Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1112 E. 2020/199 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1112
KARAR NO: 2020/199
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2017
NUMARASI: 2017/588 Esas 2017/1147 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya sunduğu emlak simsarlığı hizmeti karşılığında 150.000- USD alacağa hak kazandığını, müvekkilinin davalıya tebliğ ettiği 27/02/2017 tarihli fatura karşılığında davalının müvekkilinin banka hesabına 3 defada toplam 65.000-USD ödeme yaptığını, bakiye 85.000-USD alacağı ise ödemediğini, bunun üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, ancak davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının simsarlık iddiası ile iş bu davayı açtığını, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, taraflar arasında yazılı yapılmış bir simsarlık sözleşmesi bulunmadığını, yazılı şeklin TBK 520. maddesi gereğince geçerlilik şekli olduğunu, davalı tarafından müvekkiline verilmiş bir hizmet de bulunmadığını, müvekkilinin ticari defterlerinde de davacıya borçlu olmadığını savunarak davanın reddi ile kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; davacının, TBK 520/3. maddesi gereğince taşınmaza ilişkin simsarlık sözleşmesi bulunduğunu ispat edemediğinden ve bu hususta yazılı sözleşme sunmadığından simsarlık hizmeti verilmiş olsa bile geçerli olmayan sözleşmeye dayalı olarak alacak talebinde bulunması hukuken mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; her ne kadar taraflar arasında imza edilmiş yazılı bir simsarlık sözleşmesi bulunmasa da; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin salt yazılı simsarlık sözleşmesi bulunmaması sebebiyle reddedilmesi gerektiği yönündeki değerlendirmenin hatalı olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete ait bir gayrimenkulün satışında aracılık yapıldığını, davalının daha önceden satmayı plandığı rakamın çok üzerinde bir rakamdan müşteri bulunarak satışın gerçekleştirildiğini, anlaşmada satış esnasında müvekkili firmanın anlaşılan 150.000- USD alacağı nakit ve defaten tapuda devir esnasında ödeneceği belirtildiği halde satıştan sonra davalının en kısa zamanda bakiyeyi de kapatacaklarını açıkça bildirmelerine karşın herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, müvekkili tarafından kendilerine kesilip gönderilen bir faturanın mevcut olduğunu, davalıya usulüne uygun tebliğ edildiğini, tebliğ sonrası herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, faturaya istinaden kısmi ödeme dahi yapıldığını, davanın usuli gerekçeyle reddolunmasına karşın nispi vekalet ücreti ödenmesine karar verilmesinin de bozma sebebi olduğunu, bu nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, tellalık sözleşmesi uyarınca ücret alacağının tahsili için düzenlenen faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6098 sayılı yasanın 520. maddesi uyarınca ;Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekâlete ilişkin hükümler uygulanır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Simsarlık sözleşmesi simsar ile sözleşme yapan arasında kurulur. Simsarlık sözleşmesi yapılabilmesi için simsar ile gayrimenkul sahibi arasında sözleşme bulunmasına, gayrimenkul malikinin rıza ve simsara yetki vermesine gerek yoktur. Simsarlık ücretini talep hakkı, hemen simsarlık sözleşmesinin kurulmasıyla doğmaz. Eş söyleyişle; sözleşmenin kurulmuş olması, ücrete hak kazanılması için yalnız başına yeterli değildir. 6098 sayılı TBK.’nun 521. maddesi gereğince; ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Şu halde; davacının, simsarlık ücretini isteyebilmesi için simsarlık sözleşmesinde sözü edilen taşınmaz satışının, davacının aracılığıyla ve çalışması ile gerçekleşmiş olması gerekir. Taraflar arasında yazılı tellalık sözleşmesi bulunmadığı tarafların kabulünde olup bu hususta ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı davalıya ait gayrımenkullerin satımına aracılık ettiğini, icra takibine konu faturanın davalıya tebliğ edildiğini ,faturaya itiraz edilmediği ve kısmen ödendiğini iddia ederek tellalık komisyon ücret alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatmıştır. Taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartı olup, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak kısmi ödeme yapılması da geçersiz sözleşmeyi geçerli hale getirmez.Bu durumda mahkemenin taraflar arasında geçerlilik koşullarını taşıyan yazılı tellallık sözleşmesi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde ve konusu para olan ve esastan reddedilen dava nedeniyle davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi.13/02/2020