Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1082 E. 2020/107 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1082
KARAR NO : 2020/107
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2018
NUMARASI : 2016/372 Esas 2018/229 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/01/2020
Davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde, taraflar arasında süre gelen ticari ilişkide müvekkilinin davacıya kumaş satarak düzenlenen faturaları davalıya teslim ettiğini, fatura içeriğine davalı tarafından itiraz edilmediğini, fatura konusu borcun ödenmemesi üzerine Bakırköy ….İcra Dairesinin … Esas sayısı ile İlamsız takip başlatıldığını, dosyaya vaki itirazının haksız olduğunu, faturalara süresinde itiraz edilmediğini ileri sürerek davalı/borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişkinin uzun yıllardır sürdüğünü, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, takibe konu edilen 13.07.2015 tarihli faturanın müvekkilinde kayıtlı olmadığını, müvekkilinin defter ve cari hesaplarında davacı tarafından düzenlenen bir kısım faturaların kayıtlı olmadığını, 18.12.2015 tarihli 7.500-USD çek ile ödemenin yapıldığı, kalan 1.197-USD’nin ödendiği, davacının bakiye alacağın bulunmadığı savunarak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kur farkına ilişkin düzenleme bulunduğundan davacı tarafından düzenlenen 23.493,84-TL kur farkına ilişkin fatura yerinde olup, bu faturanın davalı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiği, ancak yapılan uygulamanın sözleşmeye uygun olması nedeni ile bu faturanın dikkate alınması gerektiği, davalı tarafından düzenlenen ancak davacı defterinde kayıtlı olmayan 07.11.2014 tarihli 32.889,20-TL faturanın davacıya tebliğ edilmediği, reklamasyon faturasının kural olarak emtiadaki bir ayıp nedeni ile düzenleneceği ancak davalı tarafından TTK.’nın 23. maddesinde belirlenen sürelerde herhangi bir ihbarın bulunmaması nedeni ile davalı defterlerine kayıtlı reklamasyon faturasının hukuki dayanağının bulunmadığı, bu fatura dikkate alınmaksızın davalının borcunun belirlendiği, davalının, 20.11.2015 tarihinde itiraz ettiği, daha sonra 18.12.2015 tarihinde 1.197-USD ve 7.500-USD ödemede bulunduğu, dava tarihinden önce yapılan ödemeler yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından ; 8.697-USD yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, belirtilen miktarın mahsubu sonrası davacının 16.282,53-USD alacağı bulunduğu, yabancı para alacağının fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının tahsili istenildiğinden bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, alacağa 3095. sayılı kanunun 4/a. maddesinde belirlenen faiz uygulanmasına, likit alacak nedeni ile davacı yararına icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; davanın taraflarının aynı adreste yan yana işyerlerinde faaliyet gösterdiğini ve uzun yıllar süren ticaretlerine de güvenerek faturaları elden teslim etmeyi tercih ettiklerini, bu sebeple reklamasyon faturasının yapılacak hesaplamada kayda alınmasının zaruri olduğunu, reklamasyon faturasına konu ayıplı malların davacı şirketten alındığını, cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere … fatura edildiğini, malların ayıplı çıkması üzerine 13/10/2014 tarihinde “… Reklamasyon Dekontu” ile 14.665-USD bedelle reklamasyon edildiğini, ayıplı malların teslim edilerek 14.665-USD karşılığı 32.889,20-TL’lik reklamasyon faturasını keserek davacı şirkete elden teslim edildiğini, davada likit alacaktan söz etmenin mümkün olmadığını, ihtilaflı olan bir reklamasyon faturası olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava; kumaş satım sözleşmesi uyarınca düzenlenen fatura alacağının davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı; davacı şirket ile yan yana faaliyet gösteren şirketler olmaları sebebiyle taraflar arasındaki ticari ilişki uyarınca düzenlenen diğer faturalar gibi davacı adına düzenlediği 07.11.2014 tarih, … nolu, 32.889,20-TL bedelli reklamasyon faturasInın elden teslim edildiği ve mahsubu gerektigini, mahsup neticesinde alacak belirleneceginden alacak likit ve davalı kötüniyetli olmadığından icra inkar tazminatının koşularının oluşmadığını ileri sürmektedir.Taraflar arasında kumaş satımından kaynaklı ticari ilişki ve yazılı sözleşme bulunduğu hususu ihtilafsızdır. Kural olarak ihtilafsiz olan ticari ilişki uyarinca TTK 21 maddeye gore tebliğ edilen fatura iceriğine 8 gün içinde itiraz edilmezse fatura iceriği kabul edilmiş sayılır. Davalı taraflar arasında teamülen faturaların tebliğ edilmediğini iddia etmekte ve davacı da bu durumu kabul etmekte ise de davalı davacının düzenlediği kur farkı faturasını PTT ile iade etmesine göre gerektiğinde davalı tarafından faturaların tebliğ yolu da tercih edilebildiği görülmüştür. Davacı ; davalının düzenlediği reklamasyon faturasını ticari defterlerine kaydetmemiştir. Davalı, hangi ürünlerin reklamasyonu olduğu içeriğinden anlaşılmayan sadece reklamasyon açıklaması yazılan faturanın davacıya elden teslim edilmek suretiyle tebliğ edildiği husunu ispata elverişli belge ve delil dosyaya sunmamış ve bu fatura yönünden TTK 23 maddesi uyarınca davacıya ayıplı mallar ile ilgili herhangi bir ihbarda da bulunmamıştır. Buna göre davalı reklamasyon faturasını davacıya elden teslim ettiğini ve bu şekilde faturanın davacıya tebliğ edildiğini ve süresi içerisinde faturaya itiraz etmediği; yani ayıplı mallar nedeniyle düzenlenen iade reklamasyon faturasını düzenleme koşulları oluştuğu hususunu dosya kapsamındaki delillerle ispatlayamamıştır. Takibe konu alacak açık hesap şeklinde işleyen ticari ilişki uyarınca düzenlenen fatura alacağından kaynaklanan likit ve belirlenebilir olup, reklamasyon faturasının mahsup edilmesi ihtimalinin bulunması bu alacağın likit olması özelliğini ortadan kaldırmayacağı gibi icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takipte itiraz edenin kötü niyetli olması şartı da bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece taraflar arasındaki kumaş satımı ticari ilişkisinde reklamasyon faturası düzenleme koşulları oluşmadığı ve takibe konu alacak likit olduğu gerekçesiyle bu fatura bedeli davacı alacağından mahsup edilmeden tespit edilen davacı alacağı yönünden itirazın iptali talebinin kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.155,36- TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin yatırılan 788,84- TL harcın mahsubu ile bakiye 2.366,52- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı yan gider avansından karşılanan 42,-TL posta masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/01/2020