Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1163 E. 2019/739 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1163
KARAR NO : 2019/739
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2017
NUMARASI : 2014/1011 E.- 2017/1090 K.
DAVA : Menfi Tespit-Çek İstirdatı
İSTİNAF KARAR TARİHİ:23/05/2019
Davanın kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili ile davalı …Ltd. Şti. arasında akdedilen 25.09.2013 tarihli sözleşme uyarınca davalıdan satın alınan mallara karşılık toplam 433.500-TL tutarlı 9 adet çek verdiğini, ancak davalının malları teslim etmediğini, yapılan araştırma neticesinde ise davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğinin ve çekleri tahsil etmek amacıyla kötüniyetli 3.şahıslara devrettiğinin öğrenildiğini, davalıların birlikte hareket ederek müvekkilinin zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürerek müvekkilinin dava konusu çekler nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, çeklerin istirdatına, aksi halde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 12.02.2014 tarihli dilekçesi ile davalı … hakkındaki davalarından, 23.12.2014 tarihli dilekçesi ile davalı … Ltd. Şti. hakkındaki davalarından feragat ettiklerini bildirmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili, müvekkili meşru hamil olup davacının davalı … Ltd. Şti. ile arasındaki şahsi def’ileri müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin cari hesap alacağına mahsuben bu çeki aldığını, dolayısıyla müvekkilinin davacı ile davalı …Ltd. Şti. arasındaki ilişkinin mahiyetini bilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili, müvekkili çekte 3.kişi olup davacının şahsi defilerinin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilinin davalı … Ltd. Şti.’nden leasingli olarak bir taşınmaz satın aldığını ve leasing çıkana kadarki dönem için davalıya teminat çekleri verdiğini, davalının çeklerin bir kısmını kullandığını, bu arada leasingden para bu davalının hesabına geçince davalının kullandığı teminat çeklerinin yerine dava konusu çeki verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, TTK’nun 818. maddesi yollaması ile 687.maddesi hükmü uyarınca davacı keşideci ile davalı lehtar … arasındaki hukuki ilişkiye dayalı şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülebilmesi için hamilin çeki iktisap ederken bile bile borçlu zararına hareket etmiş olduğunun kanıtlanması gerektiği, yine istirdat talebi bakımından da TTK 792 maddesi uyarınca çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olması veya iktisaptan ağır bir kusurunun bulunması halinde iade ile yükümlü olacağı, ancak bu yönde bir delil sunulmadığından lehtar davalı ve feragat edilen davalılar dışındaki diğer davalılar …, …, … yönünden talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı … ve … yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davalı … yönünden davanın kabulü ile, davacı ve bu davalı arasındaki 25/09/2013 tarihli sözleşmenin feshi ile sözleşmeye konu çekler nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalılar …, … ve … yönünden yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davalı …’nun davalı olan … şirketinin finans işlerini yürüten, … çeklerini finans kuruluşlarına veren ve bu iş için ücret alan bir çalışan olduğunu, …’in ise dava konusu … ve .. nolu çekleri bu davalıya ciro ve teslim ettiğini, bu cironun müvekkilinin zararına yapıldığının aradaki ilişki gözönünde tutulduğunda açık ve net bir şekilde görülmekte olduğunu, kaldı ki bir çalışanın işvereninden 130.000,00 tl alacaklı olmasının hayatın olağan akışına ters düşmekte olduğunu, bu durumda ispat yükünün, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşeceğini, oysa davalının savunmada bulunmadığını ve iddianın aksini ispat edemediğini, 2-Davalı … ise davalı … ile ayrı ayrı sektörlerde ticari faaliyet sürdüren ve davalı … ile ticari bir alışverişi bulunmayan bir şirket olduğunu, taraflarınca yapılan araştırmalara göre iki taraf arasındaki tek alışverişin davalı … ait olan gayrimenkulün satış işlemi olduğunu, alacaklı konumda olan …’in borçlu olmadığı halde … nolu çeki … ciro ve teslim etmiş olmasının müvekkilinin açıkça zararına hareket edildiğinin bir göstergesi olduğunu, oysa yerel mahkemenin çekin ne için düzenlendiği hakkında yeterli ve gerekli araştırmaları yapmadan karar verdiğini, 3-Davalı … A.