Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1275 E. 2020/388 K. 08.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1275
KARAR NO : 2020/388
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI : 2015/1274 Esas-2018/284 Karar
DAVA: Alacak (Şirket Hisse Devir Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2020
Davanın kısmen kabulüne, kısmen karar verilmesine yer olmadığına yönelik hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili, müvekkili ile davalı … arasında müvekkilinin … Tic. Ltd. Şti.’ndeki hisselerin devrine ilişkin protokol akdedildiğini ve davalı …’ın da kefil olduğunu, protokol uyarınca davalının hisse devri nedeniyle müvekkiline olan 38.000-TL borcunu her ayın 15’inde 3.000-TL şeklinde 13 ay taksitle ödemesinin kararlaştırıldığını, ayrıca şirkete ait bir aracın müvekkiline verilmesinin kararlaştırıldığını, yine protokol uyarınca her bir şarta uyulmaması durumunda her bir şartta kararlaştırılan bedelin 2 katı cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını, ancak davalının protokol şartlarına uymadığını, eksik ödeme yaptığını, davalıya 19.06.2015 tarihli ihtarnamenin gönderilmesinin ardından davalının 2015 yılı Mayıs ve Haziran ödemelerini yaptığını, ancak bu aylara ilişkin cezai şart bedeli 12.000-TL’yi ödemediğini, davalının eksik ödemeler toplamı ise 1.127-TL olup buna ilişkin cezai şart tutarının ise 2.254-TL olduğunu, davalının 2015 yılı Ekim ve Kasım aylarında da ödeme yapmadığını, buna ilişkin 5.000-TL taksit ödemesi ve 10.000-TL cezai şart borcu olduğunu ileri sürerek 2015 yılı Ekim ve Kasım ayı alacağı ile bunların cezai şart bedelleri toplamı olan 15.000-TL’nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalılardan, 2015 yılı Ekim ve Kasım ayları dışında kalan eksik ödemeler ve onların cezai şart bedelleri toplamı olan 3.381-TL’nin davalı …’dan ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren, davalı …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle, vadesinde ödenmeyip ihtarname sonucu ödenen 2015 yılı Mayıs ve Haziran ayları cezai şart bedeli 12.000-TL’nin davalı …’dan ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren, davalı …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 13.02.2017 tarihli dilekçesinde, davalı …’ın 02.02.2017 tarihinde oğluna ait hesaptan “şirket protokolüne ait ödeme” açıklaması ile ödeme yaptığını bildirmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, öncelikle müvekkili …’a husumet yöneltilemeyeceğini, zira TBK 584 m. uyarınca eş rızasının alınmamış olması nedeniyle davalı kefaletinin geçersiz olduğunu, müvekkili …’ın ise Protokol gereğince edimlerini yerine getirdiğini ve 38.000-TL’nin 33.230-TL’sini ödediğini, dolayısıyla davaya konu tutarda bir borcu bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin aylık ödemeler yanında davacının trafik cezaları gibi bir takım kişisel borçlarını da ödemek zorunda kaldığını ve bunu bir kısım taksitlere mahsup ettiğini, davacının hisse devrinden sonra haksız rekabet kurallarına aykırı davranması ve diğer edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili bir kısım taksitleri zamanında ödememiş ise de sonunda ödediğini, dolayısıyla cezai şart talebinin dürüstlük kuralına ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca taraflar arasında belirlenen cezai şart miktarının fahiş ve müvekkilini ticari açıdan zorlayacak ölçüde olduğunu, yine Protokolde cezai şarta faiz işletileceğine ilişkin hüküm bulunmaması nedeniyle cezai şarta ilişkin faiz talebinin de haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında protokolün varlığı, hisse devri, ödeme miktar ve tarihleri bakımından bir uyuşmazlık bulunmamakta olduğu, ayrıca davanın açılmasından sonra 6.127-TL ‘lik ana para borcundan 5.000- TL’nin davalı … tarafından davacıya 02/02/2017 tarihinde ödendiği, dolayısıyla bu miktar yönünden davanın konusuz kaldığı, protokolde kararlaştırılan miktarlar ve cezai şart hükmü birlikte dikkate alınarak; 1.127,00 TL ana para alacağın, 2.254,00 TL (1.127,00*2) TL cezai şart bedeli, geç ödenen Mayıs Haziran ayları için 12.000,00 TL (6.000,00*2) ve davadan sonra ödenen Ekim Kasım ayları içinde 10.000,00 TL (5.000,00*2) olmak üzere talep edebilecek toplam alacak miktarının 25.381- TL olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle dava konusu edilen 5.000-TL yönünden dava konusuz kaldığından bu miktara ilişkin esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, toplam 25.381- TL alacağın, davalı … yönünden dava tarihinden itibaren ve davalı … yönünden de bu miktarın 15.381- TL’sine 27.06.2015 temerrüt tarihinden itibaren ve kalan 10.000- TL’lik kısmına da dava tarihinden itibaren değişebilir oranda yasal faiz uygulanmak suretiyle ve davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkili …’a husumet yöneltilemeyeceğini, zira TBK 584 m. uyarınca eş rızasının alınmaması nedeniyle davalı kefaletinin geçersiz olduğunu, mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını, 2-Müvekkili …’ın davacıya protokol gereği ve kişisel borçları için toplam 38.291,44 TL ödeme yaptığını, bilirkişi raporunun ise borç ve alacak miktarının belirlenmesi hususunda denetime elverişli ve hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını,3-Taraflarca tayin edilen cezai şart miktarının fahiş olduğunu ve müvekkilini ekonomik olarak etkileyecek ölçüde olduğunu, bu hususun mahkemece değerlendirilmediğini, gecikmeli de olsa borcun tamamının ödendiğini, cezai şartta indirim yapılması gerektiğini, cezai şart bakımından faiz talebinin haksız olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan bakiye devir bedeli ve cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu davacı ile davalı … arasında akdedilen ve davalı …’ın kefil olduğu, bila tarihli Protokol incelendiğinde, davacının dava dışı ….Tic. Ltd. Şti.’ndeki %50 hissesinin davalı …’a devrine ilişkin olduğu, “Devir Şartları” başlıklı 4.m. uyarınca, şirket adına kayıtlı…plakalı aracın davacıya verileceği, 4.4m. uyarınca 50.000-TL nakit paranın davacıya verileceği, fakat daha önce şirketten çekmiş olduğu 12.000-TL’nin düşüleceği, 4.5.m. uyarınca, davacıya ödenecek olan 38.000-TL’nin her ayın en geç 15’inde 3.000-TL şeklinde davacı hesabına yatacağı, 13 ay taksitle ödeneceği, bir taksitin gecikmesi durumunda kalan taksitlerin muaccel hale geleceği, 4.6.m. uyarınca her bir şarta uyulmaması durumunda ayrıca uyulmayan her bir şartın iki katı cezai şart bedelinin davacıya ödeneceği hususlarının kararlaştırıldığı görülmüştür. Öncelikle davalı tarafın davalı …’ın kefaletinin geçersizliğine ilişkin itirazının değerlendirilmesi gerekirse; dava konusu Protokol bila tarihli olsa da içeriğinden ödemelerin bir sonraki ay başlayacağının anlaşıldığı ve dosya kapsamında mevcut ödeme kayıtlarına göre ödemelerin 2014 yılı Kasım ayında başladığı gözetildiğinde protokolün 2014 yılında akdedildiği açık olup,somut olayda 6098 sayılı TBK hükümleri uygulanacaktır. 6098 sayılı TBK 584. m. “(1)Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. ..(3) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olaya döndüğümüzde davalı kefil … evli olmasına rağmen kefaletine ilişkin eş rızasının alınmadığı görülmüştür, asıl borçlu da gerçek kişi olduğuna göre, davalı …’ın kefaletinin geçerli olmadığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla adı geçen davalının dava konusu Protokol uyarınca davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Öte yandan dava konusu ödeme kayıtları incelendiğinde, ihtarname tarihi itibariyle davalının 2014 yılı Aralık ayı, 2015 yılı Şubat ve Nisan aylarında toplam 1.628,11 TL eksik ödeme yaptığı, 2015 yılı Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin toplam 6.000-TL ödemeyi yapmadığı, ihtarnamenin tebliğinden sonra 6.000-TL ile Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarının taksitlerinin ödendiği, dava tarihi itibariyle ise 2015 yılı Ekim ve Kasım aylarına ilişkin toplam 5.000-TL ödemenin de yapılmadığı görülmüş, bu durumda davacının dava tarihi itibariyle 6.628,11-TL devir bedeli alacağı bulunduğu, ancak 6.127-TL talepte bulunduğu anlaşılmış olup, davacı bu tutardaki devir bedeli alacağı talebinde haklıdır. Bununla birlikte davalı dava tarihinden sonra 02.02.2017 tarihinde 5.000-TL ödeme yapmış olmakla, dava konusu 6.127-TL devir bedeli alacağının 5.000-TL’si konusuz kalmış ise, dava tarihi itibariyle davacı haklı olduğundan konusuz kalan bu tutara ilişkin yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı taraf sorumlu olacaktır. Davalının 1.127 -TL devir borcu ise devam etmektedir. Davalı taraf Protokol uyarınca yapılan ödemeler yanında, davacının bir takım kişisel borçlarının da ödendiğini, toplam 38.291,44-TL ödeme yapıldığını ileri sürmüş ise de, Protokol kapsamında olmayan ödemelerin bu davanın konusunu teşkil etmemesi ve kaldı ki fazla