Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1175 E. 2020/228 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1175
KARAR NO: 2020/228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2018
NUMARASI: 2017/291 Esas-2018/290 Karar
DAVA: Ticaret Unvanına Tecavüzün Tespiti Sicilden Silinmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/02/2020
Davanın kısmen kabulüne, kısmen karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, …nun birçok farklı alanda faaliyetlerini sürdürdüğü, 1991 yılında holdingleşen …nun bugün özellikle moda perakendeciliği ve tekstil sektörlerinde uzmanlaşan … çatısı altında; tekstil yanında inşaat ve gayrimenkul alanlarında da hizmet sunduğunu, bu kapsamda müvekkili … A.Ş.’ nin tescilli ticaret unvanın esaslı unsuru olan “…” ibaresi altında toplanan çeşitli sektördeki tüm ticari faaliyetlerinde “…” ibaresinin kullanıldığını, www…com alan adlı resmi internet sitesinde … çatısı altında toplanan müvekkilinin markalarına ve ticari faaliyetlerine ilişkin bilgiler yer aldığını, ek olarak müvekkili “…” ve “…” esas unsurlu markaların hak sahibi olduğu, İTO sicil sorgulama üzerinden yapılan araştırma sonucunda müvekkili ticaret unvanın esaslı unsuru olan “…” ve “…” ibarelerini esaslı unsur olarak içeren ticaret unvanının davalı adına tescil edildiğinin tespit edildiğini,müvekkili şirketin inşaat ve gayrimenkul alanında uzun yıllardır faaliyet göstermekte olup, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının ticaret unvanında yer alan “ …” ibaresini ticari dürüstlüğe aykırı olarak müvekkili ticaret unvanından ve sektördeki tanınmışlığından faydalanma ve haksız yarar elde etme amacı güttüğünü, davalının bu eyleminin TTK 52.m. kapsamında ticaret unvanına tecavüz ve TTK 56.m. kapsamında haksız rekabet niteliğinde olduğunu, gönderilen ihtarnameye olumlu cevap alınamadığını ileri sürerek davalının ticaret unvanına tecavüz teşkil eden eyleminin TTK 52.m. uyarınca tespiti ile ile yasaklanmasına, davalının İTO nezdinde tescilli ticaret unvanının silinmesine, kararın ilan yolu ile kamuya duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nü 24/10/2017 tarih ve … sayılı evrakı ile müvekkili unvanının “… Ltd. Şti. olarak tescil edildiğini, dolayısıyla davanın konusuz kaldığını, yargı giderinin karşı tarafa tahmili gerektiğini, aksi halde HMK 312.m. ile AAÜT 6.maddesinin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince; davacı …’in çatısı altında farklı sektörlerde çok sayıda şirketi bünyesinde barındırdığı, 1992 yılından itibaren itibaren Ticaret Sicil’de kayıtlı olduğu,”…” ve “…” esaslı unsurları olan markaların hak sahibi olduğu, davalının ticaret unvanında ” … ” ibaresini kullanmasının davacının ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davacının ticaret unvanının daha önce tescil edilmesi nedeniyle tescilde öncelik ilkesi nedeniyle TTK m. 52 gereği kazanılmış hakkı bulunduğu, her iki ticaret unvanında vurgulayıcı unsurun ” …” kelimesi olduğu, davalının, “…”” ibaresini kullanmasının iki ticaret unvanı arasında iltibasa yol açabileceği, davalı şirket ticaret unvanı değişikliği yaparak ” …” ibaresi yerine “…” ibaresini tescil ettirdiğinden davalının ticaret unvanındaki “…” ibaresinin ticaret sicilinden silinmesine ilişkin talebin konusuz kaldığı gerekçesiyle davacının haksız rekabetin tespiti davasının kabulü ile davalının ticaret unvanında “… “ibaresinin unvan değişikliği yaptığı 24/10/2017 tarihine kadar kullanmak suretiyle iltibas yaratarak dürüstlük kuralına aykırı biçimde davalının ticaret unvanına yönelik haksız eylemin tespitine, davalının ticaret unvanındaki “…” ibaresinin silinmesine ilişkin talebin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 1-… şirketlerinin inşaat alanında tüketici nezdinde tanınmışlığa henüz sahip olmadığı dikkate alınacak olur ise, tüketiciler tarafından karıştırılmasının mümkün olmadığı, mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın haksız rekabetin tespitine karar verildiğini,müvekkilinin iyiniyetli davranarak devam eden projelerine rağmen ünvan değişikliği yaparak anlaşma yoluna gittiğini,değişikliğin haksız rekabet oluşturduğu gerekçesi ile değil, … olarak Türkiye çapında tanıdığı firmanın inşaat sektöründe iş yapmaya başlaması sebebi ve ünvandan kaynaklı olarak sektördeki tanınmışlığından faydalanma ya da haksız yarar elde etme amacı gütmediğini ortaya koyma gerekçesi ile yapıldığını, 2-Dava henüz ön inceleme aşamasında iken, mahkemeye sunulan dilekçe ekinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 24.10.2017 tarih ve … sayılı evrakı ile müvekkil unvanı değiştirildiğine ilişkin belgelerin sunulduğunu, bu sebeple mahkemece davanın konusuz kaldığı yönünde karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yönünde karar verilmesinin anlaşılamadığını,yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilirken HMK 312.m. ile AAÜT 6.m. hükümlerinin dikkate alınmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Dava, ticaret unvanı aleyhine tecavüzün tespiti, unvanın kullanılmasının yasaklanması ve ticaret sicilinden silinmesi istemlerine ilişkindir. TTK’nun 52. m.