Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1235 E. 2020/312 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1235
KARAR NO : 2020/312
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2017
NUMARASI : 2014/697 Esas-2017/991 Karar
DAVA: Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalı ile … A.Ş. arasında 17.09.2010 tarihinde 5 yıl süreli Otogaz Bayilik Anlaşması, Protokol ve Taahhütname imzalandığını, müvekkilinin …A.Ş.’deki işletmenin kısmi bölünme işlemi kapsamında kurulduğunu ve söz konusu kısmi bölünme çerçevesinde işletme konusu ve faaliyetleri ile bu konu ve faaliyetlere ilişkin tüm hak ve borçlara müvekkilinin halef olduğunu, davalının 04.03.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, ayrıca Protokol ile yükümlendiği dönemsel taahhütlerini yerine getirmediğini, bu nedenlerle müvekkilinin 22.03.2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ve buna bağlı taleplerini davalıya bildirdiğini, davalının sözleşmenin feshine neden olmasından dolayı müvekkilinin uğradığı zarar ve ziyanı tazmin ile cezai şart ödeme yükümlülüğünün doğduğunu, şöyle ki, Otogaz Bayilik Anlaşmasının 6. maddesi uyarınca davalının anlaşmayı ihlal etmesi halinde müvekkilinin tek taraflı olarak fesih hakkının doğduğunu ve buna göre müvekkilinin fesih nedeniyle muaccel hale gelecek tüm borçlarının ödenmesini, bu nedenle uğramış olduğu tüm zarar ve ziyanın tazmin edilmesini, 50.000-USD cezai şartın ödenmesini, davalıya ariyeten verilmiş olan tüm malzeme ve teçhizatın, mutad kullanmadan kaynaklanan yıpranmalar ile derhal kullanılır vaziyette iadesini talep edebileceğini, fesih tarihi itibariyle davalının cari hesap ilişkisinden kaynaklanan toplam 7.164-TL borcu bulunduğunu, davalının taahhüt ettiği aylık/yıllık tonajlarda alım yapmaması ve 5 yıl süreli akdedilen sözleşmenin erken feshine sebebiyet vermiş olması neticesinde müvekkilini kar kaybına uğrattığını, davalının ariyeten verilen demirbaşları dava tarihine kadar iade etmemiş bulunduğundan iade etmesi gereken demirbaş bedellerini ve iade etmediği beher gün için 100 ABD Doları cezai şartı talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, yine Protokol’ün “cezai şart” başlıklı 7. maddesinde de, davalının Anlaşmaya veya Protokole aykırı davranması nedeniyle haklı nedenle feshine neden olması halinde 50.000-USD cezai şart ödemesinin kararlaştırıldığını, ayrıca davalının Protokol’ün 2.6 maddesi gereğince alım taahhüdüne de uymadığını ve müvekkiline 46.425-USD cezai şart ödemesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davalının haksız feshi nedeniyle 50.000-USD cezai şart bedelinin, davalının eksik alımı nedeniyle 46.425-USD cezai şart bedelinin, fesih nedeniyle muaccel hale gelen 7.164- TL cari hesap alacağının , müvekkilinin uğradığı kar kaybının HMK 107 gereğince şimdilik 5.000- TL’sinin, davalının ariyeten verilen malzeme ve teçhizatı iade etmemesi sebebiyle bedellerinin ve iade edilmeyen beher gün için hesaplanmak üzere 100-USD cezai şartın HMK 107 uyarınca şimdilik 2.000- TL’sinin davalının temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren cari hesap alacağı için % 0,4 akdi faiz ve diğer talepler için işleyecek olan ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 09.03.2017 tarihli dilekçesinde, teslim edilmeyen ariyet malzemelerin bedeli ve buna ilişkin cezai şart bedeli olarak istenen toplam 2.000-TL’nin 500-TL’sinin malzeme bedeli ve 1.500-TL’sinin cezai şart bedeli olduğunu belirtmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili sözleşmeyi mecbur kaldığı için feshetmiş olup kusurunun bulunmadığını, zira müvekkili …. A.Ş.’ne otogaz bayilik hizmeti vermekte iken … A.Ş.’ne akaryakıt bayiliği hizmeti verdiğini, ancak … A.