Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1159 E. 2018/912 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1159
KARAR NO : 2018/912
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2018 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2017/934 Esas
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/07/2018 (15/07/2018 yazım tarihli )
İhtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne ilişkin 29/03/2018 tarihli ara kararın davacı vekilince istinafı üzerine rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davada esas olarak davalı şirketin yöneticisi olan ortakların davacının ortaklık haklarını zedeledikleri iddiasına dayalı olarak davalı şirketin feshini ve bu bağlamda davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesini ve payının tespiti ile ödettirilmesini, şirkete kayyım atanması ile davacının ortaklıktan kaynaklanan haklarının kullanılabilmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.3/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulune karar verilerek kayyım ve inceleme isteğine ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, yapılan tebliğin usulsüz olduğunu, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın % 51 pay sahibi dava dışı ortağa yöneltilmesinin gerektiğini, davacının genel kurul toplantısının yapılmasını engellemeye çalıştığını, bilgi alma hakkını kullanmadığı gibi kullanmaya teşebbüs dahi etmediğini, haksız rekabet iddialarının yerinde olmadığını, davalı şirket yöneticilerinin davalı … zarara uğrattığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını öne sürerek taleplerin reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, 2015 yılında yapılan Genel Kurul Toplantısında 3 yıllığına … ile …’ın YK üyesi seçildikleri, davalı şirketin ticari sicil müdürlüğündeki en son kaydının 2016 yılı içerisinde yapıldığı, dava dilekçesinin ekinde 2014-2015-2016 yılı Genel Kurul Toplantılarının 25/12/2017 tarihinde yapılacağına ilişkin davetiyenin davacıya gönderildiği, davacının da şirketten olan taleplerini Ankara …Noterliği kanalı ile davalı şirkete ilettiği ,ancak 25/12/2017 tarihli GK Toplantısı nın yapılıp yapılmadığının tesbit edilemediğini davalı şirketin anonim şirket olduğu, dosyadaki mevcut delil durumuna göre yönetim kurulunun görevi başında olup olmadığının tespit edilemediği, yönetim kurulunun görevini kötüye kullandığı ve şirketi zarara uğrattığına yönelik delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle kayyım tayini yönündeki talebin ve TTK nun 437.maddesi gereğince Genel Kurul toplantısından evvel kullanılan bir hak olup öncelikle YK na ve genel kurula yöneltilmesi gerektiği, bu talep cevapsız kalır veya haksız olarak reddedilirse mahkemeden talepte bulunulacağını ,ihtiyati tedbir yolu ile talep edilemeyeceği gerekçesiyle bu yöndeki talebin de reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekilince, TTK.’nın 396/1 e göre kayyum tayini gerektiği davalı şirketin iki kişilik yönetim kurulu üyelerinin TTK 396 daki emredici rekabet yasağını çiğnediklerini, TTK 396/1 e göre organsızlık halinin söz konusu olduğunu,ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, bu bağlamda 2014-2017 yıllarına ait hesaplaşma ve ibra olmadığını, bilgi edinme hakkının kullandırılmamasının sistematik olduğunu belirterek tedbirin bu davada verilebileceği öne sürerek ara kararının redde ilişkin kısımları istinaf edilerek red kararı kaldırılarak istemlerin kabulune karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE: Davacının şirket olduğu hususunda ihtilaf olmayıp davanın yasal dayanağı; TTK nun 531.maddesi olup fesih davası açıldığında alınacak tedbir bakımından bir düzenleme öngörülmemiştir.Davacı taraf kayyım atanması gerekçesi olarak diğer şirket ortaklarının rekabet yasağını çiğnedikleri ,şirketin zararına işlemler yapmalarını sebeb olarak göstermiş ise de talebinin denetim veya yönetim kayyımı olduğu hususu açıklanmamıştır.
Anonim Şirketler TTK nun 365.maddesi uyarınca Yönetim Kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunurlar .Şirkette organ boşluğu bulunduğu iddiası yoktur.Anonim şirketlerde yönetim kurulunun yönetim yetkisinin mahkemelerce kaldırılacağına veya sınırlandırılacağına ilişkin yasal düzenleme yoktur.Yönetim Kurulunun görevden alınması ,seçilmesi TTK nn 408(2)-b gereği şirketin genel kuruluna tanınmış bir yetkidir. YK nun rekabet yasağını ihlali halinde başvurulabilecek hukuki yollar mevcut olup ihtiyati tedbir yoluyla görevden alınmalarına gerekçe yapılamaz.Yönetim Kayyımı atanması istemi aynı zamanda YK nun yönetim yetkisinin kaldırılması anlamına geldiğinden yasal olmadığından bu yolda ki talep dinlenemez.
Davacının talebi denetim kayyımı ise;HMK 390/3 maddesi gereğince tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat zorundadır. Elde ki dava da ;henüz ara kararı tarihi itibariyle ön inceleme aşamasında bulunulduğu HMK 389.vd. maddelerinde aranan yaklaşık ispat şartının yerine getirilmediği, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinin hiç birinin somut olayda gerçekleşmediği, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesinin şirketin feshi davasında tedbiren şirkete kayyım tayini isteminin reddi kararına karşı ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmemiştir.
6102 sayılı TTK 437 maddesi kapsamında bilgi alma ve inceleme hakkı kullanılamadığı takdirde bu hususun mahkeme kararıyla da sağlanması mümkündür .Fakat ayrıca bir dava ve bağımsız bir talep olup, şirketin fesih ve ortaklıktan çıkma davasının bünyesinde ihtiyati tedbir yolu ile karşılanması mümkün olmadığından ,elde ki davanın konusunu teşkil etmediğinden davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.’nın 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/07/2018