Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1333 E. 2019/893 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1333
KARAR NO : 2019/893
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2018
NUMARASI : 2016/205 E.- 2018/121 K.
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/06/2019
Davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkilinin imal ettiği tekstil ürünlerini davalının %99 hissedarı olduğu dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne sattığını, davalının karşılığında gerek şirketi gerekse kardeşi… adına olan çekleri keşide ederek verdiğini, …. Bankası Laleli Şubesine ait 30.11.2013 tarihli 86.500-TL bedelli ve 31.12.2013 tarihli 86.500-TL bedelli keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Şti ve kefili davalı olan çeklerin bedellerinin ödenmemesi üzerine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1288 E. sayılı dosyası üzerinden bu çeklere ilişkin olarak menfi tespit davası açtığını ve mahkemece hatalı ciro silsilesi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, davalının muvazaalı işlemler ve mal kaçırma kastıyla adına kayıtlı taşınmazı yakın akrabasına satmasından dolayı ise Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/145 E. sayılı dosyası ile tasarrufun iptali davası açılmış olup halen derdest olduğunu, davalının iş bu davaya sunduğu 01.05.2014 tarihli cevap dilekçesinde 85.000-USD borçlu olduğunu kabul ve ikrar ettiğini, davalının müvekkiline gerçek borcunun ise 664.954,38-TL olduğunu, zira davalının verdiği ve bedeli ödenmeyip icra takibine konu edilen farklı çekler olduğu gibi davalının isteği üzerine kardeşi … adına kesilip bedeli ödenmeyen ve icra takibine konu edilen faturalar da olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 85.000-USD’nin dava tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının beyanına göre bu davanın konusu olan alacak ile tasarrufun iptali davasının dayanağı icra takibine konu alacağın aynı olduğunu, müvekkilinin de söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle menfi tespit davası açtığını ve davanın halen derdest olduğunu, dolayısıyla derdestlik itirazında bulunduklarını, öte yandan davacı tarafça da belirtildiği üzere davacı ile müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu …San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve müvekkilinin kardeşi … arasında ticari ilişki olduğunu, yine davacı beyanına göre yukarıda sözü edilen icra takibine konu çeklerde müvekkilinin kefil olduğunu, ancak çeke kefaletin ciro ile değil aval ile olacağını ve ayrıca kefalet için eş rızası gerektiğini, dolayısıyla bu iddianın da haksız olduğunu, davacının bu çekleri … Ltd. Şti.’nden aldığını ve ciro ederek müvekkiline verdiğini, aynı çekleri ciro yoluyla tekrar aldığını ve bankaya ibraz ettiğinde karşılığı olmadığı için arkalarını yazdırdığını, bu takip sonuçsuz kalınca tasarrufun iptali davası açtığını, işte davacının davasını dayandırdığı beyanın, müvekkilinin tasarrufun iptali davasına sunduğu ve kendisinin de borçlu zannederek hakkında şeklen kesinleşen takibe yönelik bir beyan olduğunu, oysa bu takibe konu borçtan dolayı sorumlu olmadığının mahkeme kararı ile sabit olduğunu, tasarrufun iptali davasındaki beyanın bu davada delil olarak kullanılamayacağını, zira taraflar arasında başkaca bir borç alacak ilişkisi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafın bu çekten kaynaklı menfi tespit davası açtığı ve davaya konu çeklerin keşidecisi …firması, lehtarı iş bu dava davacısı olup, davacı cirosundan iş bu dava davalısına ve sonra tekrar davacıya geriye ciro ile ciro edildiği ve çekin karşılıksız çıktığı, geriye cirodan sonra kendisinin sorumlu olduğu kişilere karşı müracaat borçlusu olarak başvurması mümkün olmadığı, zira alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının birleştiği, nitekim menfi tespit davasının kabul edildiği ve kararın kesinleştiği, dolayısıyla icra dosyasında borçlu görünen davalının borçlu olmadığı mahkeme kararı ile kesinleştiğinden bu hususta başkaca bir yargılamaya gerek duyulmadığı, mesnedi beyanın ayrıca ve açıkça müstakil bir borç ikrarı içermediği ve ayrı bir dava konusu oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında davanın reddedilme nedenine ilişkin makul bir açıklama yapılmadığını, müvekkilinin