Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1047 E. 2020/45 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1047
KARAR NO : 2020/45
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI : 2016/158 Esas 2018/219 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Davanın reddine ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA:Davacı vekili ; dava dışı borçlu … ile davacı banka arasında 29/08/2012 tarihli Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığını ve kredi tahsisi yapıldığını; işbu sözleşmeyi davalının müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını; davalı … ve dava dışı … tarafından kredi borcunun ödenmediğini; bunun üzerine davacı tarafından, davalıya ve borçluya Kartal … Noterliği’nin 10/11/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek hesap özeti gönderildiğini; ihtarnameye rağmen ödeme yapmayan davalı hakkında İst. Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyası üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını; ödeme emrinin tebliği üzerine davalının, asıl alacak, faiz ve fer’ilerine yönelik haksız itirazda bulunduğunu; bu nedenlerle, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini; talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili; icra takibine dayanak kredi sözleşmesinde bulunan imzaların davacıya ait olmadığını; kabul anlamına gelmemekle birlikte imzaların davalıya ait olduğu kanaatine varılsa dahi kefalet sözleşmesi hukukuna uygun olarak tanzim edilmediğini; bu kapsamda TBK.581. maddesindeki şartların taşımadığını; mevcut ve geçerli bir borcun bulunması, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve eş rızası şartları bulunmadığından; davanın reddi ile davalı aleyhine kötüniyetli icra takibi başlatılmış olduğundan asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Mahkemece; davacı/alacaklı banka ile dava dışı … arasında Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığı; bu sözleşmeyi davalı …’ın da müteselsil kefil olarak imzalandığı; dava dışı … Kredili Mevduat Hesabı (KMH), Taksitli Kredi ve Borçlu Cari Hesap (BCH) kredisi tahsis edildiğini ve kullandırıldığı; talebe bağlı kalınarak, takip tarihi itibariyle faizler ve fer’ileri dahil olmak üzere bankanın borçlu … alacağının toplam 256.183,08- TL olduğu; ancak, davalı …’ın evli olduğu ve kefalet sözleşmesinin düzenlendiği sırada eş rızasının alınmadığı; bu nedenle, taraflar arasında düzenlenen kefalet sözleşmesinin geçersiz bulunduğu gerekçesiyle davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulmadığından reddine; davacının, taraflar arasındaki kefalet sözleşmesine dayalı olarak icra takibi yaptığı dikkate alındığında, bu nedenle, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için davalının %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmenin imzalandığını, ihtara rağmen ödenmemesi üzerine icra takibi yapıldığını, 1.125.000-TL bedelli Kredi Genel Sözleşmesi ve ekinde bulunan kefalete ilişkin belgelerdeki imzaların davacıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, eş rızası olmadığından borçtan sorumlu olmadığı belirtilmişse de, dava konusu kredinin teminatı olarak bağımsız bölümün ipotek verildiğini, ipotek için davacının eşi … muvafakatinin alındığını, davacının eşinin tüm kredi borcundan haberdar olduğu ve muvafakatinin olduğunu, davalının kefalet sorumluluğunun geçerli olduğunu, dosya borcu, davalının eşinin söz konusu ipotek alınırken rızasının olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için kefil aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı banka davalı kefilin eşinin aynı sözleşme borcu için davalının kefaletten önce banka lehine verdiği ipoteğe rıza gösterdiğini, ve eşin çekilen krediden haberdar olması nedeniyle kefaletin eş rızası bulunmadığı gerekçesiyle geçersiz olmayacağını ileri sürmektedir.
6098 sayılı TBK nın 584 .maddesinde eşlerden biri ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir emredici düzenlemesinden eşlerin feragati mümkün değildir. Eşin yazılı rızasının verilmesi adi yazılı şekle tâbidir. Yani rıza beyanının eş tarafından imzalanması gerekli ve yeterlidir. Ancak rıza somut ve belirli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması anında verilmelidir. Dolayısıyla gelecekte yapılacak kefalet sözleşmelerini de kapsayacak şekilde genel bir rıza verilemeyeceği gibi sözleşmenin yapılmasından sonra (geçersiz sözleşmeye geçerlik kazandırmak için )de rıza verilemez.Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1 inci maddesine göre rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik unsurudur.Somut olayda davalı …’ın kefalet sözleşmesinin düzenlendiği sırada eşinin rızası alınmamıştır. Kefalet sözleşmesi kurulmasından önce davalının asıl borçlu lehine aynı kredi sözleşmesi nedeniyle verdiği ipoteğe davalının eşinin tarafından verilen rızanın , kefalet sözleşmesi içinde verildiği ve böylelikle kefalet sözleşmesini geçerli hale geldiği kabul edilemez .Bu durumda mahkemenin davalının eşinin rızası bulunmaması nedeniyle düzenlenen kefalet sözleşmesinin geçersizliği gerekçesiyle davalı yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Açıklanan nedenlerle istinaf nedenleri yerinde görülmeyen davacı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Davacı bankanın harç muafiyeti nedeniyle harç alınmasına yer olmadığına,davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL harcın karar kesinleştiğinde iadesine,İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 16/01/2020