“(1)Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir. (2)Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.” hükmünü haiz olup, tacirler için büyük önemi haiz, ticari işletme devri ve ticari işletme rehnine konu olan ticaret unvanı, bu hali ile kendine has özel koruma tedbirlerine tabi tutulmuştur. Bu türden açılan davalarda Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması gereğince, silinmesi talep edilen şirkete ait ticaret unvanının ayrıca ek alıp almadığı, tacirlerin iştigal sahalarının benzer olup olmadığı, unvanların genel görünüm itibari ile benzer olup olmadıkları ve bu benzerliklerin üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olup olmayacağı hususları incelenip değerlendirilmektedir. Somut olayda, dosya kapsamında mevcut sicil kayıtları, TPE kayıtları, basın haberleri incelendiğinde,“…” unvanına sahip davacı şirketlerin aynı zamanda TPE nezdinde tescilli “…” markasının da sahibi oldukları, davacı şirketler ile davalı şirketin “inşaat işleri” iştigal alanlarının ortak olduğu ve davalının unvanının esaslı unsuru da “…” olup ayrıca başkaca bir ek almadığı, dolayısıyla taraf unvanlarındaki … ibaresi nedeniyle üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olacağı ve davalının bu ticaret unvanını kullanmasının ticari dürüstlüğe aykırı olduğu açık olup, davalının eylemi ticaret unvanına tecavüz teşkil etmektedir. Dolayısıyla davacı taraf, davalı unvanının … ibaresinin sicilden silinmesi talebinde haklıdır. Bununla birlikte 27.10.2017 tarihli ön inceleme duruşmasında davalı tarafça,unvanındaki “…” ibaresinin “…” olarak değiştirildiğine ve ticaret siciline tescil edildiğine dair İstanbul Ticaret Sicilinin 24.10.2017 tarih ve … sayılı evrakı sunulmuş olup, davacının ticaret sicilinden silinme talebi konusuz kalmıştır. Öte yandan davalının unvanı tescilli olup, tescilli unvanın sicilden terkin edilmesi anına kadar kullanılmasında usulsüzlük bulunmadığından, bu dönem için unvana tecavüz ve haksız rekabetten bahsedilemez(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24.11.2014 tarihli 2014/12235 E., 2014/18166 K. sayılı emsal kararı). Bu nedenle davalının tescilli unvanını kullanması nedeniyle terkine kadar unvana tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile yasaklanması talepleri haklı değil ise de, esasen ticari ünvana tecavüz dışında başkaca bir haksız rekabet eylemi ileri sürülmediğinden davacının talepleri birbirinden bağımsız talepler olmayıp davacının sonuç talebinin ünvanın sicilden terkini olduğu gözetildiğinde; davalının ünvanından dava konusu edilen ibare çıkartılarak sicilden terkin sağlandığından , davanın tümüyle konusuz kaldığının kabulü gerekmektedir. Davacı dava tarihi itibariyle haklı olduğundan,yargı gideri ve vekalet ücretinden davalı sorumlu ise de, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT 6.madde uyarınca uyuşmazlığın ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderildiği, dolayısıyla davacı lehine vekalet ücretinin yarısına hükmolunması gerekmektedir.İlk derece mahkemesince açıklanan hususlar dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 18.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2018 tarihli 2017/291 Esas 2018/290 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 gereği KALDIRILMASINA; “Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Alınması gereken 54,40- TL harçtan, peşin yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile 23-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafça ödenen 67,40-TL harçların ve 48-TL tebligat giderinden ibaret yargı giderinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Davacılar vekili için hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT 6.uyarınca takdir olunan 1.090- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Davalı tarafından yatırılan 35,90- TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, Davalı tarafça yapılan toplam 14-TL istinaf yargı giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.20/02/2020