Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1203 E. 2020/514 K. 21.05.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1203
KARAR NO: 2020/514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2017
NUMARASI: 2015/46 Esas 2017/942 Karar
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/05/2020
Davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında Sivas/ … ilçesi .. … ada … parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletilmesi amacıyla davalı … Ltd.Şti. ile bayilik ilişkisinin kurulduğu 19/07/2005 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi, 19/07/2005 tarihli satış taahhütnamesi, imzalandığını, akabinde taraflar arasında ticari ilişkinin EPDK kararları çerçevesinde revize edildiğini ve tekrardan 19/07/2010 ve 22/03/2013 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzaladığını, imzalanan söz konusu sözleşmelere …’nın garantör olduğunu, davalının Büyükçekmece … Noterliğinin 01/10/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile haksız ve kötü niyetli olarak bayilik sözleşmelerini tek taraflı feshettiğini, davalının keşide ettiği ihtarnamede fesih gerekçesi olarak taraflarına mal sevkiyatı yapılmadığını belirttiğini, bu gerekçenin ise tamamen imzalanan sözleşme ve protokol hükümlerine açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 26/2 maddesinde bayinin ödemelerini aksatması halinde kendisine mal teslimatının yapılmayacağının açıkça hüküm altına alındığını, bu noktada davalının satın aldığı ürün bedellerine istinaden müvekkiline tanzim ederek verdiği 26/02/2014 tarihli 114.731- TL bedelli ve 27/02/2014 tarihli 84.863- TL bedelli çeklerin karşılıksız çıkması üzerine bayiiye imzalanan sözleşme hükümleri doğrultusunda mal sevkiyatını durdurduğunu, bu konuda ayrıca bayiye karşı İst. …İcra Dairesinin … e sayılı dosya numarası ile icra takibi başlattığını, bunun üzerine bayi tarafından dosya borcunun 23/10/2014 tarihinden ödenerek dosyanın infaz edildiğini,davalının mal alımlarına karşılık verdiği çeklerin karşılıksız çıkması karşısında müvekkilin mal satışını durdurabileceğini öngörmüş olup davalının bayilik sözleşmesinin feshinin haksız olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kâr mahrumiyetinin 1.000-TL’lik kısmının davalılardan tahsilini ; ariyet konusu menkullerin müvekkiline aynen iadesine; mümkün olmadığı takdirde bilirkişilerce ariyet konusu menkullerin amortismanı düşülmesi sonucu elde edilecek bedelin şimdilik 5.000-TL’lik kısmının; ariyetlerin müvekkiline halen teslim edilmemesi nedeni ile sözleşmenin sona erdiği 01/10/2014 tarihinden dava tarihine kadar hesap edilecek döneme ilişkin olarak günlük 200-USD olmak üzere şimdilik 5.000-USD’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 24/07/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ; kâr mahrumiyetini 20.437,28- TL, ekipman bedelini 772,17- TL, cezai şart bedelini 16.000-usd ( 56.000 TL ) arttırarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 26.450- TL olan dava değerini 77.209,45 TL için ıslah ederek 103.659,45 TL ye yükselttiğini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili ; davacının müvekkil aleyhine açmış olduğu davanın haksız ve kötüniyetle açılmış olan bir dava olduğu,taraflar arasında ki sözleşmenin iki dönem itibarıyla değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin 2013 yılına kadar … tarafından yönetildiğini, bu tarihe kadar e şimdiki yönetici olan …’ın … hisselerini satın aldığını, 06/08/2013 tarihinden itibaren de davalı şirketi yönetmeye başladığını, davacı … davalı şirketler arasındaki tüm sözleşmelerin … döneminde imzalandığını,davalı şirket tarafından davacı şirkete almayı taahhüt ettiği malların değerinin üzerinde ipotek mahiyetinde teminat ve teminat mektubu verildiğini, hatta teminat amaçlı olarak keşide tarihleri doldurulmamış çekler verildiğini, bu nedenle davacı firmanın davalı firmaya … dönemi boyunca bedeli daha sonra ödenmek üzere mal gönderimi yaptığını ve sürekli olarak davalı firmaya kredi açtığını,davacının akaryakıt vermediğini ,ihtara rağmen bu durumda ısrarcı olması nedeniyle sözleşmenin feshinin haklı olduğunu ariyet bırakılan emtiayı teslim almadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı şirket tarafından 01.10.2014 tarihinde tek taraflı olarak 22.03.2018 sözleşme bitiş tarihinden önce feshedilmiş olması ve bu feshin haklı bir sebebe dayanmaması, taraflar arasındaki hukuki ilişki gereği ariyet verene malların iadesinin gerektiği, ariyetler bakımından cezai şart talebi için sözleşme