Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1101 E. 2020/310 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1101
KARAR NO: 2020/310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2017
NUMARASI: 2017/450 Esas 2017/901 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; söz konusu gayrimenkul sözleşmesinin müvekkilince feshi nedeniyle bedelsiz kalan dava konusu bonoların, temel ilişkinin hükümsüzlüğü nedeniyle icra edilemeyeceğinin tespitiyle birlikte, haksız olarak başlatılan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esasıyla başlatılan takipte davacının borçlu olmadığının tespitine ve bu nedenle de müvekkil lehine takip konusu alacağın %20’inden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile dava dışı …. Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşmenin müvekkilini bağlamadığını, müvekkilinin yaptığı işin karşılığı olarak iş bu senetleri aldığından kötü niyetinden bahsedilemeyeceğini, davacının beyanlarına göre bu davanın taraflarının davacı ile … Ltd. Şti olduğuna göre takipte alacaklı olan müvekkillerinin bu davanın tarafı olmadığının aşikar olduğunu, davacının icra takibine konu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; dava konusu çekte mevcut ciro silsilesi içerisinde bir kopukluk bulunmadığını, her ne kadar Büyükçekmece … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/557 E sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada ciro silsilesinde ismi geçen … Ltd. Şti ‘nin kaşe ve imzası sahte olduğuna yönelik bir iddia bulunsa da, TTK’nın 686’ncı maddesi gereğince ciro silsilesinin görünüşte düzgün olmasının yeterli olduğu, ayrıca, davalının yetkili hamil olması için ciro silsilesinde imzası bulunanların imzalarının gerçek cirantalara ait olup olmadığını tahkik zorunluluğu olmadığı, somut olayda davalının senetleri iktisapta kötüniyeti ve ağır kusuru ispatlanamadığından davanın reddine; Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/229 esas sayılı dosyasının 02/02/2014 tarihli tensip tutanağının (7) nolu ara kararında İİK’nun 72. Maddesine göre ihtiyati tedbir kararı verildiği, dosyaya 06/05/2014 tarihli 1078364 nolu teminat mektubunun sunulması üzerine tedbirin infaz edildiğinden dava değeri olan 3.373,51-TL’nin takdiren %20’si tutarı olan 674,70-TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; tanık …’in bilinen tüm adreslerinin bildirildiğini, tanığa tebligat yapılamadığını ve bulunamadığını,tanık hakkında yakalama kararı bulunması nedeniyle mahkemeye gelmekten imtina ettiğini, tanığın bulunamamasında yahut dinlenilememesinde bir kusurlarının bulunmadığını, ikinci tanık olarak …’in dinlenmesi talebinin reddinin usule aykırı olduğunu, yargıtay kararlarında da tanık listesinde gösterilen tanığın ölümü yada benzer nedenlerden ötürü tanıklık yapabilmesi olanaksız hale gelmesi halinde yeni liste verilebileceğini, tanığın dinlenmesinin davalının bonoları iktisap ederken kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğunun ispatı açısından son derece önemli olduğunu, davada ispat yükünün davalıda olduğunu, davalının cevap dilekçesinde davaya konu bonoları, yaptığı işin karşılığı olarak dava dışı şirketten aldığını ikrar ettiğini, fatura düzenleme tarihinden hemen sonra faktoring şirketlere devredildiğine ilişkin kaşeler bulunduğunu, yani davalı tarafın alacağına dayanak yaptığı faturaların zaten tahsil edildiğini, bu nedenle de faturaların kapalı fatura olarak düzenlendiğini, fatura alacağından doğan her türlü hak ve menfaaatlerin faktöring şirketine geçtiğini, davalının takip ehliyetinin bulunmadığını,lehdar kaşesi üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, ciro zincirinin kopuk olması nedeniyle davalının meşru hamil sıfatına sahip olmadığını, davalı …’ın, dava dışı şirketler ile iş birliği içinde olup dava konusu senetlerin üzerinde ihtiyati tedbir kararı olduğunu dolayısı ile lehdar şirket tarafından tedavüle sokulamayacağını bile bile dava konusu senetleri tedavüle soktuğunu ve haksız kazanç elde etmek için takibe giriştiğini, kararın kaldırılarak, tanığın dinlenmesine ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 25.01.2019 tarihli dilekçesi ile tanık …’in yeni adresini tespit ettiklerini belirterek dinlenilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE : Dava İİK 72/3 maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Mahkeme açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar vermiştir. Karara karşı davacı taraf istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Menfi tespit davasında kural olarak; hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü kıymetli evrakta hak iddia eden davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Ancak, borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş; ancak, bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu, ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira; davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17/12/2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12/10/2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04/12/2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14/05/2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları). Bu durumda, davacı bu iddiasını HMK. 200. maddesi uyarınca, senet ile aynı nitelikte yazılı delliler ile ispatlanmalıdır. Bedelsizlik iddiası keşideci davacı ve lehtar davalı arasındaki temel ilişkide şahsi def’i olup iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Senetten dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayalı defileri hamile karşı ileri süremeyeceği, ancak hamilin senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmesi halinde ileri sürebilecek olup davacı kötüniyeti tanık dahil hertürlü delil ile ispat edebilir. Somut olayda İstanbul 11.Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/475 E- 2018 /115 K sayılı dosyasıyla gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin bedeline karşılık davadışı asıl borçlu adına davacı tarafından düzenlenen davaya konu senetlerin sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle bedelsiz kaldığı gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin verilen karar kesinleşmiştir. Davacı menfi tespit davasında ispat külfetinin davalı üzerinde olduğunu iddia etmektedir. Bedelsizlik iddiası düzenleyici ve lehtar arasında temel ilişkiye ilişkin bu şahsi defiyi davacı ancak davada hamilin senedi iktisab ederken borçlunun zararına bilerek hareket ettiğini ispat etmesi halinde ileri sürülebilecek olup bu iddia yönünden ispat külfeti davacı üzerindedir. Davalının senetlerin edinme sebebi ve dayanağı temel ilişkiye ilişkin açıklamada bulunması ispat külfeti ters çevirmeyeceği gibi davalının üzerine almasını yol açmayacaktır. Ayrıca bu açıklama dava konusu senetleri borçlunun zararını bilerek iktisap ettiği yönünde bir ikrar niteliğinde de değildir. Senetlerin edinme sebebi olarak gösterdiği faturaların senetlerin düzenlenme tarihinden önce factoring şirketine temlik edilmesi de tek başına davalının kötüniyeti olduğunu göstermeyeceği gibi senedi elinde bulunduran davalının senet yönünden takip yapma hakkını da ortadan kaldırmaz. Davacı senet düzenleyicisi davaya konu senetlerde lehdar adına atılan imzanın şirket yetkilisine ait olmaması nedeniyle davalının yetkili hamil olmadığını ileri sürmektedir. Dava konusu senetlerde ilk ciro dava dışı lehdara ait olup ciro silsilesinde görünüş itibarıyla kopukluk bulunmamaktadır. Birbirine bağlı ciro silsilesinde davalı ciranta hamil olup ;imzaların istiklali prensibi uyarınca imzasına itiraz etmeyen düzenleyici tarafından lehtarın imzasının sahteliği ileri sürülemeyeceği gibi bu husus düzenleyicinin senedi ödeme borcunda ortadan kaldırmayacaktır. Davacı vekili davalının kötüniyetini ispatı için bildirilen ve hakkında yakalama kararı bulunması nedeniyle dinlenemeyen tanık yerine bildirdikleri tanığın dinlenmesini,istinaf başvurusundan ve süresinden sonra verdiği dilekçe ile de bildirdiği ilk tanığın dinlenmesini talep etmiştir. Mahkemece bildirilen tanık usulüne uygun davet edilmesine rağmen duruşmaya gelmediğinden dinlenememiş, davacının 2. tanık listesinde bildirdiği tanığın dinlenmesi talebini de reddetmiştir. HMK.’nın 357. maddesi uyarınca mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir, resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz. Davacı yargılama sırasında bildirilen tanık hakkında yakalama kararı bulunduğunu mahkemeye bildirmemiş, bu hususu ilk kez istinaf aşamasında ileri sürmüş ancak istinaf aşamasında dahi da bu durumu ispata elverişli herhangi bir delil bildirmemiştir. İstisnai olarak tanığın tanıklık etmesini engelleyecek özel durum değerlendirilerek bu durumun belgelendirilmesi halinde ikinci tanık listesi verilebilecek ise de somut olayda mücbir sebeple tanığın dinlenmediği husus ispatlanamış olup; mahkemece HMK 240/2 maddesi uyarınca 2. tanık listesi verilemeyeceği gerekçesiyle tanık dinletme talebinin reddedilmesi bir isabetsizlik bulunmadığı gibi istinaf süresinden sonra bildirilen ilk tanığın dinlenmesi talebi de yerinde görülmemiştir. Davacı dosya kapsamındaki delillerle davalı hamilin senedi iktisap ederken borçlunun zararına bilerek hareket ettiğini ispatlayamamıştır. Bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 54,40- TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/03/2020