Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1104 E. 2019/728 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1104
KARAR NO : 2019/728
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2018
NUMARASI : 2014/1470 E.-2018/104 K.
DAVA : Alacak (Deniz Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen dava davacıları vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA:Davacılar vekili, her bir müvekkiline ait emtianın Çin Xingang Limanından 26.09.2014 tarihinde gemi ile İstanbul Ambarlı Limanına teslim edilmek üzere yola çıktığını, 04.11.2014 tarihinde davalı Liman İşletmesine ait limanda tahliyesine başlandığını, ancak konteynır açıldığında taşımaya konu emtianın bulunmadığının görüldüğünü ve bu hususun tutanak altına alındığını, ancak müvekkillerinin zararlarının karşılanmadığını ileri sürerek müvekkillerine ait mal bedelleri, mahrum kalınan kâr ve diğer zararların faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili, mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, zira konişmentoların arka sayfalarında yer alan yetki ve uygulanacak hukukun düzenlendiği 10.3 maddesi tahtında, taşımaya ilişkin uyuşmazlıklar bakımından Londra Yüksek Mahkemesinin yetkili olduğunun ve İngiliz Hukukunun uygulanmasının kararlaştırıldığını, dolayısıyla asıl ve birleşen davada Londra Yüksek Mahkemesinin yetkili olduğunu, ayrıca müvekkilinin iddia edilen hasarlar bakımından bir sorumluluğunun olmadığını savunarak asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir. Davalı …. vekili, müvekkilinin davalı … acentesi olması nedeniyle müvekkiline doğrudan dava açılamayacağını, dolayısıyla müvekkilinin pasif husumetinin bulunmadığını, ayrıca müvekkiline atfedilebilecek bir kusur olmadığını savunarak asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir. Davalı … San. Ve Tic. A.Ş. vekili, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, zira dava konusu yüklerle ilgili olarak gümrük ithalat beyannamesinin dava dışı …A.Ş. tarafından açıldığını, ayrıca davacının taşımaya konu emtiayı bu firmaya devrettiğini beyan ettiğini, müvekkiline atfedilebilecek bir kusur da olmadığını savunarak asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacıların iş bu davada taraf sıfatlarının bulunduğu, öte yandan acente olan davalı …’ne husumet yöneltilemeyeceği, ayrıca taşımanın yapıldığı geminin yabancı bayraklı olması, yüklemenin yabancı limandan yapılması ve yetki itirazında bulunan davalının yabancı şirket olması nedeniyle somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, dava konusunun Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmayıp deniz taşımasından yani akdi ilişkinden kaynaklanmış olması nedeniyle konişmentoda yer alan yetki şartına göre davalı … yetki itirazında haklı görüldüğü, bununla birlikte davalı …San. Ve Tic. A.Ş.’ne atfedilebilecek bir kusur olmadığı gerekçesiyle davalı … hakkında açılan davada mahkemenin yetkisiz olması nedeniyle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, davalı …. hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,davalı … San ve Tic AŞ hakkında açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Asıl ve birleşen dava davacıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava açıldıktan 4 yıl sonra bilirkişi incelemesi de yaptırılmışken yetkisizlik kararı verilmesinin doğru olmadığını, ayrıca yetkisizlik kararında yetkili mahkemenin gösterilmediğini, maktu yerine nispi ücret tayin edildiğini, bu haliyle yargılamamanın usul ekonomisine aykırı olduğu gibi müvekkillerin haklarının teslimini geciktirmiş büyük zarara uğramalarına sebebiyet verdiğini,2-Usul hükümlerine göre akdin ifa mahalli mahkemesi yetkili olduğu halde verilen yetkisizlik usul ve yasaya aykırı olduğu gibi ,davalı şirketin dayanmış olduğu ve hükme esas olarak alınan konişmentonun içindeki yetki belirlemesi iki tarafın anlaşarak belirlediği yetki olmayıp sadece taşıyanın tek taraflı olarak sözleşmeye derc ettiği yetki belirlemesi olduğundan hukuken bir geçerliliği olmadığı gibi, söz konusu maddede, Londra Yüksek Mahkemesinin dava yetkisinin sadece taşıyan tarafından açılacak davalar için belirlenmiş olduğunun ortada olduğunu, tacirin tanımı yapılarak tacir tarafından açılacak davalar yönünden