Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1334 E. 2020/410 K. 16.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1334
KARAR NO : 2020/410
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2018
NUMARASI : 2017/209 Esas 2018/379 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; taraflar arasındaki ticari ilişkinin karşılıklı ürün alışverişini içerdiği, davacının davalıya kumaş işleri yaptığını, yapılan işlerin firma yetkilisine teslim edildiğini,dava konusu kumaş yıkama işleminden doğan borcun ürün gramajının yüksek olması nedeni ile ödenmediğinin iddia edildiğini, davacıya verilen numune 2 top kumaşın gramajı 155 ve 190 g/m2 gelmekte olduğunu, davalının 190/m2 örülmüş kumaşın gramajını 155-160 g/m2 getirmesini talep ettiğini, rapor boyu istenilenden daha geniş geldiğinin firma yetkilisine bildirildiğini, rapor boyunun çok önemli olduğunu, gramajların 170 g seviyesine çekerek devam etmesinin söylendiğinin, bu şekilde üretilen kumaşların 10 gün süre ile sevkiyat yapıldığını, bir uyarı veya talimat gelmediğini,ayıp ihbarında bulunulmadığını,takibin cari hesap alacağına dayandığını, davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile takibe konulan alacağa faiz ve ferilerine itiraz ettiğini,itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı için yapmış olduğu kumaş yıkamasında talimata uymadığını, davalı 165 kg üretim istemesine rağmen davacının 190-196-186 g ürün ürettiğini, davalının müşterisine fazladan 1.185 kg üretim yapmak zorunda kaldığını, davacının kendisine noterden gönderilen faturaya 1. sefer itiraz ettiğini, 2. sefer gönderilen faturaya süresinde itiraz etmediğini,cari hesapda davacıya borç olmadığını, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; davalı tarafça her ne kadar icra takibine genel anlamda itiraz ettiği ve itirazın iptali davasında ayıp iddiasında bulunarak gramaj hatasından bahsedilmiş ise de bilirkişice yapılan incelemede davalının yapılan işlerden bilgilendirildiği,ayıp itirazının süresinde yapılmadığı gerekçesiyle 22.845,02-TL yönünden yapılan itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili;davalının müşterisine fazladan kumaş tedarik etmek zorunda kaldığını ve zarara uğradığını, uğradığı zararı reklamasyon faturası ile davacıya tebliğ ettiğini ayrıca ayıplı kumaşları da davacıya geri gönderdiğini, dosya kapsamında sunulan e-mail yazışmalarında görüldüğü üzere davacıdan 165 g üretim istendiği, ancak davacının 190-196-186 gr ürün ürettiğini,müvekkilinin gönderdiği reklamasyon faturasını davacı şirket iade etse de müvekkilinin tekrar gönderdiğini ve davacının itiraz etmediğini mahkemenin bilirkişi raporu gibi hüküm gerekçesinin de hatalı olduğunu, ürünlerin davacı firmadan direkt olarak müvekkil şirketin müşterisine teslim edildiğini, ürünler top halinde olduğundan ayıplı olduğunun ancak kesim işleminden sonra anlaşılabildiğini, müşterisinin kesimden sonra e-mail ile gramajın yüksek olduğunu ve fazla kumaşa ihtiyaç duyulduğunu bildirdiğini bunun üzerine müvekkilinin ayıp ihbarında bulunduğunu, cevap dilekçesinin ekinde sunulan tamir faturasının malların ayıplı olduğunun kanıtı olduğunu, bilirkişi raporunda ayıbın niteliği ve süresinde ihbar edilip edilmediği hususlarında yanlış değerlendirme yapıldığını, mahkemenin bilirkişi raporuna yönelik itirazları değerlendirilmediğini, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra ve inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; kumaş yıkama sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. HMK 200/2 maddesi uyarıncaHukuki işlemler yönünden dava değeri ve davalının da açıkça muvafakatı olmadan tanık dinlenemez. Davalı taraf; cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış ise de , verilen süre de tanıkların hangi maddi vakanın ispat konuşunda dinleteceği konusunda beyanda bulunmamıştır. Yargılama sırasında da tanık listesini sunarak tanıkların dinlenmesini talep etmediğinden istinaf aşamasında davalı vekilinin tanıkların dinlenmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında kumaş boyama şeklinde ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Davalı vekili davacının kendisine verilen kumaş yıkama işleminin talimatlara uygun ve istenilen gramajda yapmadığını ve ürünlerin gizli ayıplı olduğunu ve davacının ayıbı e- posta yazışmaları ile ikrar ettiğini iddia etmektedir. Taraflar arasındaki arasındaki e- posta yazışmalarında ve özellikle davalı çalışanlarının yazışmalarından kumaşın gramajının 170 gr olması konusunda mutabık kaldıkları anlaşılmaktadır . Yazışma içeriklerinde davacının ayıbı kabul ettiği ya da bu anlama gelecek herhangi bir ibare bulunmamaktadır .Davalı ayıp yönünden herhangi bir tespit yaptırmamış ve yargılama sırasında incelemeye ayıplı olduğunu iddia ettiği kumaşlar için herhangi bir örnek sunmamıştır.Davalı tarafından ürünlerin tamirine ilişkin fatura sunulmamış, sadece imzasız tamir sevk irsaliyesi sunulmuş olup ;davalı ürünlerin davacıya tamir için verildiğini ve davacının edimini ( yıkadığı kumaşların) aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak ayıplı yaptığını ispata elverişli her hangi bir delil dosyaya sunmamış ve iddiasını ispatlayamamıştır. Kaldiki taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak kumaşın gramajının fazla üretildiği kabul edilse dahi bilirkişi heyeti kumaştaki gramaj hatasının kumaş kesim aleti ve hassas terazi kullanılarak anlaşılıbilecek açık ayıp olduğunu bildirmiş olup,davalı davacının 31.10.2016– 18.11.2016 tarihleri arasında düzenlenen faturalara itiraz etmemiş, davacının da kabulünde olduğu üzere 10 gün içerisinde sevk edilen ve ticari ilişki sona erdikten sonra , ürünlerle ilgili gerekli incelemeyi yapmadan kabul edip (açık yada örtülü kabulünden sonrada her türlü sorumluluktan kurtulacağı,) herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadan müşterisine teslim etikten ve müşteri ürünü kestikten sonra 22.11.2016 e posta ile bildirimde bulunup 05.12.2016 tarihinde reklamasyon faturası düzenlemiştir. Davalı hangi faturaya konu ürünler olduğu tam olarak tespit edilmeyen ürünler yönünden ayıp idiasını ispatlayamamış ve buna göre davalı tarafından düzenlenen ve taraf ticari defterleri arasında farka yol açan iade reklamasyon faturasının düzenleme koşulları oluşmamıştır. Tarafların ticari defter kayıtlarına ve dosya içeriğine göre davacının davalıdan 22.707,84- TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.Takibe konu alacak ticari ilişki uyarınca faturaya dayalı cari hesap alacağından kaynaklandığından likit ve belirlenebilir olup, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takipte itiraz edenin kötü niyetli olması şartı da bulunmamaktadır. Bu durumda takibe konu likit alacak yönünden itirazın iptali ile davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 1.560,54-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 390,14- TL harcın mahsubu ile bakiye 1.170,40- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafından yapılan İstinaf yargı giderlerin üzerinde bırakılmasına, istinaf aşamasında davacı yan gider avansından karşılanan 28-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/04/2020