Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1320 E. 2020/402 K. 08.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1320
KARAR NO : 2020/402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2017
NUMARASI : 2015/1043 Esas 2017/1412 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle , …..Ltd Şti tarafından davalı bankadan 250.000-TL kredi başvurusu yaptığını,kullanılan kredi için sahibi bulunduğu Konya ili Karapınar ilçesi…. 5 parsel sayılı 123.000-m2 taşınmazı 04/03/2014 tarihli resmi senet ile 200.000-TL bedel ile ipotek tesisi ve 05/03/2014 tarihli kredi sözleşmesi ile 287.500-TL ile sınırlı olarak kefil olduğunu, ayrıca 05/03/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi gereği teminat olarak 250.000-TL bedelli bonoyu kefil sıfatı ile imzaladığını, yapılan bu işlemlerin tamamının davalı bankada yapıldığını, davacının tapuya gitmediğini, KMH nin borçlu tarafından ödenmemesi üzerine davacının KMHna 30/06/2014 tarihinde 10.000-TL, 01/10/2014 tarihinde de 7.000-TL olmak üzere 17.000-TL ödeme yaptığını, sözleşme gereğince 3er aylık dönemlerde faiz ödemeleri yapılacağından KMH hesabına 17.000-TL yatırmış olması, kefil olarak imzaladığı kredi sözleşmesi gereği 287.500-TL ile sınırlı olarak sorumlu olması karşısında ihtarname içeriğindeki 350.667,69-TLlik miktardan sorumlu olmadığını, davalı tarafından İstanbul 37.İcra Dairesinin 2014/29141 esas sayılı dosyası ile 252.971,53-TL ve İstanbul 10.İcra Dairesinin 2014/4772 esas sayılı doyası ile 366.468,20-TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacının icra tehdidi altında toplam 440.650-TL ödeme yaptığını, davacının yaptığı ödemeler neticesinde taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırıldığını ve icra dosyalarının davalı tarafça kapatıldığını, davacının davalıya fazladan yaptığı ödemenin belirlenerek,fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 10.000-TLnin ödeme tarihinden itibaren %32 temerrüt faizi işletilerek davalıdan tahsilini talep etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 21/04/2016 tarihli dilekçesi ile; icra tehdidi altında ödenen 120.000.-TL’sının ödeme tarihlerinden itibaren istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, 10.000-TL bedel üzerinden istirdat davası açıldığını, istirdatını talep ettiği miktarın davacı tarafça belirlenebilir özellikte olduğunu, davacının işbu davayı belirsiz alacak davası olarak da niteleyerek talep ve dava çeşidi olarak bir çelişki olduğunu,dava dışı şirket tarafından vadesi gelen ödemelerin yapılmaması nedeniyle davacı banka tarafından 24/09/2014 tarihi itibariyle kredi hesabının kat edildiğin, hesap kat ihtarnamesi ile muhataba ve müteselsil kefil olan davacıya da tebliğ edildiğini, muhataplar ve davacının söz konusu ihtarnameye yönelik olarak herhangi bir itirazda bulunmadığını, takiplerin kesinleştiğini beyanla, öncelikle davacıya dava değerinin tam olarak belirtilerek veya istirdatını talep ettiği miktarın ne olduğu sorularak bu beyan üzerine eksik harcı tamamlamak üzere davacıya süre verilmesini ve haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; dava dışı şirket ile banka arasında 05/03/2014 tarihinde 250.000-TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının 287.500-TL limitle müteselsil kefil olarak imzaladığı, 04/03/2014 tarihinde davacının adına kayıtlı gayrimenkulü üzerine 2.dereceden 600.000-TL bedelle ipotek tesis edildiği, ayrıca davacı tarafından 250.000TL tutarındaki bir bonoya da kefil ve aval sıfatıyla imzalandığı davalı banka tarafından tekerrür olmaması kaydıyla hem bono hem de ipoteğin paraya çevrilmesi talepli iki farklı icra takibi yapıldığı ,ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip nedeniyle denetime elverişli bilirkişi raporunda yapılan tespitler sonucunda,davacı tarafından yapılmayan davadışı 3. kişinin tarafından yapılan 17.000-TL tahsilatın banka kayıtlarında borçlu firmanın faiz borcuna mahsup edildiği, davacının 415.300T-TLsi davalı bankaya, 8.350-TLsi icra dairesi hesabına olmak üzere toplam 423.650-TL ödemede bulunduğu, davacının davalı bankaya yapmış olduğu toplam ödemenin toplam borcun altında kaldığı, bu nedenle davacı tarafından fazla ödeme yapılmamış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; ipoteğe ilişkin resmi senet üzerinde açıkça “200.000,-TL bedelli” ibaresinin bulunduğunu, ipoteğin 600.000,-TL ile sınırlı olduğu iddiasının bu ibare ile tezatlık içerdiğini, ihtarname ile kefillerin kefalet limitleri ile sınırlı olacağının açıkça