Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1083 E. 2019/700 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1083
KARAR NO : 2019/700
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2018
NUMARASI : 2016/52 E.- 2018/374 K.
DAVA : Rücuen Tazminat(Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/05/2019
Davanın kısmen kabulune yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili nezdinde Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi ile sigortalı dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş.’ne ait 5 adet duvar tipi sütlük soğutucu emtiasının Türkiye’den Almanya’ ya davalının sorumluluğunda parsiyel yük olarak taşındığını, emtianın alıcısına varışını müteakip araçtan tahliyesi esnasında tüm emtianın hasarlı olduğunun farkedilmesi üzerine CMR senedi üzerine hasar şerhi düşüldüğünü, emtianın zayi olarak nitelendirilmesi yerine üreticisi olan sigortalıdan onarım teklifi alındığını ve onarılmasının daha uygun bulunduğunu, müvekkilinin hasar bedeli olarak sigortalıya 19.240-TL ödeme yaptığını ve bu ödemeyle sigortalının haklarına halef olduğunu, ayrıca alacağın müvekkiline temlik edildiğini, bu hasardan taşıyıcı olan davalının sorumlu olduğunu, davalıya rücu ihtarnamesi gönderilmesine rağmen ödeme yapılmaması üzerine başlatılan icra takibinin ise davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, öncelikle davanın zamanşımına uğradığını, malların hasarlanmasının nedeninin ise dava dışı sigortalı olduğunu, zira emtianın 05.09.2013 tarihinde sigortalının tesislerinde sigortalı tarafından ambalajlanıp araca yüklendiğini, ancak emtianın araca sığmaması üzerine sigortalı şirket yetkililerinin insiyatifi ile emtianın araca sığdırılması amacıyla ambalajlarının bozularak araca yüklendiğini, bu şekilde emtianın hasar riskine açık hale getirildiğini, buna rağmen sigortalı yetkilisi tarafından yola çıkılması yönünde talimat verildiğini, buna ilişkin e-posta yazışmaları olduğunu, taşıma esnasındaki araç değişikliğinin nedeninin ise sigortalının hatası nedeniyle bir malın camında kırık olduğunun tespit edilmesi olduğunu, bu nedenle emtianın başka bir araca yüklendiğini, ayrıca sigortalı tarafından düzelenen onarım teklifine dayalı olarak yapılan hasar tespitini kabul etmediklerini, CMR uyarınca nakliyecinin ödeyeceği tazminatın malın çıkış yerindeki bedeli ile hesaplanması gerektiğini, mal bedelinin sigortalı tarafından tahsil edilip edilmediğinin de tespitinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere CMR uyarınca sınırlı sorumluluğun söz konusu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taşınan emtianın taşıma risklerine karşı davacı yanca sigortalandığı ve her türlü riskin sigorta güvencesi kapsamında alındığı, zamanaşımı definin yerinde olmadığı, yapılan e-posta yazışmalarına göre 3 adet dolabın yan yana sığmaması ve köpüklerinin çıkarılması nedeniyle hasar oluştuğu bilgisine rağmen sigortalının yola çıkılması talimatı verdiği, davalı tarafın ise taşıma sırasında yükleme öncesinde yüke ilişkin herhangi bir çekince göstermediği, dolayısıyla hasardan tarafların yarı yarıya kusurlu bulunduğu, 17.554,82-TL zarar nedeniyle davalı tarafın 8.777.4-TL rücuya tabi borcu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının 8.777,4-TL’ye yönelik itirazının iptaline, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava dışı sigortalının ambalajın veya istifin değiştirilmesi hususunu teyit eder yazılı talimatını içeren hiç bir belgenin sunulmadığını, davalı taşıyıcı tarafından yazılı talimat alınmaksızın emtianın ambalajlarından çıkartılarak parsiyel taşımaya konu edildiğini, bu durumda hangi gerekçe ile dava dışı sigortalı olan göndericiye %50 oranında kusur izafe edildiğinin anlaşılamadığını, 2-Taşıma senedinde yüke ilişkin davalı taşıyıcının herhangi bir çekincesinin veya ihtirazi kaydının olmadığının tespit edildiğini, bu halde malların eksiksiz-sağlam ve taşımaya uygun şekilde ambalajlanıp istiflendiği ispat edildiğinden parsiyel taşıma işlemlerini gerçekleştiren davalının yükleme/boşaltma dahil her evreden sorumlu olduğunun ve göndericiye artık kusur izafe edilemeyeceğinin kabulünün gerektiğini, 3-Davalının savunmalarının ve bilirkişinin tek taraflı beyana dayalı tespitlerinin aksine emtiaların sadece 1 tanesinde hasar meydana geldiğinin davalı taşıyıcı tarafından beyan edilmesi üzerine ve fotoğrafların görülmesi şartıyla sefere devam edilmesinin kararlaştırıldığını, kaldı ki davalı taşıyıcının dava dışı sigortalıya hasar ile ilgili göndermiş olduğu 