Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1305 E. 2020/409 K. 16.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1305
KARAR NO : 2020/409
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/04/2018
NUMARASI : 2016/566 Esas- 2018/362 Karar
DAVA : Tazminat (Hava Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/04/2020
Davanın reddine yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin yurt içi ve yurt dışında fuar organizasyonu işi ile iştigal ettiğini ve davalı ile fuar taşıması hususunda anlaşmaya varıldığını, ancak davalının süreye ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, şöyle ki müvekkili firmanın müşterisinin 30/09/2014 tarihinde katılacağı fuarda kullanacağı malzemelerin gümrük işlemleri ve fuar alanına nakliyesi için geçecek süre gözetilerek 20/09/2014 tarihinde davalıya teslim edildiğini, 7 gün önce havaalanına tesliminin gerektiği bildirilmesine rağmen davalı firmanın teslim aldığı malzemeleri aktarmalı olarak gönderdiğini, malzemelerin fuardan sadece 4 gün önce ulaştırılabildiğini, bu nedenle müşterinin fuara katılamadığını ve fuar organizasyon işi nedeniyle müvekkili firmaya ödemesi gereken 6.050 USD doları faturanın 3.750 USD kısmına ilişkin 17/12/2014 tarihli … nolu iade faturasını düzenleyerek bu bedeli ödemediğini, taşıma işine karşılık davalıya 2.351,63 EURO navlun bedeli ödendiğini, davalının kusurlu olarak verdiği diğer hizmetin ise yine müvekkili firmanın başka bir müşterisine ait fuar malzemelerinin müşteriye teslimi yerine havaalanındaki THY deposuna bırakmak olduğunu, müşterinin malzemelerinin 5 gün havaalanında bekletildiğini, fuar için THY deposunu açtırmak zorunda kaldıklarını, tüm bu işlemler cumartesi günü tamamlanması gerektiğinden 2 kat charge (gümrük ) ödemesi yapıldığını ve sonuçta müvekkili firmanın bu işlemler için 2.369,11 TL ekstra ödeme yaptığını, davalının taşıma işlemlerini aşırı derece kusurlu ve eksik yerine getirdiğini, ancak taşıma işine ilişkin faturaların malzeme tesliminde düzenlenmesi nedeniyle faturalara itiraz edilemediğini, eksik ve kusurlar bildirilmesine rağmen davalının bu konuda sessiz kaldığını, davalı müvekkiline böylesine zararlar vermiş iken devamında ödenmeyen faturalara dayalı olarak müvekkili aleyhine 2. 924,16 Euro bedel üzerinden takibe geçtiğini, itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu ileri sürerek müvekkilinin zararına karşılık toplam 18.756,94 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının tazminat talebine esas iki adet taşıma işleminde herhangi bir gecikme ve zararın doğmadığını, en önemlisi Montreal Sözleşmesi 31.m. uyarınca müvekkiline gecikmeye ilişkin bir bildirim yapılmadığını, dolayısıyla davacının her iki taşımaya ilişkin dava hakkının düştüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı ile davalı arasında taşımaya ilişkin anlaşma sağlanmış olmakla birlikte, taşıma, gümrükleme, fuar alanına teslim, termin vb. detayları içeren bağıtlanmış bir sözleşme bulunmadığı, davalı tarafından, davacıya karşı ABD gönderisinin İstanbul/Miami olarak direkt seferle yapılacağına ilişkin bir taahhüdü bulunmadığı, davacıya taşımanın aktarmalı yapılacağına dair uçuş planını e-posta ile gönderdiği, Varşova’ya yapılan gönderide, sevk edilen kaplardan bir kabın daha sonraki bir seferle gerçekleştirildiği, bu tasarrufun fiili taşıyıcı … A.O.’na ait olduğu, netice de kargoların tamamının alıcısına ulaştırıldığı, her iki gönderinin de fuar öncesi alıcılarına ulaştırıldığının tespit edildiği, davaya konu uyuşmazlıkta Varşova/ Montreal Konvansiyonu hükümlerinin uygulama alanı bulacağı,Hava Yük Senetleri üzerinde gönderen olarak görülen dava dışı firmalar ile bu firmalara söz konusu fuarlar için hizmet sağlayan davacı yanın, davalıya yönelik taşımalarda herhangi bir gecikme, hasara ilişkin olarak Montreal Konvansiyonu madde 32/ 2, 3, 4 hükümleri çerçevesinde şikayette bulunmadığı, aslında hava yolu ile yapılan ve özellikle okyanus aşırı gönderiler için ihtilaf konusu olan söz konusu taşımada taşıma sürecinin normal kabul edileceği, davacının 21 gün içinde dava konusu her iki taşımacılığa ilişkin, davalıya yazılı başvurusunun bulunmadığı, davalının, taşımayı organize eden akdi taşıyıcı olarak, yük-kargoya karşı özen göstererek alıcılarına tam ve hasarsız teslimini sağladığı, dolayısıyla edimini yerine getirdiği, davalı firmanın davacı için eda ettiği fuar taşımacılığını ağır kusurlu ve eksik yapması nedeni ile davacı firmanın uğradığı zararın ispatlanamadığı,davalı yönünden tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin her iki