Ş. ise bir diğer davalı olan … şirketinin mal tedarik ettiği bir şirket olup hem müvekkilini hem davalı … yakından tanımakta olduğunu, üretimi durdurduğunu iddia eden davalı … şirketinin üretimi gerçekten durdurmuş olması halinde … herhangi bir mal almamış olması ve dolayısıyla borçlu olmaması gerektiğini, aksi halde üretimin durdurulduğu ve şirketin zorlu bir dönemden geçtiği iddiasının çürüyeceğini, geçmiş bir borç için ödeme yapıldığı iddiasında ise …’ın bu durumunu biliyor olması gerektiğini, bu durumu bilerek … nolu 65.000,00 tutarlı ve 31.01.2014 keşide tarihli çeki ciro ve teslim etmesini kabul eden …’ın bilerek müvekkilin zararına hareket ettiğini, ayrıca …’ın sunduğu çeke ilişkin kayıtların da iddialarını doğruladığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, ticari satım sözleşmesi uyarınca avans olarak verildiği ancak bedelsiz kaldığı ve kötüniyetli olarak iktisap edildiği ileri sürülen çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve çeklerin istirdatı istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince davalı … Ltd. Şti.’ne yönelik davanın kabulüne, davalılar … Ltd. Şti. ve …’ya yönelik davanın feragat nedeniyle reddine, davalılar …Ltd. Şti, … A.Ş. ve …’na yönelik davaların esastan reddine karar verilmiş olup, davacı vekilince esastan red kararına yönelik hüküm istinaf edilmiştir. Öncelikle TTK 792.maddesi uyarınca çek istirdatı isteminde bulunulabilmesi için çekin rıza dışı elden çıkması gerekmekte olup, somut olayda davacının bu yönde bir iddiası bulunmadığından bu istemi yerinde görülmemiştir.Öte yandan İİK 72.maddesi uyarınca menfi tespit isteminin değerlendirilmesi gerekirse; davacı, davalı …Ltd. Şti.’nden satın almış olduğu mallara karşılık avans çekleri verdiğini ancak karşılığında mal teslim edilmediği gibi çeklerin de iade edilmediğini, daha sonra kötüniyetli olarak diğer davalılara ciro edildiğini ileri sürmüş, davalı … Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince davacının bedelsizlik def’i haklı görülerek davalı … Ltd. Şti.’ne yönelik dava kabul edilmiş ve adı geçen davalı tarafından istinaf edilmemiş olduğundan, artık bedelsizlik def’inin ispatlandığının kabulü gerekmiştir. Bununla birlikte TTK 687/1 maddesi “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü haizdir. Aynı yasanın 818/1-e maddesi uyarınca aynı hüküm çekler hakkında da geçerlidir.Somut olayda ise, davacı, davalı …’nun davalı … Ltd.Şti.’nin çalışanı olduğunu veya çalışanı gibi hareket ettiğini, dolayısıyla çekleri iktisabında bile bile davacının zararına hareket ettiğini ispat edememiştir. Ayrıca davalı … A.Ş. kendisine … nolu çekin değil … nolu çekin ciro edildiğini,bu çekin cari hesap alacağına mahsuben alındığını ve 28.08.2013 tarihinde bankaya teslim edildiğini ileri sürmüş, ticari defter kayıtları ve banka yazı cevabı da bu iddiayı desteklemiştir. Oysa davacı dava konusu çeklerin davalı … firmasına 01.10.2013 tarihinde teslim edildiğini ileri sürmüş olup, banka kayıtları karşısında davacının bu davalıya yönelik kötüniyet iddiasına da itibar edilmemiştir. Davalı … ise davalı …’den leasingli olarak bir taşınmaz satın aldığını ve leasing çıkana kadarki dönem için davalıya teminat çekleri verdiğini, davalının çeklerin bir kısmını kullandığını, bu arada leasingden para bu davalının hesabına geçince davalının kullandığı teminat çeklerinin yerine dava konusu çeki verdiğini savunmuştur. Davalının savunması hayatın olağan akışına uygun olduğu gibi , ispat yükü üzerinde olan davacı bu davalının bile bile kendisinin zararına hareket ettiğine dair herhangi bir delil sunamamıştır. O halde ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi . 23.05.2018