Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1285 E. 2020/457 K. 22.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1285
KARAR NO: 2020/457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2017
NUMARASI: 2015/454 2017/187
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/04/2020
Davanın usulden reddine yönelik verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki süresince davalıya mal satılarak teslim edildiğini ve buna ilişkin faturalar düzenlendiğini, ancak davalının bakiye cari hesap borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahının Gebze/Kocaeli olması nedeniyle Gebze İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle mahkemenin yetkisine de itiraz ettiklerini, Gebze Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğunu, ayrıca takibe konu faturalar müvekkiline tebliğ edilmemiş olup faturaların içeriğinin kabulünün mümkün olmadığını, fatura konusu malların müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, itirazın iptali davalarında geçerli bir icra takibinin dava şartı olduğu, davalı tarafça icra dairesinin yetkisine itiraz mevcut olup ilk önce bu hususun karara bağlanması gerektiği, dava ilk önce İstanbul 41. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış ancak icra dairesinin yetkisi karar bağlanılmamış olup mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek Gebze Mahkemelerinin yetki olduğundan bahisle dava dosyasının Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin ise Ticaret Mahkemesi kurulmuş olduğundan gönderme kararı verdiği, icra dairelerinin yetkisinin İİK 50. maddesine göre belirleneceği, İİK madde 50’nin ise HMK’ya atıf yaptığı, HMK’nın 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir denmekte ise de, davalı tarafın sözleşmesel ilişkiyi inkar etmekte olduğu, ayrıca TBK 89. maddesi hükmünün ancak karz sözleşmelerinde uygulanabileceği, dolayısıyla geçerli bir icra takibinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 41.Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisizlik kararı ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisinin kesinleştiğini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tüm usuli işlemler tamamlandıktan sonra dosyanın bilirkişiye sevk edildiğini ve haklı ve alacaklı olduklarının tespit edildiğini, ticari ilişkinin kanıtlandığını, mahkemece davanın esasına girilmekle dava şartlarının tamamlanmış sayıldığını, borcun götürülecek bir borç olduğunu ve davalının ödeme yaptığı alacaklı hesabının bulunduğu yerin yetki yönünden kesinlik kazandığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve esas hakkındaki talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide davalıya mal satıp teslim ettiğini, ancak davalının bakiye cari hesap borcunu ödemediğini ileri sürmüş, davalı faturaya konu malların kendisine teslim edilmediğini savunmuş, ayrıca icra takibinde icra dairesinin yetkisine, iş bu davada ise mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı H.M.K nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK. madde 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 31/01/2018 tarihli 2016/15143 E., 2018/297 K. sayılı emsal kararı). İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesinde takip yapılması dava şartı olup, öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerekir. Bu incelemede İİK’nun 50. maddesi yollamasıyla HMK’nun yetkiye ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Buna göre genel yetki kuralını düzenleyen HMK’nun 6.maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir. Öte yandan aynı yasanın 10.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Sözleşmenin ifa edileceği yer ise, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89.maddesine göre tespit edilmelidir. Buna göre borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Somut olayda dava önce İstanbul 41.Asliye Ticaret Mahkemesine açılmış, bu Mahkemenin 03.04.2014 tarihli 2013/238 E., 2014/73 K. sayılı kararı ile, icra dairesinin yetkisine itiraz değerlendirilmeden, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiş, mahkemenin yetkisizlik kararı kesinleşmiştir. Ne var ki mahkemenin yetkisinin kesinlemiş olması, icra dairesinin yetkisinin incelenmesine engel teşkil etmemektedir. İcra dairesinin yetkisine itiraza dönecek olursak; HMK 6.maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri olan Gebze İcra Dairelerinin yetkili olacağı açıktır. Bunun yanında HMK 10.m. ve TBK 89.m. uyarınca davacı alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki İcra Dairelerinin yetkili olup olmadığının tespitinde öncelikle taraflar arasında akdi ilişki bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşturulmalıdır, ne var ki ilk derece mahkemesince bu yönde tespit yapılmamıştır. Öte yandan HMK 6/2 yollamasıyla TMK 51.m. uyarınca tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Ancak şirketlerin ana sözleşmelerine merkezlerinin yazılması ve bu adresin ticaret siciline kaydettirilmesi gerektiği de açıktır. Dosya kapsamına alınan davacı şirket sicil kayıtları incelendiğinde, dava konusu icra takibinin yapıldığı tarihten bu yana davacının ticaret sicil adresinin Silivri/İstanbul olduğu, vekaletnamede geçen ve faturalarda büro adresi olarak geçen Balmumcu/İstanbul adresinin ise ancak dava tarihinden sonra şube adresi olarak kaydettirildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu kabul edilse dahi, davacının yerleşim yerinin Silivri olması nedeniyle Gebze İcra Daireleri yanında Silivri İcra Dairelerinin de yetkili olacağı, ancak İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olmayacağı açıktır. Bu durumda geçerli bir icra takibi bulunmadığının kabulü gerekmiştir. O halde ilk derece mahkemesinin kararı sonucu itibariyle doğru ise de, hükmün gerekçesinde değişiklik yapıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2017 tarihli 2015/454 Esas, 2017/187 Karar sayılı hükmünün HMK.’nun 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,” İlk derece yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gerekli 54,40 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 1.135,30-TL harçtan mahsubu ile fazla olan 1.080,90 -TL’nin davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT takdir olunan 1.980-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine, ” İstinaf yoluna başvuran davacıdan alınması gerekli 54,40-TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davalı avansından karşılanan 6,50-TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.22/04/2020