaldırılmasına; “Davanın kısmen kabulü ile; davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasındaki vâki itirazlarının kısmen iptaline; takibin 82.072,85-TL asıl alacak üzerinden ve bu tutara kısmi ödeme tarihi olan 08/12/2014 tarihinden itibaren %60 oranında temerrüt faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,Davadan sonra 28/06/2016 tarihinde yapılan 667,21-TL ödeenin icra müdürlüğünce infaz sırasında dikkate alınmasına,Alacak likit olmakla, kabul edilen 82.072,85-TL alacağın %20’si oranında hesaplanan 16.414,57-TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,Davalı tarafın yerinde görülmeyen kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” İlk Derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 5.606,40-TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından mahkeme ve icra veznesine peşin yatırılan toplam 3.435,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.170,70-TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından peşin yatırılan harçlar toplamı 3.464,70-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan 600-TL bilirkişi ücreti, 110-TL posta masrafı olmak üzere toplam 710-TL yargı giderinin kabulü oranında hesaplanan 290-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan giderin kendi üzerinde bırakılmasına, Davalılar tarafından yapılan 9-TL posta masrafının davanın reddi oranında hesaplanan 5-TL’sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Davacı vekili için takdir olunan 11.469,47-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Davalılar vekili için takdir olunan 13.241-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalılar tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 35,90-TL davalılar 1.196,25-TL ) istek halinde kendilerine iadesine,Davacı tarafından yapılan 500-TL bilirkişi ücreti, 91,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 591,50-TL istinaf yargı giderinden davanın kabulü oranında hesaplanan 242-TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalılar tarafından yapılan 31,73-TL istinaf yargı giderinden 18-TL’sinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,kalanın davalılar üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, HMK.’nun 356. maddesi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde temlik alan davacı vekilinin yokluğunda, davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2021