bu ödemeler ile dayanaklarının da sunulmaması nedeniyle, davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.Yukarıda açıklandığı üzere Protokolün 4.6.m. uyarınca her bir şarta uyulmaması durumunda ayrıca uyulmayan her bir şartın iki katı cezai şart bedelinin davacıya ödenmesi kararlaştırılmış olup, buna göre davacı eksik ödenen 2014 yılı Aralık ayı, 2015 yılı Şubat ve Nisan ayları ödemeleri için talep edilen 1.127-TL’nin iki katı tutarındaki 2.254-TL cezai şart ve zamanında ödenmeyen 2015 yılı mayıs, haziran, ekim ve kasım ayları ödemeleri toplamı 11.000-TL’nin iki katı tutarındaki 22.000-TL cezai şart olmak üzere toplam 24.254-TL cezai şart talep edebilir. Bununla birlikte davalı taraf, bir kısım ödemelerin gecikmeli yapılmasının nedeninin davacının haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunması ve diğer edimlerini yerine getirmemesi olduğunu,cezai şart talebinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de, davacının haksız rekabet niteliğindeki eylemleri ayrı bir dava konusu teşkil edebileceğinden ve yerine getirmediği diğer edimleri açıklanmadığından bu savunması da haklı görülmemiştir. Kararlaştırılan cezai şartın fahiş ve davalının ekonomik durumunu olumsuz etkileyecek ölçüde olduğu savunmasına gelince; davalı … şirket ortağı/yetkilisi olmakla birlikte tacir olduğuna yönelik bir bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır. Bu durumca TBK 182/3 m. şartları mevcut ise somut olayda uygulanabilecek olup, davalının uymadığı her bir şart bakımından uyulmayan tutarın iki katı tutarındaki cezai şart tutarı hakkaniyete uygun olmayıp aşırı görülmüş, ancak uyulmayan şart tutarı kadar cezai şart istenebileceği kabul edilmiştir. Bu durumda davacı ancak 12.127-TL cezai şart isteyebilecektir.Bu durumda davacı toplam 18.254-TL (6.127-TL devir bedeli+12.127-TL cezai şart olmak üzere) alacak talebinde haklı olup, bunun devir bedeline ilişkin 5.000-TL’lik kısmı konusuz kalmıştır. Davacının dava konusu edilen 13.254-TL alacak talebi yönünden ise eksik ödemeler(1.127-TL) ve Ekim-Kasım ayları dışında kalan aylara ilişkin cezai şart alacağı(7.127-TL) yönünden davalıya gönderilen ihtarnamenin 23.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve ödeme için 3 gün süre verildiği, dolayısıyla davalının 27.06.2015 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü dikkate alındığında, 8.254-TL alacağa 27.06.2015 tarihinden, 5.000-TL alacağa ise dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmelidir. O halde ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353(1)b-2 m. uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2018 tarihli 2015/1274 Esas 2018/284 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Davalı … hakkında açılan davanın REDDİNE,Davalı … hakkında açılan davanın 5.000-TL’lik kısmı konusuz kalmakla bu kısma ilişkin davanın esası hakkında bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,Davalı … hakkında açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, toplam 13.254-TL’nin 8.254-TL’lik kısmına 27.06.2015 tarihinden, 5.000-TL’lik kısmına ise dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalı …’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak;”Alınması gereken 905,38-TL nispi harçtan, 518,84- TL peşin nisbi harcın mahsubu ile bakiye 386,54 -TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafça ödenen 518,84-TL peşin harcın davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine,Davacı tarafça ödenen 31,80-TL ilk masraf,600-TL bilirkişi ücreti ile 101,40-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 733,20-TL yargı giderinin kabul-red oranına göre 441-TL sinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,Davalı tarafça yapılan 57,50- yargılama giderinin kabul-red oranına göre 22,95 -TL sinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, kalanın davalılar üzerinde bırakılmasına, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400- TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı … vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 3.400- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a ödenmesine, İstinaf yoluna başvuran davalılar tarafından yatırılan 434- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine, Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargı giderlerinin takdiren üzerlerinde bırakılmasına Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 08/04/2020