Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/113 E. 2018/205 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/113
KARAR NO : 2018/205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2017 tarihli ara karar
NUMARASI : 2017/801 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir-İhtiyati Haciz
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/03/2018
Davacı vekilinin İhtiyati haciz- tedbir isteminin reddine ilişkin 31/10/2017 tarihli ara kararın davacı vekilince istinafı rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
TALEP :Davacı vekili, İst. 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/477 Esas sayılı dosyasında açılan davada 14.12.2016 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, kararın İst…. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında icraya konulduğunu, mahkemece görevsizlik kararı verilip kesinleştiğini, karar sonrasında dosyanın A TMne gönderilmesi için süresinde taleolmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu nedenlerle aynı davanın görevli mahkeme olanATMnde yeniden açıldığını, açılmamış sayılmaya ilişkin kararın kesinleşmesi ile tedbir kararının kalktığını, 10.000.000-TL bedel için öncelikle ihtiyati haciz; kabul görmemesi halinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, aynı iddialar ile İst. 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/290 Esas sayılı tasarrufun iptali davası açıldığı, ardından tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi dayanak gösterilerek; görevsiz mahkemede bir dava daha açıldığını ve ihtiyati haciz kararı verildiği HMK madde 20 gereğince 19.07.2017 tarihinde “davanın açılmamış sayılmasına dair karar” verildiğini, iddia edildiği üzere asıl borçlu şirketler ile müvekil şirket arasında herhangi bir organik bağ olmadığını , davacının asıl borçlu şirket ile kefillerinden alacağını tahsil etme kabiliyetinin olduğunun ortaya çıktığını, davacının asıl borçlular aleyhine başlattığı İst. ..İcra Dairesinin …Esas sayılı dosyasında üzerine ipotek konulan maden ruhsatlarının kıymet takdirinin yapıldığı; söz konusu ipotekli maden ruhsatlarının değerinin yaklaşık 26.000.000-TL olduğunun tespit edildiğini, davacı banka’nın asıl borçlulardan alacağını tahsil edemediği şeklindeki iddialarının doğru olmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını,davacının ihtiyati tedbir/haciz taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati haciz zımmında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararının gerekçesi olarak davacı vekilinin taleplerinin yargılamayı gerektirdiği, bilirkişi raporunun alınmadığı ve henüz ön inceleme aşamasının ( dilekçeler teatisi ) tamamlanmadığı,her bir davalının durumları değerlendirilerek haksız fiil teşkil eden bir eylemlerinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşmadan, varsa sorumluluk tutarları belirlenmeden İİK 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davacının kredi borçlularından alacağını yapılan takiplere rağmen tahsil edemediğini,davalılar arasındaki bağlantı ve muvazaalı işlemler nedeniyle borçdan müteselsil sorumlu olduklarını, davalı… A.Ş…irmasının seçildiğini, …’ın da bu yönetici firmanın temsilcisi olduğunu, …’ın aynı zamanda borçlu …grup şirketlerinin yöneticisi ve ortağı …’ın yakın arkadaşı olup beraber yaşadıkları . .. SA firmasının …adasında kurulduğu ortaklarının … ve… olduğu aralarında birçok bağlantı olduğunu, mevcut ilişkiler ağına rağmen taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın sonucunun verilecek tedbir-haciz kararına bağlı olduğunu aksi takdirde bir şey ifade etmeyeceği öne sürülerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :HMK390/3 maddesi uyarınca tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Davada davalıların taraf bulunmadıkları kredi sözleşmeleri nedeniyle oluşan davacı alacağından davalıların sorumlu tutulması talep edilmekte olup;davalıların borçlularla ilişkileri onların yararlarına işlem yapıp yapmadıkları incelenmek suretiyle , davalıların sorumluluklarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi yargılamayı gerektirmektedir. Dava dilekçesindeki iddialardan yola çıkarak davacının alacağının var olup olmadığı ve varsa miktarı konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kuralları çerçevesinde yargılama öncesinde bir çıkarım yapılabilmesi mümkün görünmemektedir. Öte yandan elde ki davanın bir sonuca ulaşabilmesi için davacının alacağını asıl borçlulardan tahsili olanağının da kalmamış olması gerekmektedir.Asıl borçlular hakkında derdest takip dosyaları bulunduğu ,alacağın borçlulardan tahsilinin mümkün olup olmadığının da yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle bilinmesinin mümkün olmadığı da anlaşılmaktadır.
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257/1. Maddesi uyarınca muaccel bir para alacağının mevcut olması şarttır. İİK’nın 257/2. Maddesi kapsamında davalıların malvarlıklarını elden çıkartmaları yahut kaçma durumunda olmalarından önce alacağın var olup olmadığı konusunda mahkemenin duraksama duymadan bir kanaat edinmesi gerekir.Davalıların sorumluluğunun ve davacının muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı ,ancak yapılacak yargılama sonunda belirlenecek olup ;Sonuç olarak ilk derece mahkemesince verilmiş olan ara karar dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 31,40- TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50- TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/03/2018