Ş.’nin edimlerini yerine getiremez hale gelmesi nedeniyle akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshedildiğini ve müvekkilinin yeni anlaşma yapmak zorunda kaldığı şirketin LPG satışının da kendi belirledikleri şirket ile devam ettirilmesini şart koştuğu için davacı ile olan sözleşmenin feshedildiğini, davacı ile olan sözleşmenin feshedilmemiş olması halinde müvekkilinin sözleşme bitim tarihine kadar akaryakıt satamamasının gündeme geleceğini ve bu durumun da müvekkilinin iflasına sebep olabilecek olduğunu, davacının müvekkilinin ve sektörün içinde bulunduğu durumu bilmesine rağmen müvekkilinin ekonomik anlamda mahvına neden olabilecek cezai şart talepleriyle bu davayı açtığını, genel cezai şart yanında Protokoldeki hükme dayanarak ikinci bir cezai şart talep edilmesinin ve cezai şartla birlikte kar mahrumiyetini talep edilmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalının fesih gerekçesinin hukuken yerinde ve haklı görülemeyeceği, zira davalının şahsi alanına ilişkin olguların davalı ile davacı arasındaki sözleşme ilişkisini etkilemeyeceği, dava konusu 7.164-TL cezai şart alacağının davalı tarafça dava öncesinde ödenmiş olduğu, davalının mal alım taahhüdüne aykırı davrandığı, ancak davacının davalıya eksik mal alımı hususunda herhangi bir ihtar göndermediği, dolayısıyla ancak 3.yıla ilişkin cezai şartı talep edebileceği ve onun da 11.175-USD olduğu, yine sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının davalıdan sözleşmenin 6 maddesinin c fıkrasına göre 50.000.-USD cezai şart talep edebileceği, davalının imzaladığı ariyet demirbaş belgesi ve davacı ihtarına rağmen davalının ariyet olarak aldığı malzemeleri iade etmediği, bundan dolayı davacının 40.300-USD (85.077-TL) cezai şart alacağının olduğu, davacıya devredilen ariyet malların dava tarihi itibariyle amorti edilmiş değerinin ise 28.761-TL olduğu, davacı talebinin ise 2.000-TL olduğu, davacının sözleşmenin 6.maddesine göre davalıdan kar mahrumiyeti talep edebileceği, kar mahrumiyet tazminatı bakımından genel kabul gören sürenin 3 ay olduğu ve buna göre 43.624,50- USD(92.235-TL) talep edilebileceği, davacının 5.000-TL talep ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının eksik mal alımından kaynaklı cezai şart alacağı 11.175- USD’nin, haksız fesihten kaynaklı ceza şart alacağı 50.000 -USD’nin, kar kaybı alacağı 5.000 -TL nin, ariyeten verilen malzeme bedeli 500 TL nin ve ariyet verilen malzemenin iade edilmemesi sebebiyle cezai şart alacağı 1.500 TL nin, TL olarak talep edilen alacaklara 04/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, USD olarak talep edilen alacaklara 04/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle cezai şart alacağının eksik hesaplandığını, oysa davalının Protokol uyarınca her yıl alması gereken ürün tutarını bildiğini ve basiretli davranması gerektiğini, Protokol uyarınca cezai şart talep edilebilmesi için ihtar çekilmesine gerek olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin sözleşmeyi feshinin mücbir sebebe dayanmakta olduğunu, bu nedenle müvekkiline kusur atfedilemeyeceğini, bu hususun tespiti için müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi gerektiğini,2-Bayilik sözleşmesi hükümlerinin genel işlem koşulu mahiyetinde olduğunu, standart, okunması güç ve bayiler aleyhine ağır hükümler içerdiğini, bol bol cezai şart hükümleri içeren bu sözleşmelerin bayileri ekonomik olarak göçertebileceğini, davacının bu karardan dolayı müvekkili aleyhine 354.513,24 TL’lik icra takibi başlattığını ve müvekkilinin ekonomik olarak zor duruma düştüğünü, 3-Müvekkilinin sözleşmeyi feshetmesinden sonra davalının da sözleşmeyi feshettiğini, dolayısıyla ancak menfi zarar talep edebileceğini, 4-Davacının ariyet verdiği malzemelerin bedelinin 20.000-TL olduğunu, bu malzemeler için 85.000-TL cezai şart hesaplanmasının dahi cezai şart hükümlerinin genel işlem koşulu mahiyetinde olduğunu ortaya koyduğunu, kaldı ki fesihten sonra bu malzemelerin davacının malzeme sağlayıcısı firmaya gönderildiğini ancak bu firmanın malzemeleri geri gönderdiğini ve müvekkilinin bu konuda muhatap bulamadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasıyla sözleşmeden kaynaklanan cezai şart, kâr mahrumiyeti ve diğer alacakların tahsili istemine ilişkindir.Davalı, sözleşmeyi feshinin mücbir sebebe dayanması nedeniyle haklı olduğunu, ayrıca davacının cezai şart ve kar mahrumiyeti taleplerinin hakkaniyete aykırı olduğunu savunmuştur.