Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1323 E. 2020/669 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1323
KARAR NO : 2020/669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2017
NUMARASI : 2013/268 Esas 2017/512 Karar
BİRLEŞEN DOSYA: İSTANBUL7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2016/33 ESAS SAYILI DOSYASI
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/07/2020
Asıl ve birleşen davada davanın kabulune ilişkin hükmün davalılar … A.Ş.,….AŞ,…..AŞ,….AŞ,…..AŞ,…..AŞ vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA : Davacı vekili, davalılardan ….A.Ş.’nin müvekkili bankadan farklı tarihlerde toplamda 33.000.000-usd kredi kullandığını, ….A.Ş. ile müvekkil bankanın Bahreyn Şubesi arasında 27.03.2009 tarihinde 20.000.000, 28.07.2010 tarihinde 13.000.000-usd’Iik genel kredi sözleşmeleri akdedildiğini, diğer davalıların genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kefillerin sorumluluklarının … A.Ş.de sahip oldukları hisse miktarı ile sınırlı olduğu, belirli bir faiz ve vade üzerinden kredi kullanan davalı, ilerleyen süreçte, faizlerin düşmesi nedeniyle kullandığı kredileri vadesinden önce ödeyip kapatmak istediğini, taraflar arasında kararlaştırılan faiz oranının, kredi kullandırıldıktan sonra yükseldiğini ileri sürmek suretiyle bankanın müşteriden daha yüksek bir faiz oranı istemesi ne kadar hukuka aykırı ise, faizlerin düşmesi nedeniyle kredilerin vadesinden önce müvekkilinin zararı giderilmeksizin kredinin kapatılmasının da o kadar hukuka aykırı olduğu, sözleşmelerin 10/2 maddesi uyarınca müvekkilinin,kredilerin vadesinden önce ödenmesini kabul etmeme yetkisi olduğu, … A.Ş., 17.08.2012 tarihinde altı dilim halinde kullandığı kredileri vadelerinden önce kapatmak istediğini,vadeden evvel yapılan ödemelere banka tarafından ihtirazi kayıt konulduğunu ,fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 27.03.2009 ve 28.07.2010 tarihli kredi genel sözleşmesi kapsamında davalının kullandığı kredilerin erken kapatılmasından dolayı müvekkilinin uğradığı zararın her bir kredi sözleşmesi bazında bilirkişi marifetiyle tespiti ve 100.000-TL’lik belirsiz alacaklarının sorumlulukları oranında davalılardan avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ….A.Ş’nin müvekkili bankadan toplamda 33.000.000-usd kredi kullandığını, İstanbul 8 ATM 2013/268 E.sayılı dosyasından fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000- TL’lik alacak davası açıldığını ve adı geçen mahkemece alınan 29/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda müvekkili bankanın zararının 1.028.750-usd hesaplandığı , ancak davalılardan dava öncesinde 656.387-usd talep edildiği için bu bedeli talep ettiklerini, kredilerin erken kapatılmasından dolayı müvekkilinin mahrum kaldığı kar ve uğradığı zarar miktarı olan 622.118-usd’nin 08/01/2016 tarihi itibariyle 1.858.639,70- TL karşılığının sorumlulukları oranında davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAPLAR : 1-Davalılar, ….A.Ş, ….A.Ş,, …. A.Ş., ….A.