Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1207 E. 2020/397 K. 08.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1207
KARAR NO: 2020/397
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2014/719 Esas 2018/364 Karar
BİRLEŞEN DOSYA: Bakırköy 4. ATM 2014/968 Esas
DAVA: İtirazın İptali (Saklama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2020
Asıl davanın kısmen kabulune ,birleşen davanın kabulune ilişkin hükmün asıl ve birleşen davada davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; nakliye ve antrepoculuk sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin davalı şirkete sunduğu ardiye hizmeti nedeniyle davalıdan 21/02/2014 tarihli faturaya dayalı 7.283,52- TL, 21/01/2014 tarihli faturaya dayalı 7.305,12- TL ve 24/12/2013 tarihli faturaya dayalı 6.880,32- TL’den ibaret toplam 21.468,96- TL alacaklı olduğunu, söz konusu alacağın ödenmemesi üzerine borçlu şirket aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü …-esas sayılı ve Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile icra takibine giriştiklerini, borçlunun süresi içinde itirazı nedeniyle icra takiplerinin durduğunu beyanla her iki takip dosyası itibariyle borçlunun itirazlarının iptali ile takibin devamını, likit alacağa vaki itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/borçlunun % 20 oranından az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde; davacı tarafın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile, 21/01/2014 tarihli, … numaralı 7.305,12- TL ve 24/12/2013 tarihli, … numaralı 6.880,32- TL toplam bedeli 14.185,44 TL olan iki adet faturadan kaynaklı icra takibi başlattığını, takip dayanağı her iki faturada da 4 konteyner ardiye ücreti yazdığını ve her bir faturanın 2.400 Euro bedeli ile fiyatlandırdığını, o günlük döviz kuru üzerinden TL bedelinin talep edildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde bilerek ve isteyerek bu husustan hiç bahsetmediğini, sadece ” iki adet icra takibi yaptıklarını, bunlara itiraz edildiğini, müvekkil tarafından bir takım ödemeler yapıldığını ama aslında borcun ödenmediğini” beyan ettiğini, davacı tarafından müvekkil şirket adına düzenlenen 4 adet 316,13-TL’şer bedelli fatura, 4 adet 336,50- TL’şer bedelli fatura, 4 adet 336,19-TL’şer bedelli faturanın ticari defterlere işlendiğini ve bedelinin ödendiğini, davacının 341,65- TL bedelli bir fatura düzenlendiğini ve bu faturanın da müvekkili şirket defterine işlendiğini, sonrasında davacı tarafın, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı taleplerde bulunduğunu ve düzenlenmesi gereken diğer faturaları düzenlemediğini, ancak müvekkil şirketin ardiye bedelini ilgili döviz kurunu TL’ye çevirmek suretiyle konteyner başı (125 Euro) davacıya ödemeye devam ettiğini beyanla davanın reddini, davacının %20’ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; nakliye ve antrepoculuk sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin davalı şirkete sunduğu ardiye hizmeti kapsamında davalıdan 12/03/2014 tarihli fatura sebebiyle 1.111,75- TL, 11/03/2014 tarihli faturaya dayalı 1.047,23 -TL ve 11/03/2014 tarihli faturaya dayalı 1.047,23- TL olmak üzere toplam 2.618,20 – TL alacaklı olduğunu, söz konusu alacağın ödenmemesi üzerine borçlu şirket aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas Sayılı dosyası üzerinden icra takibine giriştiklerini, borçlunun süresi içinde itirazı nedeniyle icra takibinin durdurduğunu beyanla borçlunun itirazının iptali ile takibin devamını, likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/borçlunun % 20 oranından az olmamak üzere icra-inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP:Davalı cevap dilekçesinde; davacının tek taraflı olarak konteyner başına aylık 125-euro bedel talep ettiğini, bu bedel kabul görmüşken ve faturalar düzenlenmişken davacının taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı davrandığını ve konteyner başına 475-euro fahiş artırım yaparak haksız talepte ve takipte bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece;taraflar arasındaki mail yazışmalarından 6. aydan sonraki dönem için Aralık -2013 itibariyle konteyner başına 600- euro ardiye bedeli tespiti yapıldığını, bilirkişi raporu ile davacının, 2014/719 Esas sayılı ana davaya konu ettiği Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dayanak fatura nedeniyle 11.771,60- TL, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu fatura nedeniyle 7.283,52 TL; Birleşen Bakırköy 4. ATM’nin 2014/968 Esas sayılı davaya konu ettiği Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dayanak fatura nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince 2.618,20- TL alacaklı olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle … Esas sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen … Esas sayılı davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili;müvekkil şirketi temsil etmeyen yetkili olduğu iddiası ile dosyaya ibraz edilen bu e-posta kayıtlarının dosyadan çıkartılmasını talep ettiğini, davacının birleşen dosya ile tanık beyanına dayandığını bu tanık beyanlarının da ancak … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına dayanak yapılan faturalara dair dinlenebileceğini, tümden tanık dinlenmesine muvafakati olmadığını,konteyner başına talep edilen miktar 125-euro iken (125 euro’luk anlaşmanın 6 ay geçerli olduğu iddiası ile) fahiş arttırımda bulunarak 600-euro talep edildiğini ve hiçbir anlaşmanın tek taraflı irade ile değiştirilemeyeceğini, müvekkilinin malların erken çekilmesi sebebiyle zarara uğradığı meblağı davacıdan talep etmediğini ve talep hakkının saklı