taşımaya ilişkin olarak da davalının kusuru nedeniyle zarara uğradığının ortaya konulduğunu, fuar, dış ticaret ve uluslaraarası havayolu lojistiği konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması gerektiğini, 2-Anlaşma konusu taşımanın hassas yapılması gereken bir taşıma olduğunu, taşıma senedinde taşınan eşyanın fuar eşyası olduğunun ve yükleyicinin talimatı kısmında da malzemenin teslim adresine hangi tarihte teslim edileceğinin açıkça yazılı olduğunu, davalının ABD taşımasına ilişkin olarak kendisine teslim edilen malzemeleri hem çok sonra risk oluşacak şekilde sevk etiğini hem de aktarmalı şekilde gönderdiğini, davalının bunu bile bile yaptığını, Varşova taşımasına ilişkin malzemeyi ise alıcıya teslim etmesi gerekirken havaalanı ardiye sahasına bırakarak adeta terkettiğini, tahliye edilen malzemelerin alıcısına ihbar edilmesi gerektiğini, ancak olayda alıcı tarafından teslim alınamadığı için teslimat onayının alınamadığını, malzemenin depoda olduğunu ise müvekkilinin kendi araştırması ile tespit ettiğini ve alıcıyı haberdar ederek ertesi gün deponun açılmasını sağlayıp malzemenin fuar alanına sevkini sağladığını,3-Dava konusu taşımalarda Varşova-Montreal Konvansiyonundaki hükümlerin geçerli olmadığını, zira dava konusu malzemenin hassas taşımaya giren özel taşıma olduğunu, özel talimat akdine dayandığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Dava, havayolu taşıma sözleşmesi uyarınca uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.Davacı, davalının kendisi için iki taşıma işini üstlendiğini, ilk taşımada taşıma konusu eşyanın fuar eşyası olduğunu bildiği ve kendisine teslim edilecek tarih bildirildiği halde taşımayı 2 gün gecikmeli yaptığını, bu nedenle eşyanın fuara alınmadığını ve alıcı tarafından müvekkiline ödenmesi gereken tutarın eksik ödendiğini, ikinci taşımada ise davalının 5 kap olarak taşıması gereken eşyanın 4 kabını süresinde teslim etmiş olmasına rağmen 1 kap eşyayı unuttuğunu ve ertesi gün taşınmasını sağlayarak havalimanında kendisince yetkilendirilen kişilere teslim yerine havalimanındaki THY deposuna bıraktığını, eşyanın yerinin kendilerince tespit edildiğini ve alıcısına ulaştırıldığını, bu nedenle ekstra masraf yapılması gerektiğini ileri sürerek her iki taşıma nedeniyle uğradığı zararın tazminini istemiş, davalı ise, Montreal Konvansiyonu uyarınca davacının gecikmeli teslimata ilişkin yasal sürede bir şikayette bulunmamış olması nedeniyle dava hakkının düştüğünü savunarak davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.Türkiye-ABD ve Türkiye-Polonya arasında gerçekleştirilen havayolu taşımalarında davalı şirket akdi taşıyan olup, somut olayda uyuşmazlığın çözümünde her üç ülkenin de taraf olduğu 1999 tarihli Montreal Sözleşmesi hükümleri uygulanacaktır. Montreal Sözleşmesinin 31.m. “(1) Kontrol edilmiş bagaj ya da kargoyu teslim almaya yetkili şahıs tarafından şikayetsiz olarak alınması, bagaj ya da kargonun iyi koşullarda ve sırasıyla Madde 3’ün 2.paragrafında ve Madde 4’ün 2.paragrafında anılan taşıma dökümanına ya da farklı yöntemlerin içerdiği kayıtlara uygun olduklarına dair kesin olmayan karine teşkil eder.(2)Hasar durumunda, teslim almaya yetkili şahıs hasarın fark edilmesinden sonra derhal ve en geç kontrol edilmiş bagajlar durumunda alınan tarihten itibaren 7 gün içerisinde ve kargo halinde de anılan tarihten itibaren 14 gün içerisinde taşıyıcıya şikayette bulunmalıdır. Gecikme durumunda şikayet, kargonun kendi kullanımına verilmiş olması gereken tarihten itibaren 21 gün içerisinde yapılmalıdır. (3)Her şikayet, yazılı olmalı ve sözü edilen süreler içerisinde verilmeli ya da gönderilmelidir. (4) Eğer yukarıda bahsedilen süreler içerisinde bir şikayette bulunulmazsa, taşıyıcının kötü niyeti olması dışında, taşıyıcı aleyhinde bir dava olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.Somut olaya döndüğümüzde, davacı davalının her iki taşıma hususunda da süreye riayet etmediğini ileri sürmüştür. Ne var ki dosya kapsamında davacının her iki taşımada yaşandığını iddia ettiği gecikmelere ilişkin olarak Montreal Konvansiyonunun 31/2 m. uyarınca davalıya yasal sürede bir şikayette bulunduğuna dair bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır. Yine Konvansinonun 31/4 m. uyarınca davalının kötüniyeti de ispat edilemediğine göre, aynı hüküm uyarınca davacının her iki taşımaya ilişkin olarak dava açma hakkını yitirdiği kabul edilmiştir.O halde ilk derece mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile HMK’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 16/04/2020