Ş cevap dilekçesi ile;HMK’nun 107/1 maddesindeki son derece açık düzenleme hilafına eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılalayacağını, nakit kaynak temini için gerekli olan ve hepsi davacının elinde olan teminatlara kavuşabilmek amacıyla kredilerin erken kapatılmak zorunda kalındığını, davacı bankanın kabulü dahilinde kredinin erken kapatıldığını davacı tarafın kredinin tamamının ödenmesi halinde mevcut ipoteklerin fek edileceğine dair yazılı belge vererek erken ödemeyi kabul ettiğini, dekont çıktılarına davacı adına el yazısı ile kimin, hangi tarihte yazdığı belli olmayan yazıların ihtirazi kayıt olarak kabul edilemeyeceği,davacının 17.08.2012 tarihindeki erken kapatmadan yaklaşık 4 ay sonra, davadan 1 yıl önce 06.11.2012 ve 08.11.2012 tarihlerinde verilen hisseler üzerindeki tüm rehinleri fek ederek, hisse senetleri ve/veya ilmühaberleri … teslim etmek suretiyle, erken ödeme ile kapatılan 27.03.2009 ve 20.07.2010 tarihli iki adet genel kredi sözleşmesinden kaynalanan her türlü borç ve edimin yerine getirildiğini, sözleşmelerin 10/2 maddesindeki düzenlemenin BK’nun 20.Maddesi kapsamında bir genel işlem koşulu olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı … A.Ş. vekili; bankalarca erken kapama komisyonu talep edilebilmesi için açıkça komisyon oranı belirten sözleşme hükmü olması gerektiğini, kredi borcunun tamamının ödenmesi halinde teminatların fek edilebileceğinin bildirildiğini, söz konusu yazıyı takiben rehinlerin fek edilerek borcun tamamının sona erdiğini, ihtirazı kayıt ileri sürülseydi borçlu tarafından erken kapatmadan vazgeçilebileceği, BK 131.maddesi gereği borcun ifasıyla birlikte faiz borcunun sona erdiğini, ihtirazı kayıt bildirilmediğini, rehinlerin fekkinin bunu doğruladığını, TBK 592.maddesi gereği “… veya rehinleri elinden çıkarırsa kefilin borcunun sona ereceği” denildiğini, müvekkilinin sahibi bulunduğu … hisselerini asıl borçluya devrettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.3-Davalı …. A.Ş. vekili; Birleşen dava yönünden derdestlik bulunduğunu, kefil olunan borcun asıl borçlu tarafından ödenerek son bulduğunu, bu sebeple kefaletin son bulduğunu, asıl borçluya başvurulması gerektiğini, belirsiz alacak davası koşulları oluşmadığını, davacının zararının hesaplanabilir olduğunu, borç ödendiğinde teminatların iade edileceğinin taahhüt edildiğini, bir zarar olsaydı teminatları iade etmemesi gerektiğini, sözleşmenin 10/2 maddesinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, TBK 592.maddesi gereği “… veya rehinleri elinden çıkarırsa kefilin borcunun sona ereceği” bilirkişilerin afaki bir şekilde %5 oranından hesaplama yaptığını, belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece; bilirkişi kurulunun; sektördeki belli başlı kamu ve özel bankaların ticari kredilerin erken kapatılması esnasında %5 ve %8 arasında değişen oranlarda erken kapama komisyonu uyguladıkları beyanla kredinin kapatıldığı tarihteki ana para tutarındaki %5 oranında erken kapama komisyonu tahakkuk ettirilebileceği görüşünün ifade etmiş olmakla beraber; bankanın davalı borçlu şirkete gönderdiği yazıda erken kapama tutarı üzerinden alınacak komisyon tutarını 656.387,00 USD olarak bildirmiş olması karşısında komisyon oranının banka tarafından (656.387×100/20.575.000) %3,19 olarak uyguladığının anlaşıldığı, davalılardan …..A.Ş., ….A.Ş.,… …A.Ş.ile … A.Ş.’nin borcun tamamından sorumlu oldukları, Genel Kredi Sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan diğer davalıların asıl borçlu …..AŞ deki sahip oldukları hisseleri oranında erken kapama komisyonundan sorumlu tutulmaları gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir. Hükmü istinaf eden davalılar …..AŞ vekilinin asıl dava da 1.021,90-TL birleşen davada 18.993,44-TL olmak üzere toplam 20.015,34-TL ,….AŞ’nin ise asıl dava da 5.480,50-TL ,birleşen davada 101.862,75-TL olmak üzere toplam 107.343,25-TL nin tahsiline karar verilmiş ,davalılar bakımından kefalet şirkette ki hisse oranına göre belirlendiği anlaşılmakla reddedilen kısım bulunmamaktadır.