imal ettiği ürünleri davalının %99 hissedarı olduğu … Ltd. Şti.’ne sattığını, karşılığında davalının gerek şirketi gerekse kardeşi adına olan çekleri keşide ederek müvekkiline verdiğini, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu çeklerin de bu çeklerden olduğunu, davalının bu çeklerde ayrıca kefil olduğunu, bu icra takibine yönelik olarak açılan tasarrufun iptali davasında ise davalının müvekkiline borçlu olduğunu ikrar ettiğini, söz konusu beyanın bu davada kesin delil niteliğinde olduğunu, ancak mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, davalı tarafça açılan menfi tespit davasının ise kıymetli evrak hukukundan kaynaklanan bir nedenle kabul edildiğini, işin esasına girilmediğini, iş bu davada taraflar arasında ticari ilişkinin araştırılmadığını, tarafların ve …. Şirketinin ticari defterlerinin taleplerine rağmen incelenmediğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, davalının ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı …Ltd. Şti.’ne mal sattığını, buna karşılık keşidecisi … Ltd. Şti ve davalının kardeşi … olan çeklerin verildiğini, iki adet çekte davalının aynı zamanda kefil olduğunu, davalının talebi üzerine faturaların …adına düzenlendiğini, ancak çeklerin tahsil edilememesi nedeniyle icra takipleri başlatıldığını, davalının kefil olduğu 2 adet çeke dayalı olarak … Ltd. Şti. ve davalı hakkında başlatılan icra takiplerinde muvazaalı satış yapılması üzerine davalı hakkında Tasarrufun İptali davası açıldığını ve davalının o dava dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde kendisine 85.000-USD borçlu olduğunu kabul ve ikrar ettiğini ileri sürerek ikrar edilen bu alacağın tahsilini istemiş, davalı ise davacı ile ticari ilişkisi olmadığı gibi kendisinin çeklerde kefil olmasının söz konusu olmadığını, yalnızca sözü edilen iki adet çekin davacı tarafından kendisine ciro edildikten sonra tekrar davacıya ciro edildiğini, ayrıca bu çeklere ilişkin olarak açılan menfi tespit davasının kabul edildiğini, tasarrufun iptali dava dosyasına sunulan beyanın ise söz konusu icra takibine ilişkin olarak ve şirketin borcu kastedilerek verildiğini savunmuştur. Dosya kapsamı incelendiğinde, davalının ortağı ve yetkilisi olduğu belirtilen dava dışı … Ltd. Şti. ve davalının kardeşi olduğu belirtilen dava dışı … tarafından keşide edilen bir kısım çeklerin davacı lehine düzenlendiği, ayrıca davacı tarafın mal satışına ilişkin olarak …. adına faturalar düzenlendiği, borcun ödenmemesi üzerine gerek çeklere gerekse faturalara dayalı olarak ayrı ayrı icra takipleri başlatıldığı görülmüştür. Diğer çeklerde ve icra takiplerinde davalı taraf olmamakla birlikte, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, … ve … nolu 86.500- ‘er TL bedelli keşidecisi …Ltd. Şti., lehdarı davacı olan , davacı tarafından iş bu dava davalısına ciro edildiği, ardından yine davacıya geriye ciro edildiği ve karşılıksız işlemi gördüğü belirtilen 2 adet çeke dayalı olarak … Ltd. Şti. ve davalı hakkında kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/145 Esas sayılı dosyası incelendiğinde ise, davacısı iş bu dava davacısı, davalıları iş bu dava davalısı ile …olan, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan takipte yapıldığı ileri sürülen muvazaalı satışın iptalini konu alan bir dava olduğu, davanın reddine karar verildiği görülmüştür.İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1288 E., 2015/561 K. sayılı 30.06.2015 tarihli kararında ise , ….E. sayılı icra takibine konu çeklerde lehdar davalı şirketten(yan iş bu dava davacısından) sonra davacı(yani iş bu dava davalısı) cirosu olduğu, daha sonra tekrar geriye davalıya ciro edildiği ve çeklerin karşılıksız çıktığı, çeklerin geriye ciro alınarak başkalarına ciro edilmesi mümkün ise de davalının kendisinin sorumlu olduğu kişilere karşı müracaat borçlusu olarak başvurmasının mümkün olmadığı,borçlu ve alacaklı sıfatları birleştiğinden davalının davacıya karşı bu çeklere dayalı takip başlatmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar temyiz incelemesinden geçip onanarak kesinleşmiştir.Davacı tarafça iş bu davaya dayanak yapılan ve Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/145 Esas sayılı dosyasında iş bu dava davalısı tarafından sunulan 01.05.2014 tarihli cevap dilekçesi incelendiğinde, davalının