Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1152 E. 2019/735 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1152
KARAR NO : 2019/735
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2018
NUMARASI : 2015/1035 E..-2018/46 K.
DAVA : Menfi Tespit (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ:23/05/2019
Davanın kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı-temlik alan vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, davalı bankanın 20.09.2010 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olarak müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, ancak bu sözleşmede müvekkilinin imzasının olmadığını, dolayısıyla takibe konu borca ilişkin bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin söz konusu icra takibi nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalılar aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı-temlik eden banka vekili, müvekkilinin takibe konu alacağı 26.09.2014 tarihli sözleşme ile diğer davalıya temlik ettiğini, dolayısıyla müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı-temlik alan vekili, dava dışı asıl borçlu ile imzalanan 20.09.2010 ve 27.12.2010 tarihli 2 adet genel kredi sözleşmesi olduğunu, davalının 27.12.2010 tarihli sözleşmede imzasının bulunduğunu, 20.09.2010 tarihli sözleşmede imzasının bulunmamasının ise davacıyı borç sorumluluğundan kurtarmayacağını, taksitli ticari kredi riskinin 27.12.2010 tarihinde açıldığını, esnek hesabın 19.07.2011 tarihinde eksiye düştüğünü, trio kartı için ayrı bir sözleşme yapıldığını ve bu sözleşmede davacının kefil olarak imzasının bulunduğunu, taksitli ticari kredi ve esnek hesap risklerinin davacının imzasının bulunduğu 27.12.2010 tarihli sözleşmeden sonra oluşmuş olması nedeniyle borçtan sorumlu olduğunun açık olduğunu savunarak davanın reddini ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, temlik eden alacaklı banka takip talebine 20.09.2010 tarihli sözleşmeyi eklediği gibi temlik alan davalı vekili de takip dayanağının 20.09.2010 tarihli sözleşme olduğunu beyan ettiği, davalının bu beyanından sonra ve takip dosyasının kapsamı itibari ile borca başkaca dayanak aranmasına lüzum görülmediği, davalının takibe konu kıldığı borcun dayanağı 20.09.2010 tarihli sözleşme olup bu sözleşmede de davacının imzası bulunmadığı, dolayısıyla takibe konu edilmeyen ve davacının imzasını içeren sözleşme nedeni ile tahkikat yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının icra takibine konu 20.09.2010 tarihli sözleşme sebebi ile ve bu takip dosyası kapsamında davalı temlik alana borçlu olmadığının tespitine, davalı banka aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, kötü niyet tazminatının isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı-temlik alan vekili istinaf dilekçesinde özetle; Banka müşterisi dava dışı …Tic. Ltd.Şti. ve kefiller ile banka arasında imzalanan, 27.12.2010 tarihli ve 20.09.2010 tarihli 2 adet Genel Kredi Sözleşmesi bulunduğunu ve davacının 27.12.2010 tarihli GKS’de imzasının bulunduğunu, 20.09.2010 tanzim tarihli sözleşmede imzasının bulunmamasının ise onu borç sorumluluğundan kurtarmadığını, imzalanan Kredi sözleşmeleri gereği borcun ödenmemesi sebebiyle borçlu ve kefiller aleyhine keşide edilen ihtarnameye konu risklerin taksitli ticari kredi, esnek hesap ve trio karttan oluşmakta olduğunu, taksitli ticari kredi riskinin 27.12.2010 tarihinde açıldığını, esnek hesabın 19.07.2011 tarihinde eksiye düştüğünü, trio kart riski için ayrıca sözleşme yapıldığını ve bu sözlemede de kefil olarak davacının imzasının bulunduğunu, taksitli ticari kredi ve esnek hesap risklerinin, davacı/kefilin imzasının bulunduğu 27.12.2010 tarihli sözleşmeden sonra oluştuğu anlaşıldığından davacının borçtan sorumlu olduğunun açık olduğunu, bilirkişi raporunun sonuç kısmının 3. maddesinde de belirtilmiş olduğu üzere takibe konu alacaklar davacının imzasının bulunduğu 27.12.2010 tarihli sözleşmeden sonra kaynaklanmakta olup davacının borçlu olmadığı yönündeki iddiasının yerinde olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan nakdi alacağın tahsili ve gayrinakdi alacağın depo edilmesi amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Dosya kapsamında mevcut delillerden, davalı banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile 20.09.2010 tarihli 50.000 TL bedelli ve 27.12.2010 tarihli 500.000-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmeleri ile 27.12.2010 tarihli Business Card Sözleşmesi akdedildiği, davacının 27.12.2010 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile Business Card Sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğu görülmüştür. Yine dosya kapsamında mevcut Beyoğlu ….Noterliğinin 28.11.2011tarihli …yevmiye sayılı davacı ile diğer borçlulara hitaben düzenlenen ihtarname incelendiğinde, Genel Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan taksitli ticari kredi ve esnek ticari hesaba ilişkin borç ile trio kart borcu ve çek karnesine ilişkin gayrinakdi borçtan söz edilerek ödenmesinin talep edildiği, akabinde 12.01.2012 tarihinde İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden, davalı bankanın davacı ile dava dışı borçlular hakkında nakdi ve gayrinakdi alacak istemiyle “kredi sözleşmesi, ihtarname ve hesap özeti”ne dayalı olarak icra takibi başlattığı, ödeme emri ekinde sadece 20.09.2010 tarihli sözleşme suretinin yer aldığı, takibin kesinleştiği, 19.01.2015 tarihinde icra dosyasına 31.07.2014 tarihi itibariyle nakdi alacakların temlik alındığına dair 26.09.2014 tarihli temliknamenin sunulduğu görülmüştür. Görüldüğü üzere ihtarnameye ve icra takibine dayanak olan kredi sözleşmesi/sözleşmelerinin hangileri olduğu belirsiz olmakla birlikte, borcun dayanağının sözleşme/sözleşmeler uyarınca kullandırılan taksitli ticari kredi borcu, esnek ticari hesaba ilişkin borç, trio kart borcu ve çek karnesine ilişkin gayrinakdi borç olduğu açık olup, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporunda da aynı tespitler bulunulmuş, öte yandan bilirkişi raporunda icra takibine konu bu borcun hangi kredi sözleşmesi/sözleşmelerinden kaynaklandığı hususu net bir biçimde tespit edilmemiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesince öncelikle icra takibine konu borcun hangi kredi sözleşmesi/sözleşmelerinden kaynaklandığının tespiti için konusunda uzman farklı bir bilirkişiden bankada yerinde inceleme yapılmak suretiyle yeni bir rapor alınması, alacağın davacı imzasını içeren 27.12.2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ve/veya business(trio) card sözleşmesinden kaynaklandığının tespiti halinde davacının imza inkarı doğrultusunda ayrı bir inceleme yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile takip dayanağının tespitinde bir bağlayıcılığı bulunmayan davalı-temlik alan vekilinin 14.02.2017 tarihli dilekçesindeki beyanları esas alınarak bu davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; temlik sözleşmesinin sadece nakdi alacaklara yönelik olduğu, gayrinakdi alacakları kapsamadığı dikkate alınmadan davalı bankaya yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddi de doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle davalı-temlik alan vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-6 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı-temlik alan vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/01/2018 Tarih 2015/1035 Esas 2018/46 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)a-6 gereği KALDIRILMASINA; “Davanın yeniden görülmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye İADESİNE”İstinaf yoluna başvuran davalı-temlik alan tarafça yatırılan 972,10- TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 23.05.2019