İSTİNAF SEBEPLERİ :1- Davalılar … …, … A.Ş., …Tic. A.Ş. , ….A.Ş. Vekili; birleşen dava yönünden derdestlik itirazı olduğunu, davanın sadece kredinin erken kapanması halinde kredi borçlusunun erken kapama komisyonu/cezası ödeyip ödemeyeceğinden ibaret olmadığını, davacı bankanın davalı … tarafından fazlaya ilişkin hak ve alacakların saklı tutulduğuna dair ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, davacı bankanın erken ödemeden yaklaşık 4 ay sonra tüm teminatlarının çözüldüğünü, rehinleri fek ettiğini ve ilmuhaberleri davalı …’ye teslim ettiğini, böylelikle kredi sözleşmelerinden kaynaklanan asıl ve fer’i hiçbir alacağının kalmadığını da kabul ettiğini, kararın kaldırılarak asıl davanın usulden reddine, birleşen davanın ise derdestlik dava şartı yokluğundan reddine, itirazların kabul olmaması halinde asıl ve birleşen davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.2-Davalı …… A.Ş. vekili; Birleşen dava yönünden derdestlik bulunduğunu, kefil olunan borcun asıl borçlu tarafından ödenerek son bulduğunu, bu sebeple kefaletin son bulduğunu, asıl borçluya başvurulması gerektiğini, belirsiz alacak davası koşulları oluşmadığını, davacının zararının hesaplanabilir olduğunu, borç ödendiğinde teminatların iade edileceğinin taahhüt edildiğini, bir zarar olsaydı teminatları iade etmemesi gerektiğini, sözleşmenin 10/2 maddesinin genel işlem koşulu niteliğinde olduğunu, TBK 592.maddesi gereği “… veya rehinleri elinden çıkarırsa kefilin borcunun sona ereceği” bilirkişilerin afaki bir şekilde %5 oranından hesaplama yaptığını, belirterek hükmün kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini istemiştir.3-Davalı … A.Ş. vekili; bankalarca erken kapama komisyonu talep edilebilmesi için açıkça komisyon oranı belirten sözleşme hükmü olması gerektiğini, kredi borcunun tamamının ödenmesi halinde teminatların fek edilebileceğinin bildirildiğini, söz konusu yazıyı takiben rehinlerin fek edilerek borcun tamamının sona erdiğini, ihtirazı kayıt ileri sürülseydi borçlu tarafından erken kapatmadan vazgeçilebileceği, BK 131.maddesi gereği borcun ifasıyla birlikte faiz borcunun sona erdiğini, ihtirazı kayıt bildirilmediğini, rehinlerin fekkinin bunu doğruladığını, TBK 592.maddesi gereği “… veya rehinleri elinden çıkarırsa kefilin borcunun sona ereceği” denildiğini, müvekkilinin sahibi bulunduğu … hisselerini asıl borçluya devrettiğini belirterek hükmün kaldırılmasını davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kredi sözleşmeleri uyarınca tahsil edilen kredilerin erken kapanması nedeniyle erken kapama ücretinin tahsili istemine ilişkindir.Davacı banka ile davalı asıl borçlu ….AŞ arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalıların genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları ve genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullanıldığı ve bu kredinin erken kapatıldığı hususu ihtilafsızdır.6098 sayılı TBK’nın 96. maddesi uyarınca erken ifa sebebiyle kanun, sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.Davacı banka erken ödeme talebi üzerine ,asıl borçluya verdiği 9.8.2011 yazılı cevapda; erken ödeme taleplerinin değerlendirildiği,kredilerin erken kapatılması halinde ,9.8.2012 tarihi itibariyle 656.387-usd bankanın zarara uğradığı, sözleşmelerde erken ödeme opsiyonu bulunmadığından talebin uygun görülmediği bildirilmiştir. Genel Kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK’ya ilişkin hükümleri uygulanacak olup,genel işlem koşullarına aykırılık kamu düzeni ve genel ahlak kapsamında da bulunmadığından TBK’nun derdest davalara uygulanma koşulları da oluşmamıştır.