17.12.2013 tarihli yazıda;1 adet camın dorse zeminine dağılması nedeniyle araç değişikliği yapıldığının,araç değişikliğinin her aşamada nakliyecinin yasal hakkının olduğu ve izin alınmasına gerek olmadığının, malların ulaşmasının ardından sürücü tarafından sonradan yükleme hatasına ilişkin cmr üzerine şerh düşüldüğünün beyan edildiğini ve bu şekilde davalı taşıyıcının kendi kusurunu açıkça ortaya koymakta olduğunu, 4-Emtiaların … plakalı yeni bir araca aktarılarak sevkiyata devam edildiği bilgisinin, emtiaların yurtdışında hasar gördükten sonra dava dışı sigortalıya 12.09.2013 tarihli mail ile bildirildiğini, bu nedenle müterafik kusura itiraz ettiklerini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacının tüm taleplerinin CMR uyarınca zamanaşımına uğradığını,2-Müvekkiline %50 oranda müterafik kusur yüklenmesinin doğru olmadığını,zira kusurun sigortalıda olduğunu, yükleme ve istiflemenin gönderenin sorumluluğunda olduğunu, taşıyıcının istiflemeyi ve yüklemeyi denetlemekle yükümlü olmadığını, kaldı ki dava konusu olayda olduğu gibi ağır tonajlı malların yüklenmesinin taşıyıcı olan müvekkilinden beklenmesinin mümkün olamayacağını, 3-Davacının sigortalısına poliçe kloz hükmü hilafına ve herhangi bir somut zarar belgesi olmaksızın ödemede bulunduğunu ve bu ödemenin ex-gratia lütuf ödemesi niteliğinde olduğunu, bu nedenle rücu edilemeyeceğini, 4- Hasar tespitine ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, CMR hükümlerine tabi taşıma kapsamında hasarlandığı öne sürülen emtiadaki zararı tazmin eden sigortacının taşıyıcıya açtığı 6102 TTK 1472.(eski 6762 TTK 1301madde) gereği halefiyete dayanan rücuan tazminat davasıdır. Davacının, sigortalısı arasında akdetmiş olduğu Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalıya 19.02.2014 tarihinde 19.240-TL hasar ödemesi yaptığı anlaşılmaktadır. Öte yandan dosya kapsamında mevcut 14.02.2014 tarihli “Tazminat-İbraname” başlıklı belgede bu ödeme ile davacının sigortalının haklarına halef olduğu, ayrıca sigortalının bu hasardan kaynaklanan haklarını davacıya temlik ettiği belirtilmiştir. Bu durumda ödemenin sigorta poliçesi kapsamında yapılıp yapılmadığı esasa etkili olmayıp, davacının temlikname uyarınca sigortalının haklarını haiz olduğunun, dolayısıyla aktif husumetinin bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Davalının zamanaşımı definin CMR 32.maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerekirse; cevaba cevap dilekçesinde dava konusu emtianın 17.09.2013 tarihinde alıcısına teslim edildiği belirtilmiş, daha önce teslim edildiği yönünde bilgi veya belgeye rastlanılmamıştır , davacı 16.04.2014 tarihinde davalıya rücu yazısı göndermiş olup bu yazı ile zamanaşımı durmuştur ve davalının 11.08.2014 tarihli cevabi yazısı ile işlemeye devam etmiştir, kaldı ki icra takibinin her durumda 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde 17.09.2014 tarihinde başlatıldığı açık olup bu şekilde zamanaşımı kesilmiş ve yeniden işlemeye başlamış, öte yandan davalının borca 01.04.2015 tarihli itirazı ile yeniden durmuştur, dolayısıyla iş bu davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığının kabulü gerekir. Öte yandan icra takibinde borçlu davalının itiraz dilekçesi davacıya 16.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, buna göre dava İİK 67 .maddesi uyarınca 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmıştır. CMR Konvansiyonunun 17. maddesinde taşımacının, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğu, ancak özellikleri geregi fire veren veya hasara ugrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmıs olması, ya da yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kisiler tarafından alınması,tasınması, yüklenmesi, yıgılması veya bosaltılması halinde taşımacının sorumlu tutulamayacağı düzenlenmiştir. Ancak, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre, yükleme gönderene veya başkasına ait olsa bile taşıyıcının, malın sağlam ve tam olarak teslimi zorunluluğu çerçevesinde gerek istiflenmesi gerekse ambalaj itibariyle taşımaya uygunluğu noktasında denetleme görevi mevcuttur.Dolayısıyla uyarı yapılması gereken hallerde, zararın gönderen ile taşıyıcı arasında B.K.nun 44 ncü maddesi uyarınca kusur oranında paylaştırılması gerekir.Yine CMR 9/2 maddesi uyarınca sevk mektubunda, tasımacı tarafından beyan edilmis çekince yok ise aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda oldugu, sayılarının, marka ve numaralarının sevk mektubunda yazılı olanlara uydugu varsayılır.Somut