Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/125 E. 2018/815 K. 28.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/125
KARAR NO : 2018/815
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2017
NUMARASI : 2015/1136 E.- 2017/624 K.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/06/2018 (08/07/2018 yazım tarihli )
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi …nun … Bankasının kurucu ortağı olduğunu, murisin ölmeden evvel ..Bankasındaki hisseleri için ferağ veya devir işlemi yapmadığını, davalı tarafından yapıldığı bildirilen sözleşmelerin sahte olduğunu, müvekkillerinin başvurusu üzerine davalı bankanın verdiği yanıtta vefat tarihinden çok önce 20/09/1972 tarihinde …nun hissesini devir ve ferağ verdiğinin anlaşıldığı şeklinde cevap verildiğini ileri sürerek müvekkillerinin murisi …nun davalı bankada bulunan hisse ve paylarının devrine ilişkin sözleşme ve belgelerinin sahte olduğunun tesbiti ile müvekkillerinin kurucu hisse sahibi olduklarının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, zamanaşımı itirazında da bulunduklarını,dava şartları oluşma dığından sıfat yokluğundan davanın reddi gerektiğini,eda davası açılabilecek iken tesbit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, harca esas değerinde belirtilmesi gerektiğini, davacıların murisinin hisse senetlerinin kurucu hisse senedi niteliğinde bulunmadığını, hisse devir ve ferağ işleminin hukuka ve yasal mevzuata uygun olduğunu, muris …nun nama yazılı hisse senetlerinin …’e devredildiğini ve banka tarafından usulüne uygun pay defterine tescil edildiğini, bu işlemlerin 1964 yılında gerçekleşmesi nedeniyle belge saklama suresinin sona erdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece,Açılan davada davacıların, davayı bankaya yöneltmiş olmalarında sahteliğin tespiti değil,tespit sonrasında paydaş olduklarının tespitine karar verilmesini talep ettikleri kabul edilerek davanın bankaya yöneltilmesinin doğru olduğu, murisin kurucu ortak olmadığı, ancak nama yazılı hisse sahibi olduğu, 6762 sayılı TTK 416.maddesi uyarınca devrin esas sözleşmede aksine hüküm bulunmaması halinde ciro ve teslim ile mümkün olacağı,bu devrin şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade edeceği, davalının nama yazılı hisse senedinin ciro ve teslim (devir) ile hüküm doğuran işlemine taraf olmadığı, sadece devir sonrasında devrin hüküm ifade edebilmesi için pay defterine kayıt yapılmış olduğundan davalının bu kayıt ile bağlı olduğu,devrin sahteliğinin tespiti davasının davalıya yöneltilemeyeceği, 1964 yılında devir üzerine pay defterine kayıt yapıldığı ,murisin1964 yılında nama yazılı payını devrettiği bildirilen …veya onun haleflerine karşı bir sahtelik davası açıp ispat ettikten sonra davalıya bunun üzerine murislerinin hisse sahibi olduğunun tespiti (pay defterine kaydını) talep edebilecekken doğrudan dava açılmasının yerinde olmadığı davalıya karşı açılan bu davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, hisse devrinin sahte olduğunu, hisse devri tarihinde devir alanın 3-4 yaşlarında mirasçı kız kardeş H…’in kızı olan H…’e devredildiğini anlaşıldığı devir sözleşmesinin yok hükmünde sayılması gerektiği mahkemenin hukuki dayanaktan yoksun şekilde davanın reddine karar vermesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Davacıların murisinin sağlığında yaptığı devir ve ferağ işleminin davalı banka kayıtlarında birlik hisse senedi başlıklı defterde 29/06/1964 ferağ tarihi olarak kayıtlı bulunmaktadır. Muris 20/09/1972 tarihinde ölmüştür. Hisse senetlerinin ferağ tarihinde 1977 yılına kadar kuponlarının tediye olduğu defter kaydında görülmektedir.
Davacılar devrin sahte olduğundan iptalini talep etmektedir. Davanın devir işleminin diğer tarafı olan Adana’da … veya varislerine açılmalıdır. Davacılar bu şahsın devir tarihinde çocuk olduğunu öne sürmektedir.Davacılar murisin yaptığı devrin devrin sahte olduğunu devir yapılan şahsa değil davalıya açtıkları dava ile öne sürmektedirler. Devir işlemi iptal edilmeden mirasçılık sıfatıyla kurucu hissedar olarak kabul edilmesi yönündeki dava dinlenemez.
Davacıların talebi terekede bulunması gerektiği öne sürülen hisse senetleri üzerinde istihkak davası niteliği taşıdığı, bu talebin muhatabı da TMK 639 a göre murisin ölümünden sonra hisse senetlerini elinde bulunduran yahut hak sahibi olan kişi olmak durumundadır.Devir işleminin geçersiz olup olmadığının muhatabı davalı banka Nama yazılı hisse senedinin üçüncü bir şahsa devredilmesi sürecinde davalı şirket hisse devrini kayıtlarına (pay defterine) işlemiştir. İşlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 416. Maddesine göre: Nama yazılı hisse senetleri, esas mukavelede aksine hüküm olmadıkça devrolunabilir.Devir; ciro edilmiş senedin devralana teslimi ile olur.Davalı bankanın kuruluşuna ilişkin ana sözleşmede davacıların murisi kurucu (müessis) olarak görülmemektedir. Davalı bankanın devir işleminin tarafları arasında olması gereken devrin geçersizliği ve davacıların hak sahibi olduklarının belirlenmesi yönünde bir hüküm mevcut olmadığından davacıların terditli talebi olan davacıların davalı şirketi kurucu ortağı veya ortağı olduğunun tespiti hukuken mümkün değildir.Sonuç olarak davacıların murisinin sahibi olduğu davalı şirket nezdindeki hisse senetlerini 3. Bir şahsa devretmesini önleyen bir yasa yahut şirket ana sözleşme hükmü ya da genel kurul kararı olmadığı, devrin sahteliği iddiasının muhatabının devrin tarafları olduğu,bu sebeble davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının dosya içeriğine usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine,
HMK ‘nun 362/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 28/06/2018