hükümlerine göre ariyetlerin sökülmesinde davalının, taşınmasından davacı sorumlu olduğundan ve fesih ihtarnamesi ile malların teslim alınması davacıya bildirildiğinden şartları oluşmayan cezai şart tazminatı talebinin reddine fakat kâr mahrumiyeti bakımından makul süre için bilirkişiler tarafından tespit edilen bedel bakımından ise davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili; sözleşmenin olağan bitiş tarihinin 22/03/2018 olduğunu, erken fesih nedeni ile 3 yıl 5 ay 22 gün süre ile kârdan mahrum kalındığını, mahkemece 3 aylık kâr mahrumiyeti oranının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin erken fesih nedeni ile uğradığı müspet zararın davalının fesih öncesi yapmış olduğu satışların ve bu satışlardan müvekkili şirketin elde etmiş olduğu kârlılığın baz alınarak bilirkişi tarafından 41 ay 21 gün için hesaplanan toplam 30.437,28-TL alacak üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ariyetler bakımından cezai şart talebinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararındaki gibi taşıma işlemlerinin değil, hakkaniyet gereği sadece taşıma masraflarının müvekkiline ait olduğunu, TBK md.379 -392 maddeleri arasında ödünç sözleşmelerinin düzenlendiğini, bu sözleşmelerde bir nesnenin kullanılmasının geri verilmek koşulu ile bırakılmasının söz konusu olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak hüküm fıkrasının 2 nolu bölümündeki kararın aynen muhafaza edilmesi kaydı ile; kâr mahrumiyetine ilişkin alacağının 30.437,28-TL üzerinden, ariyet konusu ürünlerin iade edilmemesi nedenine dayalı ceza-i şart bedelinin 21.000-USD (73.500-TL) üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava ; akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca ariyet konusu malların aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili ve arıyet konusu malların süresinde iade edilmemesi nedeniyle cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında 22.03.2013 tarihli 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve Ariyet Sözleşmesi imzalandığı hususu ihtilafsızdır. Kar mahrumiyeti talep edilebilmesi için davalı bayinin borca aykırı davranması ve bu borca aykırı davranış nedeniyle davacı dağıtıcının sözleşmeyi feshetmesi ya da davalının haklı sebep olmadan sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir. Mahkemece sözleşmenin süresinden önce davalı tarafından feshinin haksız olduğu kabul edilmiş olup, ,bu husus taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Davacı fesih tarihi ile sözleşmenin sona ereceği 22.03.2018 tarihleri arasında kar mahrumiyetine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları kar mahrumiyetinin davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süre ye göre hesaplanması gerektiği yönünde olup; mahkemece davacının aynı bölgede tesis edeceği yeni bir bayilik için gereken makul süreyi 3 ay olarak tespit edip bu süre üzerinden davalı bayiiinin günlük net karına göre hesaplama yapan denetime elverişli bilirkişi raporuna göre belirlenen kar mahrumiyeti zararının tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı ariyet sözleşmesi uyarınca davacının arıyet malların taşımasından değil ,taşıma masraflarında sorumlu olduğu bu nedenle arıyet malların geç teslimi nedeniyle sözleşmesi uyarınca cezai şarta hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmektedir .Taraflar arasında imzalanan ariyet sözleşmesinin 20 .maddesinde ariyet malların geç teslim edilmesi halinde cezai şart ödeneceği düzenlenmiştir. Davalı sözleşmenin feshini ilişkin ihtarnamesinde ayrıca arıyet konusu malların teslim alınmasını ihtar etmiştir.Bu durumda davacı ancak sözleşmeye konu ariyet verilen malların teslimini talep etmesine rağmen iade edilmediğini ispatlaması halinde cezai şart talep edebilecektir. Sözleşmenin feshinden sonra 01.11.2014 tarihli … Servis Raporunda davalı bayiie ait akaryakıt istasyonunda …nın demontajından sonra ürünlerin teslimatının yapılmadığı belirtilmiş ise de davacının , davalının adresine göndermiş olduğu … servisinin sözleşmenin 19. maddesi uyarınca bu ariyet malzemelerinin davacı adına teslim alınmasına ilişkin yetki verildiği ya da görevlendirildiğinin davalıya bildirdiği yani malların teslimini talep etmesine rağmen iade edilmediğini ispata elverişli delil sunulmamış ve bu husus ispatlanamamıştır. Buna göre ariyet sözleşmesinde düzenlenen cezai şartın talep edebilme koşulları oluşmadığından mahkemece cezai şart alacağına yönelik talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 21/05/2020