belirtildiğini, müvekkilinden kefil olduğu 250.000-TL’den başka bir alacak kaleminin talep olunamayacağının açık olduğunu, müvekkilinin imza kısmına “müteselsil” yazıldığını, sayfanın en alt kısmına tarihi yanlış attığını, en sonda imzasının bulunduğunu, Genel Kredi Sözleşmesindeki kefaletin geçerliliğinin dahi şüpheli olduğunu, bilirkişi tarafından kaynağı açık olarak belirtilmeyen, nerden geldiği belli olmayan 336.468,20-TL ana para olarak esas alınmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini,mahkemece kefalet sözleşmesi geçerlilik şartları ve genel işlem koşullarına değinilmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davanın reddine karar verildiği halde ıslah harcının iadesi yönünde bir karar verilmediğini, bu nedenlerle kararın akldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, davacının kefalet ve ipotek verdiği genel kredi sözleşmesi uyarınca icra dosyasında davalıya fazla ödediği iddia olunan bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir.Kefiller kendi temerrüdünün sonuçlarından ve kefalet limiti kapsamında asıl borçlunun borcu kadar sorumludur .İpotek ise alacağa teminat sağlamayı amaçlayan ve rehin verenle alacaklı arasında yapılacak resmi senedin tapu kütüğüne tescil ile alacaklı lehine ayni hak doğuran sözleşmedir, İlerde doğacak ve doğması muhtemel alacaklar için kurulan üst limit ipoteğinde taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda bir limitle belirlenir. Dava dışı ….Ltd.Şti. ile davalı banka arasında, 05.03.2014 tarihinde imzalanan 250.000-TL limitli genel kredi sözleşmesine davalının 287.500-TL limitle müteselsil kefil olduğu hususu ihtilafsızdır. Davacı; davalı banka lehine 1. sırada 200.000- TL limitli verdiği ipotek dışında ,ayrıca davacı bankaya 600.000-TL’lik üst limit ipoteği vermiş olup davalı banka dava dışı borçlunun borcunu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip etmiş ve davacı tarafından ödenerek tahsil edilmiştir. Davacı kefil olduğu kredi sözleşmesine aynı zamanda asıl borçlunun borcuna ipotek limiti ile sınırlı olarak ayni teminat olarak ipotek vermiştir.Kefalet sahsi ,ipotek ise ayni teminat olup birbirinden bağımsız ve geçerlilikleri birbirine etkilemeyen iki ayrı sözleşmedir. Davacı kefalet limiti ile sınırlı olmaksızın dava dışı asıl borcunun borcundan ipotek limiti ile sınırlı olarak sorumlu olacaktır. Davacının Kefil olarak sorumluğuna gidilmemiş ,ipotek borçlusu olarak sorumluğuna gidilerek alacak tahsil edilmiştir. Kefil ve ipotek borçlusu sözleşmenin taraflarını bağlayan sözleşme şartlarının genel işlem koşulları uyarınca geçersizliğini tarafı olmadığı sözleşmede ileri sürme hakkı bulunmayıp, davacının kefaleti de yasal şartları mevcut geçerli bir kefalet olduğu gibi ,kefalet sözleşmesi geçersiz olsa dahi ipotek borcu bu geçersizlikten etkilenmeyecek olup davacının ipotek borçlusu olarak sorumluluğuna ve davanın sonucuna etkili olmayacağından davacı vekilinin kefaletin geçerliliği ve genel işlem koşullarının mahkemece değerlendirmediğine ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir .Konusunda uzman bilirkişinin denetime elverişli raporu uyarınca davadışı asıl borçlunun genel kredi sözleşmesi nedeniyle tespit edilen borcu, davacının ipotek borçlusu olarak ipotek limiti aşmayan ödeme miktarından daha fazla olup davacı banka tarafından yapılan fazla bir tahsilatın bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir .Ancak davacı tarafından yatırılan ıslah harcının da iade edilmesi gerektiği gözetilmeden sadece peşin harcın idaesine karar verilmesi doğru değil ise de ,bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına, davanın reddi ile davacı tarafından yatırılan ıslah harcının da iadesine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2017 Tarih 2015/1043 Esas- 2017/1412 Karar sayılı kararın HMK’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA, “Davacının davasının subut bulmadığından REDDİNE,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gerekli 54,40-TL harcın ; davacı tarafından yatırılan 170,78-TL peşin ve 1.878,53-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.049,31-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.994,91-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı yan gider avansından karşılanan 32-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Davalı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 1.980,-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan 42-TL yargı giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2020