Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1292 E. 2020/368 K. 03.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1292
KARAR NO : 2020/368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2018
NUMARASI : 2014/1188 Esas 2018/309 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/04/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin davalı ….’den 11.09.2013 tarihinde 199.903,03-TL bedelle bir kamyon satın aldığını, araç için yeterince test sürüşü gerçekleştirilmeden aracın müvekkiline teslim edildiğini, ancak aracın tesliminden sonra 18.12.2013 tarihinde aracın kullanımı ve işlevinde anormallikler olduğunu, aracın sürekli sağa çektiğinin farkedildiğini ve durumun 20.12.2013 tarihli e-posta ile davalı şirkete bildirildiğini, 26.12.2013 tarihinde ise müvekkilince uzman bilirkişilerden inceleme talebinde bulunulduğunu ve hazırlanan 14.02.2014 tarihli rapor ile üretimden veya montajdan kaynaklanan gizli bir ayıbın söz konusu olabileceğinin, tamir edilebilir nitelikte olduğunun tespit edildiğini, ayıbın giderilmesi için söz konusu raporun 21.02.2014 tarihinde e-posta ile davalıya gönderildiğini, ancak bir cevap verilmemesi üzerine 10.03.2014 tarihli e-posta ile uyarıda bulunulduğunu, fakat yine bir cevap verilmediğini, bu kez 23.06.2014 tarihli ihtarnamenin düzenlendiğini ve ayıbın tamirle giderilmesinin, aksi halde yenisi ile değişiminin veya bedel iadesinin talep edildiğini, ihtara da cevap verilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla aracın hasarının giderilmesini, araç tamirinin mümkün olmaması durumunda aracın yenisi ile değiştirilmesini, bunun da mümkün olmaması halinde davalıya ödenen 199.903,03 TL’nin 11.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 15.05.2017 tarihli dilekçesi ile, hasarın giderilmesi için gerekli olduğu tespit edilen 12.628,36-TL’nin dava tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı …. vekili, müvekkiline yasal sürede ayıp ihbarında bulunulmadığını, araçta ayıp bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı … A.Ş. vekili, müvekkiline yasal sürede ayıp ihbarında bulunulmadığını, davacının 14.02.2014 tarihli rapor ile ayıbı öğrendiğini belirttiğini, ancak 26.06.2014 tarihli ihtarname ile ayıp ihbarında bulunduğunu, ayrıca araçta ayıp bulunmadığını, araçtaki lastik ve jantların farklı tip olmasının şikayetin kullanıcı hatası kaynaklı olduğunu gösterdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, dava konusu aracın ayıplı olduğu, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıp ihbarının süresinde olduğu, aracın ön düzen ayarlarında ve bağlantı elemanlarında ön aksının darbe aldığını gösterir bir bozukluk ve hasar görülmediği, dolayısıyla sağa çekme arızasının kullanım hatasından değil, aracın direksiyon sistemindeki bir imalat hatasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; 1-Davacı tarafça ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, ayıp öğrenildikten yaklaşık 4 ay sonra ihbarda bulunulduğunu,2-Bilirkişi raporlarının varsayıma dayalı olduğunu ve hatalar içerdiğini, arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığını, ayrıca hükme esas alınan raporun davacı tarafça sunulan harici rapor ile çelişmekte olduğunu,3-Onarım bedelinin nasıl hesaplandığına dair somut ve objetktif bir veri bulunmadığını, tespit edilen tutarın fahiş olduğunu, yaklaşık 7.000-TL olması gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir. Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde; 1-Hasar onarım bedelinin tespitine ilişkin raporun araç üzerinde inceleme yapılmadan düzenlendiğini, parça fiyatlarının nasıl tespit edildiğine dair veri sunulmadığını,2-Araçtaki jantların orijinal olmamasının arızaya etkisi olup olmadığının değerlendirilmediğini, arızanın kullanıcı hatasından kaynaklandığını,3-Ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, ayıplı araç satışı nedeniyle oluşan onarım bedelinin tahsili, mümkün olmaması halinde aracın iadesi veya bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalılar yasal sürede ayıp ihbarı yapılmadığını, araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp olmadığını savunmuşlar, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafça dava öncesinde araç üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu araçtaki sürekli sağa çekmenin kullanım hatasından kaynaklanmadığı, üretim veya montajdan kaynaklandığı tespit edilmiş, ilk derece mahkemesince konusunda uzman bilirkişiye araç üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu da, aracın sürekli sağa çekmekte olduğu, aracı düz rotada tutmak için yüksek bir kuvvet uygulamak gerektiği, böyle bir sağa çekmenin ön aks düzeni ayar değerlerindeki veya sağ sol ön aks mesafelerdeki farklılıktan kaynaklanmadığı, ayrıca ön düzen ayarlarında ve bağlantı elemanlarında aracın ön aksının darbe aldığını gösterir bir hasar görülmediği, dolayısıyla arızanın aracın ön aksının kullanım sırasında karşılaştığı darbeden veya ön aksta farklı lastiklerin kullanılmasından değil, direksiyon sistemindeki bir imalat hatasından kaynaklandığı ve arızanın onarılabilir olduğu, ayıbın basit bir muayene ile anlaşılması mümkün olmayan gizli ayıp niteliğinde olduğu tespit edilmiş, bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte görülmüştür. Tacirler arası satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Dava konusu araçta açık ayıp veya olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılabilecek bir ayıp değil, gizli ayıp yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıp söz konusu olduğundan ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nun 23.maddesi hükmü değil, yine TBK’nun 223. ve 225madderi hükümleri dikkate alınacaktır. 6098 sayılı TBK’nun 223/2.maddesi “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda dava konusu aracın 11.09.2013 tarihinde satın alındığı, davacı beyanına göre arızanın 18.12.2013 tarihinde fark edildiği, bunun üzerine davacının 20.12.2013 tarihli e-posta ile durumu davalı …Ş.’ne bildirdiği, akabinde bilirkişi incelemesi yaptırdığı ve 14.02.2014 tarihinde vakıf olduğu raporu 21.02.2014 tarihli e-posta ile davalıya gönderdiği, yine 10.03.2014 tarihli e-posta ile de ayıp nedeniyle taleplerini dile getirdiği, akabinde 23.06.2014 tarihli ihtar ile de taleplerini yinelediği görülmüş olup, bu durumda arızayı fark eden davacının derhal 20.12.2013 tarihinde durumu davalı tarafa ihbar ettiği, ihbarın süresinde olduğu kabul edilmiştir. Öte yandan, TBK’nun 227/3 maddesi uyarınca alıcının, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme hakkı mevcuttur, konusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ile onarım bedelinin işçilik ve KDV dahil 12.628,36-TL olduğu tespit edilmiş olup, davalı taraflarca bu tutara itiraz edilmişse de onarım bedelinin daha düşük olması gerektiğine ilişkin somut bir delil sunulamamıştır. O halde ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,İstinaf yoluna başvuran davalılardan alınması gerekli 862,64 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan toplam 431,32-TL harcın mahsubu ile bakiye 431,32-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 49,60-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/04/2020