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Öncelikle davalı taraf bilirkişi heyet raporuna karşı itiraz dilekçesinde, Bayilik Sözleşmesi hükümlerinin Genel İşlem Koşulu mahiyetinde olduğunu ve bayiler aleyhine ağır hükümler içerdiğini ileri sürmüş ise de, davalının dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürmediği ve sözleşme tarihi dikkate alındığında somut olayda uygulama alanı olmayan bu itirazı dikkate alınmamıştır.Davalı, davacı taraf ile otogaz bayilik sözleşmesi ve dava dışı bir firma ile akaryakıt bayilik sözleşmesi akdettiğini, dava dışı firmanın edimlerini yerine getirememesi nedeniyle akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshedildiğini, kendisi ile yeni akaryakıt bayilik sözleşmesi akdetmek isteyen firmaların ise otogaz bayilik sözleşmesinin de kendileri ile akdedilmesini şart koştuğunu, bu nedenle davacı ile olan sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını, aksi halde kendisinin iflasa sürükleneceğini ileri sürmüş ise de, davalının kendi ticari kararına bağlı olarak sözleşmeyi feshinin haksız olduğunun kabulü gerekmiştir. Kaldı ki davacının aynı sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalıya ödenen satış teşvik priminin iadesi talebiyle açmış olduğu davada, davalının sözleşme ve protokole uymaması sebebiyle sözleşmenin feshedildiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar temyiz incelemesinden geçerek onanmış ve kesinleşmiştir. (Yargıtay 19.HD 18.09.2018 tarihli 2017/3334 E., 2018/4248 K. sayılı ve 10.06.2019 tarihli 2018/4130 E., 2019/3684 K. sayılı kararları)Davacı, Protokol ve Taahhütname uyarınca mal alım taahhüdüne aykırılık iddiasıyla cezai şart, Bayilik Sözleşmesinin 6.m. ve Protokolün 7.maddesine aykırılık iddiasıyla cezai şart, Bayilik Sözleşmesinin 6.m. uyarınca kâr mahrumiyeti ve Bayilik Sözleşmesinin 6.m. ile Ariyet Belgesi uyarınca ariyet verilen malzemelerin bedeli ile iade edilmeyen ariyet malzemeler nedeniyle cezai şart, ayrıca cari hesap alacağı taleplerinde bulunmuş olup, cari hesap alacağının dava öncesinde davalı tarafça ödenmiş olması nedeniyle bu talebi haklı görülmemiş, taraflarca da istinaf konusu edilmemiştir. Mal alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle cezai şart istemine ilişkin olarak Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında, iki halde alacaklının ceza koşulunu isteyemeyeceği, eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamayacağı, diğer yandan alacaklının, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemeyeceği, yllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerektiği, çekince için bir şekil şartının getirilmediği, tedarikçinin, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebileceği, bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebileceği, sonraki yıllarda da aynı kuralın geçerli olduğu, bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemeyeceği, çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği, TBK’nun 179/II. Maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilecekleri,örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğinin kararlaştırabileceği, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK’nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği kabul edilmiştir. Somut olayda, davalının sözleşmenin devam ettiği 3 yılda da alım taahhüdüne uymadığı, ancak 1 ve 2. dönemlere(yıllara) ilişkin olarak davalıya bu konuda herhangi bir ihtarda bulunulmadığı tespit edilmiş olup, bu durumda ancak 17.09.2012-22.03.2013 arası 3.döneme ilişkin cezai