olayda emtianın hasarsız olarak davalıya teslim edildiği, taşımanın parsiyel taşıma olarak yapıldığı ve emtianın taşıma sırasında hasarlandığı hususu uyuşmazlık konusu değildir, uyuşmazlık bu hasarın oluşumunda hangi tarafın ne oranda kusurlu olduğu ve zararın miktarı noktasında toplanmaktadır. Hasarın tam olarak ne şekilde meydana geldiği dosya kapsamında mevcut belgelerden anlaşılamamakta ise de, davalı tarafça CMR senedine alıcıya teslim esnasında “yükleme hatası” şerhi düşülmüş olup, bu hususta ispat yükü üzerinde olan davacı da aksi yönde yani davalının farklı bir kusuruna ilişkin delil sunmamıştır, o halde hasarın yükleme hatası nedeniyle meydana geldiğinin kabulü gerekir.Yüklemenin sigortalı tarafından yapıldığı da tarafların kabulündedir, öte yandan davalı taraf yükleme esnasında emtianın araca sığmaması nedeniyle sigortalının da katılımı ile ambalajları bozularak yükleme yapıldığını ve ayrıca taşıma esnasında emtia İstanbul merkez depolarında iken 1 adet cam kırılması nedeniyle sigortalı bilgisi dahilinde aracın değiştirildiğini ileri sürmüş, ancak bu hususlar davacı tarafça kabul edilmemiştir. Davalı tarafça dosyaya sunulan e-posta yazışmaları incelendiğinde davalının sigortalı çalışanına 07.09.2013 tarihli e-posta ile 1 adet camın kırıldığını bildirerek taşımaya onay verip vermediklerinin sorulduğu, sigortalı çalışanın ise yükün acil olması nedeniyle çıkışının yapılmasını istediği, akabinde davalının 12.09.2013 tarihli e-postasında emtianın araca sığmaması nedeniyle bir kısım köpüklerinin çıkarılarak araca yüklendiği, bu hususun sigortalı bilgisi dahilinde olduğu, ancak bu nedenle emtianın hasarlandığının bildirildiği, ancak sigortalının bu e-postaya cevabının bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda dava dışı sigortalı tarafından 1 adet cam hasarına rağmen taşımaya onay verildiği söylenebilir ise de, ambalaj değişikliğinin sigortalının katılımı ile veya bilgisi dahilinde olduğu davalı tarafça ispat edilememiştir. Öte yandan davalı bir adet cam kırılması ve camların araç içine dağılması nedeniyle araç değiştirmek zorunda kaldıklarını ileri sürmüştür, davacı taraf sigortalının araç değişikliğinden haberdar olmadığını, hasardan sonra 12.09.2013 tarihli e-posta ile bildirildiğini ileri sürmekte ise de, CMR belgesinde de belirtilen ve taşımayı yapan aracın plakasının, davacının 07.09.2013 tarihli poliçe değişiklik zeyilinde yer alması, araç değişkliğinin de sigortalının bilgisi dahilinde olduğunu göstermektedir. Araç değişikliği halinde ise emtianın yeniden yüklenmesi nedeniyle oluşabilecek zarara sigortalının da katlanması gerekir.Bu durumda dava dışı sigortalının hasara rağmen taşımaya onay vermesi,ayrıca araç değişikliğine dolayısıyla emtianın yeniden yüklenmesine onay vermesi nedeniyle, hatalı yükleme nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğunun; davalının ise araç değişikliği nedeniyle yeniden yükleme işini üstlenmesi ve nezaret etme görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle sorumlu olduğunun ve tarafların %50 oranında müterafik kusurlu olduklarının kabulü gerekmiştir. Dosya kapsamında zarar miktarının tespitine ilişkin ekspertiz raporuna veya fotoğraflara rastlanılmamış, sadece mal faturası ve onarım teklifi yazısı görülmüş ise de, CMR’ye göre malın tümden hasarlandığı sabittir, hükme esas alınan bilirkişi raporunda emtianın Türkiye fiyatı 11.510-Euro olarak hesap edilmiştir, mal onarım bedelinin mal değerinin %50’sinden fazla olamayacağı gözetilerek 5.755-Euro olduğu kabul edilmiş, buna navlun fatura bedelinin de yarısı eklenmiş ve 6.405-Euro hasar bedeli olarak kabul edilmiştir. Raporda sınırlı sorumluluk ilkesi gereğince SDR hesabı yapılmamış ise de, emtianın toplam ağırlığı dikkate alındığında bu hesabın davalı aleyhine olacağı açıktır. Dolayısıyla hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olup, davalı tarafın zarar miktarına ilişkin itirazları da yerinde görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönünde vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE, İstinaf yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 599,58- TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 150- TL harcın mahsubu ile bakiye 449,58- TLnin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yolunan başvuran davacıdan alınması gereken 44,40- TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 35,90- TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50- TLnin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/05/2019