Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1276 E. 2020/365 K. 03.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1276
KARAR NO : 2020/365
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2018
NUMARASI : 2013/330 Esas 2018/179 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/04/2020
Davanın kısmen reddine, kısmen açılmamış sayılmasına ilişkin yönelik hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin keşidecisi dava dışı … olan 10.000-TL bedelli 28.02.2013 tarihli çeki keşideciden alarak dava dışı … ciro ettiğini, … ise dava dışı … ciro ettiğini, çekin keşide günü geldiğinde davalı …’ın müvekkilini arayarak çekin elden ödeneceğini belirterek bankaya ibraz edilmemesini rica ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin … telefonlarını verdiğini ve davalı …’ın hamil … ulaşarak çek bedelini ödeyip çeki almak istediğini, … arkadaki ciroları iptal etmek istediğinde davalı …’ın müvekkiline borcu olduğunu, başka çek yaprağı kalmadığı için çeki tekrar müvekkiline vereceğini belirterek müvekkili cirosunun iptal edilmemesini istediğini, çek bedeli haricen tahsil edildikten sonra müvekkilinin cirosu iptal edilmeden çekin keşide tarihinde tahrifat yapılarak 28.10.2013 olarak değiştirildiğini, davalı … müvekkilinin borcu olmadığını bilmesine rağmen cirosunu iptal etmeden çeki davalılar… Ltd. Şti. ile yetkilisi …’a ciro ettiğini, davalı …’ın bu durumu bilerek çeki aldığını ve kullandığını, zira davalı … Ltd. Şti.’nin davalı …’dan herhangi bir alacağı bulunmadığını, keşideci … alacaklı olduğunu, ancak … ve eşi …’dan tahsil edemediği parayı müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, dolayısıyla davalıların kötüniyetli olduklarını ileri sürerek müvekkilinin söz konusu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 22.02.2017 tarihli duruşmada, davalı … hakkında açılan davayı takip etmediklerini beyan etmiştir.
CEVAP : Davalılar … Ltd. Şti ile …, davalı …’ın dava konusu çeki … Ltd. Şti.’ne olan borcuna karşılık teslim ettiğini, çek arkasında cirosu olan davacıyı tanımadıklarını, çekte herhangi bir tahrifat yapmadıklarını, davalı … ile uzun süreli ticari ilişkisi olduğu tespit edilen davacının çek bedelini ödememek için haksız iddialarda bulunduğunu, kendilerinin bu çeki ticari ilişki içinde oldukları davalı … A.Ş.’ne verdiklerini ve bu firmanın da davacı hakkında icra takibi başlattığını, çekin kendilerinde olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili,davalı …’ın dava konusu çeki müvekkilinden satın almak istediği mallar için avans olarak verdiğini, ancak günü geldiğinde karşılıksız çıkınca davalıya iade edildiğini, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davaya konu edilen çekin bulunamadığı, çekin bulunamaması sebebiyle ceza soruşturması sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu, davacının çekin haricen ödendiği ve ancak arkada davacı şirket cirosunun iptal edilmediği yönündeki iddiasının herkese karşı ileri sürülebilir mutlak def’ilerden olmadığı, davalının çeki ağır kusurlu ve kötüniyetli bir şekilde teslim aldığının dosyada mevcut delillerle de ispat edilemediği, imzaların istiklali ilkesinin de dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davalı … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava 28.10.2013 keşide tarihli 10.000 TL bedelli çeke ilişkin menfi tespit davası olup, kambiyo senedine bağlı hakkın çekten ayrı olarak temlik edilemeyeceğini, davalılardan hiç birinin davaya konu çeki ibraz edemediğini, davaya konu çek mevcut olmadığına göre bu çekten dolayı talep edilebilecek bir hakkın da bulunmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, bedelsiz kaldığı ve tahrif edildiği ileri sürülen çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Davacı, kendisinin lehdar-cirantası olduğu çekin ibraz günü geldiğinde çekin keşidecisinin eşi olan davalı …’ın çek bedelini dava dışı hamile ödeyerek çeki teslim aldığını, ancak çeki borcuna karşılık kendisine iade edeceğini belirterek hamilin kendisinin cirosunu iptal etmesini engellediğini, daha sonra çekin keşide tarihinin değiştirildiğini ve kendisinin bir borcu olmamasına rağmen çeki ciro yoluyla davalı … Ltd. Şti’ne ciro ettiğini ve diğer davalılara ciro edildiğini, davalıların kötüniyetli olduklarını ileri sürmüş, davalılar … Lt. Şti., … ve … A.Ş. davacı iddialarının doğru olmadığını, kendilerinin çeki ticari ilişki gereği ciro yoluyla aldıklarını, davacıyı tanımadıklarını savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusu çek incelendiğinde, keşidecisi …., lehdarı davacı şirket, arka sayfasında sırasıyla davacının, iptal edilmiş ciroların, davalılar …’ın, …. Ltd. Şti.’nin, …’ın ve …. A.Ş.’nin ciroları olan, keşide tarihi 28.10.2013 olarak değiştirilmiş ve paraflanmış, 10.000-TL bedelli süresinde ibraz edilmiş karşılıksız kalmış bir çek olduğu görülmüştür. Çekin ciro silsilesinde herhangi bir kopukluk bulunmadığı gibi, davacı taraf iddialarını ispata yönelik yazılı bir delil de sunmamıştır. Öte yandan dava tarihi itibariyle başlatılmış bir kambiyo takibi bulunmamakta olup, çek aslının da kimde olduğu tespit edilemediğinden, davacının çekin keşide tarihinin davalı … tarafından değiştirildiği yönündeki iddiası incelenememiştir. Kaldı ki bu davalı hakkındaki dava takipsiz bırakıldığından çek aslı bulunsa dahi incelenmesi mümkün olmayacaktır. Çek aslının bulunamamış olması ise “takip hukuku”na ilişkin bir husus olup, iş bu dava “icra takibi” nedeniyle değil. “çek” nedeniyle menfi tespit davası olduğundan, davacı bu çek nedeniyle davalılar … Ltd. Şti., … ve …..A.Ş.’ne karşı borçlu olmadığını ispat edememiştir. Öte yandan davacı aleyhine İİK 72/4 m. uyarınca tazminata hükmedilmiş olması istinaf konusu edilmediğinden bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır.O halde ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/04/2020