şart talep edilebilecektir. Bilirkişi heyet raporu ile bu tutar 11.175-USD olarak tespit edilmiş olup, rapor bu yönüyle denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş, tarafların bu alacağa ilişkin itirazı haklı görülmemiştir. Öte yandan Bayilik Sözleşmesinin 6/c m. ve Protokolün 7.m. uyarınca sözleşmenin bayi tarafından sözleşme veya protokole aykırı davranılması veya sözleşmenin davacı tarafından haklı nedenle feshine neden olunması halinde 50.000-USD cezai şart ödenmesi kararlaştırılmış olup, davacının davalının haksız feshi nedeniyle bu madde uyarınca cezai şart talebinde haklı olduğunun kabulü gerekmiştir. Bununla birlikte davalı taraf savunmasında talep edilen cezai şartların ekonomik olarak mahvına neden olabileceğini ileri sürmüş ise de, bilirkişi heyeti raporunda bu hususta bir değerlendirme yapılmamış olmasına rağmen davalı raporun düzenlenmesinden sonra bu yönde bir itirazda bulunmadığı gibi, bu hususu istinaf konusu da etmemiştir. Dolayısıyla gerek mal alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle 11.175-USD ve gerekse sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 50.000-USD’nin davalının ekonomik mahvına neden olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Yine Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları uyarınca, kâr mahrumiyeti süresi, feshedilen sözleşmenin fesihten sözleşmenin sonuna kadar olan bölümü için değil, davacının aynı bölgede benzer bir bayilik kurabilmesi için gerekli makul süre kadar olması gerekli olup, somut olayda bilirkişi raporunda bu süre 3 ay olarak tespit edilmiş ve kâr mahrumiyeti 43.624,50 USD (TL karşılığının 92.235 TL) olarak hesaplanmış, ilk derece mahkemesince davacı talebi dikkate alınarak 5.000-TL kâr mahrumiyeti talebi haklı görülmüştür. Davalı taraf, bilirkişi raporuna kâr mahrumiyeti hesaplama yöntemi yönünden itiraz etmediği gibi, bu hususu açıkça istinaf konusu da etmemiştir.Ayrıca Bayilik Sözleşmesinin 6/d m. uyarınca sözleşmenin sona ermesi halinde ariyetlerin iade edileceği veya bedellerinin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davalının imzaladığı Ariyet Demirbaş Belgesi uyarınca sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, davacının ekipmanın iadesini talep hakkı bulunmaktadır ve bu hak kullanıldığı takdirde ariyet verilen malzemeler derhal iade edilecektir, teslimde gecikilen her beher gün için 100 USDnin… TL karşılığının cezai şart olarak ödenmesi kararlaştırılmıştır. Bilirkişi incelemesi sonucu davacı ihtarının davalıya tebliğ edildiği tarih ve verilen süre dikkate alınarak dava tarihine kadar talep edilebilecek cezai şartın 40.300- USD olduğu ( 85.077- TL olduğu) olduğu tespit edilmiş olup davacı talebi 1.500-TL’dir. Davacının bu davadaki talep tutarının 1.500-TL olduğu dikkate alınarak, dava konusu edilmeyen 40.300-USD cezai şartın davalının ekonomik olarak mahvına neden olup olmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Yine kısmi bölünme nedeniyle davacıya devredilen ariyetlerin dava tarihi itibariyle amorti edilmiş değerinin 28.761- TL olduğu tespit edilmiş olup, davacının talebi ise 500-TL’dir. Davalı ariyet verilen malzemelerin önce davacı tarafın malzeme sağlayıcısına teslim edildiğini, ancak bu firma tarafından geri gönderildiğini, teslimi için muhatap bulamadıklarını ileri sürmüş ise de, basiretli davranması ve malzemeleri bizzat davacıya teslim etmesi gereken davalının bu savunmasına da itibar edilmemiştir. Temerrüt tarihi ve faiz oranları da taraflarca istinaf konusu edilmemiş olduğundan, bu hususlarda da bir değerlendirme yapılmamıştır.O halde ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Davacıdan alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalıdan alınması gereken 9.334,45- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 4.174- TL harcın mahsubu ile bakiye 5.160,45- TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 12/03/2020