Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1091 E. 2020/157 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1091
KARAR NO : 2020/157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2017
NUMARASI : 2016/239 Esas-2017/1154 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) )
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/02/2020
Davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA: Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin davalılar tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını, sözleşme uyarınca kullandırılan kredilere ilişkin borcun ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalıların haksız itirazları ile durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkili kefaletinin geçersiz olduğunu, zira eş rızasının alınmadığını, TBK 583.m. uyarınca da geçerlilik şartlarının bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin kefaleti yönünden zamanaşımının söz konusu olduğunu, işlemiş faiz oranı ve miktarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin sözleşmeye 50.000-TL kefalet limiti ile imza attığını, ancak 2006 yılından sonra asıl borçlunun bir çok kez yeni kredi aldığını ve limitlerini artırdığını, davaya konu kredilerin kullandırıldığı tarihte 2009 tarihinden itibaren düzenlenen yeni sözleşmelerin yürürlüğe girdiğini, kullandırılan kredinin müvekkilinin imzaladığı sözleşme ile irtibatlandırılması gerektiğini, ayrıca müvekkilinin imzaladığı kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını, zira şekle aykırı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin 10 yıllık hak düşürücü sürenin de dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı banka ile asıl borçlu dava dışı … arasında imzalanan 50.000-TL’lik genel kredi sözleşmesini davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları, kullanılan kredinin geri ödenmeyip sözleşmenin ihlal edilmesinden dolayı hesabı kat eden davacının geçerli sözleşmedeki kefalet limiti kapsamında bilirkişi tarafından belirlenen miktarda alacağı olduğu halde davalıların haksız olarak takibe itiraz ettikleri, davalıların kefaletin geçerlilik şartlarına ve sorumluluk süresine ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takibine itirazlarının kısmen iptali ile takibin 21.104,43-TL asıl alacak, 284,90-TL işlemiş faiz ve 14,24-TL BSMW üzerinden iptaline, alacak likit olduğundan %20 icra inkar tazminatına, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Gerekçeli kararda karara karşı kanun yolunun ve süresinin belirtilmediğini, 2-Müvekkilinin kefalet sözleşmesinin yok hükmünde olduğunu, zira TBK 584 m. uyarınca eş rızasının alınmadığını, ayrıca TBK 583.maddesinde düzenlenen geçerlilik şartlarının da bulunmadığını, bu hususta tanık dinletme taleplerinin dikkate alınmadığını, 3-Alacağın kefil olan müvekkili yönünden zamanaşımına uğradığını, 4-Müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını, 5-%54 temerrüt faizi ve %5 BSMW uygulamasının yasal olmadığını, faizin şartlarının oluşmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Kullandırılan kredinin müvekkilinin imzaladığı sözleşme ile irtibatlandırılması gerektiğini, müvekkilinin herhangi bir ödeme planında imzasının bulunmadığını,2-Müvekkilinin imzaladığı kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını, zira şekle aykırı olduğunu, 3-Müvekkilinin sorumluluğuna ilişkin 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazların iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamında mevcut delillerden, davacı banka ile dava dışı … arasında akdedilen 17/04/2006 tarihli 50.000-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesinin davalılar tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, sözleşme hükümlerinin ihlal edildiğinden bahisle 02/07/2015 tarihi itibariyle hesap kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiği, davalıların takip öncesinde temerrüde düşürüldükleri ve 31/07/2015 tarihi itibariyle davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı tespit edilmiştir. Davalıların kefaletlerinin TBK’nun 583 ve 584 maddesi hükümlerin aykırı olarak düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de, olayda sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK hükümleri uygulanacağından ve buna göre kefaletlerinin geçerli olduğu anlaşılmakla, davalıların bu yöndeki savunmaları haksız olduğu gibi, sözleşme tarihi,hesap kat tarihi ve icra takip tarihi dikkate alındığında, davalıların zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazları da yerinde görülmemiştir. Öte yandan bilirkişi incelemesi sonucu davacı bankanın takip tarihi itibariyle 21.104,83- TL asıl alacak, 284,90 -TL işlemiş faiz, 14,24- TL BSMW olmak üzere toplam 21.403,57- TL alacaklı olduğu tespit edilmiş olup, davalıların sözleşmeye uygun olarak belirlenen temerrüt faiz oranına itirazları da haklı görülmemiştir. Alacak likit(bilinebilir, belirlenebilir) olduğundan, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı tarafça yasal sürede istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bir hak kaybı yaşanmamış olmasına göre, salt kararda kanun yolu ve süresinin gösterilmemiş olması, kararın kaldırılması için bir neden olarak görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönünde vermiş olduğu kararda usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş olup, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, Davalılardan alınması gereken toplam 1.462,10- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan toplam 809,10- TL harcın mahsubu ile bakiye 653-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 84- TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/02/2020