yetkinin saklı tutulduğunu, müvekkillerin tacir sıfatına haiz olduğunun ise sarih olduğunu, dolayısıyla müvekkilleri yönünden yetki kısıtlamasının bulunmadığını, üstelik bir kaç yetkili mahkemenin gösterilmiş olmasının münhasır yetkili mahkeme belirlemesinin yapılmadığını göstermekte olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, deniz taşıma sözleşmesine uygun taşıma yapılmadığı iddiasıyla oluşan zararların tazmini istemine ilişkindir. Asıl ve birleşen davada davalı … yasal sürede uluslararası yetki itirazında bulunarak mahkemenin yetkisine itiraz etmiş, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle yetki itirazı kabul edilerek bu davalı yönünden yetkisizlik kararı verilmiş olup, davacı tarafın istinafı da yetkisizlik kararına yöneliktir.TTK 1237/1 maddesi uyarınca taşıyan ile konişmento hamili arasında ki hukuki ilişkide konişmento esas alınır. Somut olayda asıl ve birleşen davaya konu konişmentolar incelendiğinde, gönderilenlerin davacılar ve taşıyıcının da davalı … olduğu görülmüştür. O halde konişmeto hükümlerinin tarafları bağlayacağı açıktır. MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılması mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilecektir. Anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Somut olayda dava konusun emtianın yüklemesinin yabancı bir limandan yapılmış olması, taşımayı yapan geminin yabancı bayraklı olması ve yetki itirazında bulunan davalının yabancı bir şirket olması dikkate alındığında uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı kabul edilmiştir. Öte yandan dava konusunun münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, taşıma akdi ilişkisinden kaynaklandığı da açıktır.Konişmentoların arka sayfalarında yer alan “Tanımlar” kısmında “Tacir” ibaresi “Gönderen, Gönderilen, işbu Konişmento hamili, Eşyanın alıcısı ve Eşyanın veya işbu konişmentonun maliki, üzerinde hak sahibi olan ya da zilyetliğini talep eden her türlü şahsı veya bu şahıs adına hareket eden herkesi içerir” şeklinde tanımlanmış olup, bu durumda davacıların konişmentolarda “gönderilen” olarak yer aldığı ve tacir ibaresinin kapsamına girdiği açıktır. Ayrıca 10.3. maddesinde açıkça tacirin açacağı her türlü dava ve taşıyan tarafından açılacak davalarda İngiliz Hukukunun uygulanacağı ve Londra Yüksek Mahkemesi’nin münhasıran yetkili olacağı düzenlenmiş olup, bu durumda iş bu davada da münhasıran Londra Yüksek Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan kural olarak genel işlem koşulları içeren sözleşmeler düzenlenmesi, yasal sınırlar içinde hukuken mümkündür. Ancak, Yasanın 25.maddesine göre, “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz. Somut olayda ise, taraflar arasında düzenlenen konişmentolardaki yetki şartına ilişkin bu hüküm tacir olan davacı tarafın kolayca anlayabileceği bir içerikte olup, ayrıca uyuşmazlık halinde mahkemenin yetkisinin düzenlenmesine ilişkin hüküm konulması, dürüstlük kuralına aykırı bir düzenleme sayılamayacağından, haksız işlem şartı olarak kabul edilemez.Ayrıca ilk derece mahkemesince yetkisizlik kararı nedeniyle davalı … lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması, hükmedilen nisbi vekalet ücretinin esastan red kararına yönelik olması nedeniyle davacı tarafın bu yöndeki itirazı yerinde görülmediği gibi, yabancı bir ülke mahkemesinin yetkili olması halinde HMK 20.maddesi uygulama alanı bulmayacağından gerekçede yetkili mahkemenin açıklanması yeterli olup hüküm kısmında ayrıca gösterilmesine lüzum görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesince davalı … yönelik davada yetkisizlik kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, asıl ve birleşen dava davacıları vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Asıl ve birleşen dava davacıları vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Asıl ve birleşen davaların istinafı için ayrı ayrı alınması gereken 44,40’er-TL istinaf karar harcından davacı taraflarca peşin yatırılan 35,90-’er TL’ nin mahsubu ile bakiye 8,50’şer-TL harcın asıl ve birleşen dava davacılarından ayrı ayrı alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,Gerekçeli kararın birer örneğinin taraflara tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 23.05.2018