(Yargıtay 19.H.D nin 26.03.2013 tarih 2013/824 esas- 2013/5175 karar sayılı ilamı).Somut olayda sözleşme hükümleri genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemeye tabii olmayıp ,mahkemenin bu yöndeki tespiti ve kabulü yerindedir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara davalı kefiller …..A.Ş ve …A.Ş. ve davalı … A.Ş., ….. A.Ş., …. Tic. A.Ş. , …. A.Ş. vekili istinaf yasa yoluna başvurmuş,ancak davalılar … A.Ş., … A.Ş., … Tic. A.Ş. , …. A.Ş.’nin vekaletnamesinde davadan feragata ilişkin özel yetkisi bulunan vekili 04/10/2017 tarihli dilekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurusundan feragat etmiştir. İstinaf eden davalılar bankanın erken ödeme isteğine olumlu cevap verdiğini bu sebeble kredinin erken kapatıldığını ,kabul edilmeseydi kredilerin erken kapatılmasından vazgeçilebileceğini ileri sürmekte ise de ;banka cevabi yazısında kredi borcunun tamamen ödenmesi halinde rehinlerin fekkedileceği hususunda beyanda bulunduğu ,somut olayda ana para borcu dışında kredi borcunun tamamen ödenmediği açıktır.Davalı asıl borçlu banka hesaplarına yapılan havale ile kredi hesaplarını kapatmış ve banka tarafından havale makbuzları üzerinde ihtirazi kayıt konulduğu anlaşılmaktadır. Tacir olan banka sunduğu hizmet karşılığı ücret talep edebilecek olup, Bankaların gelir kaynaklarından birisi de müşterilerine sunduğu krediler nedeniyle elde ettiği faizlerdir. Kredinin erken ödenmesi halinde bankanın faiz gelirlerinden mahrum olacağından erken ifa halinde taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunmasa dahi erken kapama ücreti talep edebilecektir. Davaya konu genel kredi sözleşmesinde erken ödemeye ilişkin herhangi bir oran belirtilmemiş olup bu durumda bankanın talep edebileceği erken ödeme ücreti yapılacak yargılama sonucunda belirleneceğinden, dava konusu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenemeyeceği gibi alacağın kalan kısmı için birleştirme talepli dava açılması derdestliğe konu oluşturmayacağından bu yönde ki itirazlar yerinde değildir. Davacı banka ile davalı kredi borçlusu arasında imzalanan kredi sözleşmelerinden doğan kredi ilişkisinde kredinin erken ödenmiş olması sözleşme ilişkisini sona erdirmez ve sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. Davacı banka ile kredi borçlusu arasındaki kredi ilişkisinin henüz tamamen sona ermediği hallerde, sözleşmede belirtilen limitle sınırlı kalmak kaydıyla borca kefalet etmiş ve BK.nun 493 ve 494 maddesinde yer alan haklardan feragat etmiş bulunan kefil sorumluluktan kurtulamaz. Ayrıca kredi sözleşmeleri karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil veya kefiller tek yanlı olarak bildirdikleri irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Kefil olunan şirketin ortaklığından ayrılmak da tek başına kefaleti son erdiren bir sebep olmayıp,bu şekilde bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe kefaletin sona erdiği kabul edilemez. Taraflar arasındaki imzalanan genel kredi sözleşmelerinin 10/2 maddesinde kredinin vadesinden önce ödenmesi nedeniyle uğrayacağı zararı ödenmesi şartıyla kredilerin vadesinden önce ödenmesini kabul edileceği düzenlenmiştir. Somut olayda sözleşmede komisyonun hangi oranlarda alınacağı veya hesap şekline dair bir düzenlemeye yer verilmemiş olup, ticari kredilerde bankalar tarafından alınacak olan masrafların hukukilik denetimi yapılırken emsal banka uygulamalarının uyuşmazlık konusu erken kapama komisyonu kesintilerde uyguladıkları oranlarda getirtilip diğer bankalarca uygulanan oranların araştırılması, alınan masrafların emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekir.(Yargıtay 11 HD’nin 11/10/2018 tarihli 2016/12666 esas-2018/6233karar sayılı,25/09/2018 tarihli 2017/276 esas-2018/5662 karar sayılı ilamları). Somut olayda davacı banka kredinin erken ödenmesine ilişkin ödeme dekontunda erken ödemeye ilişkin hakkını saklı tutmuş ve erken kapama ücreti olarak talep ettiği %3,19 oran emsal banka uygulamalarının altında olduğu ve taraflar arasındaki menfaati bozacak şekilde fahiş olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece bankaca emsal uygulamalara uygun talep edilen erken kapama ücretinin davalı kefillerin kefalet limiti aşmayacak şekilde tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.İstinaf eden davalılar ,banka tarafından erken ödeme alındıktan sonra bankanın rehinli hisse senetlerini asıl borçlu …’ye iade ettiğini bu sebeble kefillere başvuru hakkını kaybettiğini ileri sürmektedir. Bu savunma TBK nun 592/son maddesine dayalıdır. 818 sayılı BK nun 499 ve 500.maddelerini karşılayan bu hükmün emredici bir düzenleme olduğu aksine sözleşme yapılamayacağı kabul edilmektedir.Gerçekten de banka erken ödeme yapılıp kredi hesapları kapatıldıktan sonra rehinli hisse senetlerini asıl borçlu …’ye iade etmiştir.Ancak sözleşme tarihi itibariyle BK nun 499 ve 500.maddeleri hükümleri emredici olarak düzenlenmediğinden kefilin lehine bulunan hükümlerden feragati mümkün bulunmaktadır. Nitekim sözleşmelerin Kefalet Şerhinin 8.maddesi; “Banka kefil olan borçlar hakkında tam bir hareket serbestisine sahip olup; kefilin bu yüzden durumun ağırlaştığını ileri sürerek, bankaya karşı hiçbir iddia ve istek hakkı yoktur. Bankanın, müşterinin yükümlülüklerini bir veya birçok defa temdit etmesi, borcu taksitlendirmesi, borç için verilmiş rehinleri kısmen veya tamamen geri vermesi, fek etmesi, elden çıkarması, azaltması veya her ne suretle olursa olsun değersiz hale gelmesine sebep olması yahut rehinli senetlerin zamanaşımına uğraması, delilleri elden çıkarması hallerinde bunlardan dolayı bankaya karşı bütün haklarından vazgeçtiğini beyan ve kefaletinin aynen devam edeceğini kabul eder.” hükmünü haizdir.Davalı müteselsil kefillerin sözleşmenin bu hükmü ile savunmalarına konu ettikleri haklarını ileri süremketen feragat ettiklerinden ;rehinli hisse senetlerinin iade edildiğinden bahisle kefalet sorumluluklarının sona erdiğini ileri sürmeleri mümkün görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davalılar … A.Ş. ve … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan, davalılar …. A.Ş., ….A.Ş., ….Tic. A.Ş. , …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalılar … A.Ş., …. A.Ş., …Tic. A.Ş. , …. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine ,2-Davalılar …A.Ş. ve …. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,İstinaf başvurusundan feragat eden davalılar … A.Ş., … A.Ş., … Tic. A.Ş. , ….A.Ş. tarafından yatırılan 33.449-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Asıl ve birleşen dava yönünden; davalı …. A.Ş. den alınması gereken 1.367,22-TL TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan (31,40+ 244,58) 275,98-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.091,24-TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,Asıl ve Birleşen dava yönünden;davalı … A.Ş.den alınması gereken 7.332,61-TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan (1.374,85+ 31,40) 1.406,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.926,36-TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 93,30-TL posta masrafının davalılar …A.Ş. ve … A.Ş.’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 07/07/2020