olduğunu, davacı tarafın cevap dilekçesinde bahsettiği kişilerin şirket çalışanı dahi olmadığını, davacının tek taraflı iradesi ile konteyner bazında arttırdığı meblağa yasal zemin bulmak adına emsal ücret sordurmaya çalıştığını, huzurdaki davada davacının konteyner bazında aylık 125-euro’luk fatura kesmiş olduğunun ticari defter ve belgelerinden açık olduğunu, bu nedenle davacının dava dilekçesinde “antrepo ardiye ücretinin sordurulması” talebinin reddi gerektiğini, bilirkişi raporlarının objektif olmadığını, hükme elverişliliğinin tartışılır ve çelişkili olduğunu ve yerel mahkemenin vermiş olduğu kısmen kabul kararına itiraz ettiğini, ayrıca yerel mahkemenin kısmi kabul vermesine rağmen müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi kararının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava saklama sözleşmesi (ardiye hizmeti ) uyarınca saklama ücreti için düzenlenen fatura alacağının davalıdan tahsili için başlatılan icra takiplerine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; birleşen davanın kabulüne, asıl davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Ardiye sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir şekle tabii olmayıp sözlü olarak da kurulabilir. Ardiye ücreti taraflar arasında yazılı sözleşmeyle belirlenebileceği gibi belirlenmemiş ise alışılmış olan ücret talep edilebilecektir. Somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla beraber, davalının yetkili gümrük müşavirliği aracılığıyla davalıya ait mallar davacının genel antreposuna konulmuş olup bu şekilde ardiye sözleşmesi kurulmuştur. Davalı davacının sözleşmeyi tek taraflı değiştiremeyeceğini konteyner başına istenen 600-euro ücretin fahiş olduğunu ,davacının dava dilekçesinde delil olarak dayanmadığı ve şirket yetkilisi ile yapılmayan e-posta yazışmaların dosyadan çıkarmasını ve delil olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ileri sürmektedir .Davacı dilekçeler teatisi tamamlanmadan cevaba cevap dilekçesinde e-posta yazışmalarına delil olarak dayanmış olup bu deliller iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kalmamaktadır. Davacı e-postaları davalının yetkili gümrük müşaviri ve davalı şirkete gönderdiği gibi ayrıca e-posta ile aynı içerikte davalı şirkete ihtar gönderdiği ve davalı şirkette ihtara cevap verdiğinden davalı vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. Saklama sözleşmesinin 6 aylık süre için konteyner başına 125-euro ücret karşılığında yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Borçlar Kanunu’nda ardiye sözleşmesine ilişkin hüküm bulunmayan hallerde kira sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanacağı ve süresi dolan sözleşme zımnen uzatılmış ise eski şartlarda devam edeceği yönünde ise de somut olayda saklama sözleşmesi belirli süre için yapılmış ve süre bitiminde zımnen uzamamıştır. Davacı 6 aylık süre için yapılan sözleşme bitmeden önce davalıya sözleşmenin sona erdirilmesini ve eşyaların antrepodan alınması(davacı antrepocu uzun süre sessiz kalmamış, BK’nın 98/2 maddesi delaletiyle 44. maddesi uyarınca zararın artmasına sebebiyet vermemiştir) sona erdirilmemesi halinde konteyner başına 600- euro ücret üzerinden devam edeceğini bildirmiş, davalı ise eski ücretten devam edeceğini bildirerek saklamaya konu eşyalarını almayarak sözleşmeye devam etme iradesi ortaya koymuştur. Bu durumda eski sözleşmenin taraflar arasında zımnen uzadığından bahsedilemeyecek olup yeni dönem sözleşmenin ücreti konusunda ihtilaf doğmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmede davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak değiştirebileceği yönünde bir hüküm bulunduğu dosya kapsamında ortaya konulmamıştır.Ancak davacı üstün konumunu kullanarak fahiş ücret talep edemeyecek ise de sözleşmenin eski şartlarla devam edeceği gerekçesiyle davacının piyasa rayicinin altında indirimli ücretten de sözleşmeye devam etmeye de zorlanması da adil olmayacaktır. Davacı tarafından yenilenen dönem için talep edilen konteyner başına 600-euro aylık ücretin bilirkişi raporuna göre emsal piyasa uygulamaları yönünden makul seviyede ve kadri maruf olduğunun belirlendiği gözetildiğinde taraflar arasında ikinci 6 aylık dönemde konteynır başına 600 Euro üzerinden ücret talep edebileceğinin kabulü gerekmiştir. Takibe konu alacak ticari ilişki uyarınca düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit ve belirlenebilir olup, alacağın kısmen kabulüne karar verilmesi likit olma niteliğini ortadan kaldırmayacağı gibi icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takipte itiraz edenin kötü niyetli olması şartı da bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece taraflar arasında saklama sözleşmesinin ikinci 6 aylık dönemde konteyner başına ücretin 600- euro kabul edilerek, davalı tarafından yapılan ödeme de mahsup edilmek suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne ve takibe konu likit alacak yönünden itirazın iptali ile kabul edilen miktar yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl davada alınması gereken 1.301,65-TL istinaf karar harcından peşin alınan 289,52-TL peşin harcın mahsubuna bakiye 1.012,13-TL harcın asıl dava davalısından tahsiliyle hazineye gelir kaydına, Birleşen davada alınması gereken 178,85-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 142,95- TL harcın birleşen dava davalısından alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra asıl ve birleşen davada davacı yan gider avansından karşılanan 14,-TL posta masrafının asıl ve birleşen dava davalısından alınarak davacıya verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/04/2020