beyanının“..Ben ve benim şirketim davacı ile 5-6 seneden beri tekstil alışverişi yaparız. Ben ve şirketim davacı şirketten yaklaşık bir buçuk milyon dolarlık kadife bornozluk havlu ve tekstil ürünleri aldık. Bu ürünleri Rusya’da işleyerek sattık ve aldıklarımızın hemen hemen hepsinin parasını ödedik. Yalnız Rusya’daki ekonomik kriz nedeniyle işleyerek sattığımız bazı malların parasını henüz alamadık ve işleyemediğimiz bir kısım mallar da Rusya’da işyerimizde hazır duruyor. Bu nedenle davacı tarafa yaklaşık 85.000-USD borcum var. Ben bu borcu inkar etmiyorum. Sattığımız malların parasını aldığımda ödeyeceğim. Ayrıca işlenmeyen mallar işlenip paraya çevrildiğinde davacıya ödeyeceğim. Davacıyla yapılan ticari ilişki sonucu yaklaşık 1.415.000-USD ödenmiştir. Ben ve şirketim bu borcu ödeyeceğiz. Fakat davacı sabırsız ve ödeme için bize zaman tanımadığından hem icraya başvurmuş hem de bu davayı açmıştır. Bu nedenle davacı haksızdır….” şeklinde olduğu görülmüştür. İş bu alacak davası, davacının alacağına karşılık verilen çeklere dayalı olarak değil, davalının yetkilisi olduğu dava dışı şirketle olan cari hesabına dayalı olarak açılmış bir alacak davasıdır. Ancak davalının da taraf olduğu icra takibine ilişkin olarak açılan tasarrufun iptali davasında davalının sunduğu cevap dilekçesindeki yukarıda açıklanan beyanına iş bu davada delil olarak dayanılmıştır. Dolayısıyla davalı tarafından açılan menfi tespit davasında, kambiyo hukukundan kaynaklanan nedenlerle davalının ciranta olarak göründüğü çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olmasının, iş bu davanın esasına bir etkisi bulunmamaktadır. İş bu davada uyuşmazlık davacının, davalının ortağı ve yetkilisi olduğu ….Ltd. Şti. ile olan ticari ilişkisi nedeniyle cari hesap alacağı olup olmadığı ve davalının bu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davacı tarafın beyanlarından ve dosya kapsamından ticari ilişkinin doğrudan davalı ile değil yetkilisi olduğu şirketle kurulduğu ancak davacının talebi üzerine faturaların Rusya’da işleri takip eden kardeşi …. adına düzenlendiği anlaşılmakta ise de, davalının tasarrufun iptali dava dosyasına sunduğu yukarıda sözü edilen cevap dilekçesindeki beyanları ile yetkilisi olduğu şirketin 85.000-USD borcu olduğunu kabul ettiği ve bu borcu şirket ile birlikte üstlendiği anlaşılmaktadır. Zira borcu üstlenen davalı aynı zamanda borçlu şirket yetkilisi de olduğundan bu beyanı TBK 195. m. uyarınca bir iç üstlenme sözleşmesi niteliğinde olduğu gibi, davacının da bu üstlenmeye zımnen rıza gösterdiği dolayısıyla TBK 196. m. uyarınca dış üstlenilme sözleşmesinin de mevcut olduğu kabul edilmelidir. Davalının bu beyanı borcun ikrarı mahiyetinde olup, iş bu davada kesin delil teşkil eder. Davalı ödeme savunmasında da bulunmadığına göre, tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak davacının 85.000-USD alacak talebinde haklı olduğunun tespiti ile davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kabulüne, ancak avans faizi talebi haklı olmadığından 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi uyarınca faize hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/02/2018 Tarihli 2016/205 Esas 2018/121 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın KABULÜ ile; 85.000-USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında faiz işletilmek suretiyle ve İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı ve Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün …. Esas-…. Esas ve…. Esas sayılı icra takipleri ile tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 17.210,02- TL nispi harçtan 4.302,51- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 12.907,51- TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen toplam 4.302,51- TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafından ödenen 33,50-TL ilk masraf ve 177- TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 210,50-yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 21.066,40- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Kararın kesinleşmesi ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, istinaf başvuru harcı olarak yatırılan 98,10- TL’nin hazineye irad kaydına,Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan toplam 62-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 27/06/2019