Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1044 E. 2019/230 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1044
KARAR NO : 2019/230
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2017
NUMARASI : 2017/865 E.-2017/1280 K.
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/02/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili tarafından davalıya satılıp teslim edilen ürünlere karşılık fatura düzenlendiğini, davalının kısmi ödeme yaptığını, ancak bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, adi ortaklığın tüzelkişiğinin bulunmaması nedeniyle müvekkilinin hem icra takibinde hem de davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, takip ve davanın tüm ortaklara yönelik olması gerektiğini, bu nedenle icra takibinde gönderilen ödeme emrinin de bir geçerliliğinin bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi taraf ehliyetinin de bulunmadığı, dolayısıyla adi ortaklığın taraf olduğu işlemlerden doğan davaların tüm ortaklara karşı açılması gerektiği, somut olayda davanın konusunun adi ortaklık ile yapılan sözleşmeye dayalı fatura alacağı olduğu halde davanın tüzelkişiliği ve dava ehliyeti olmayan adi ortaklığa karşı dava açıldığı gerekçesiyle davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Dava konusunun para olması nedeniyle adi ortaklığın ortakları arasında müteselsil sorumluluk esası geçerli olduğundan dava veya icra takibinin ortakların hepsine karşı açılabileceği gibi sadece birine de yöneltilebileceğini, dava ve icra takibinin adi ortaklığın ortaklarından …. adına açıldığının sabit olduğunu, …. davalı gösterilmesiyle taraf teşkilinin sağlandığını, 2-Ayrıca adi ortaklığın her iki ortağı da vekil aracılığıyla takibe vekaletname sunarak itiraz ettiği gibi davada da her ikisi adına cevap verildiğini, Yargıtay HGK’nun 2003/12-574 E., 2003/564 K. sayılı kararının da bu şekilde eksikliğin giderilebildiği yönünde olduğunu,3-Mecburi dava arkadaşlığı olduğunun düşünülmesi halinde ise diğer dava arkadaşının davaya dahil edilmesi için süre verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak esastan görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, faturadan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, davalı “…” unvanlı adi ortaklığa mal satıp teslim ettiğini, ancak bakiye borcun ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise taraf ve dava ehliyetinin bulunmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 114/d bendinde; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olarak düzenlenmiştir.Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davaların da davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı) gerekir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; icra takibi davalı … unvanlı adi ortaklık aleyhine başlatılmış, dava da adi ortaklık aleyhine açılmıştır. İcra dosyasında adi ortaklık adına itiraz dilekçesi sunulmuş, dava dosyasına adi ortaklık adına cevap dilekçesi sunulmuştur. Bu durumda iş bu dava, adi ortaklığı oluşturan şahıslar aleyhine açılması gerekirken taraf ve dava ehliyeti olmayan adi ortaklık aleyhine açılmış olup, adi ortaklığı oluşturan şahıslar adına ayrı ayrı ancak birbirini tamamlar mahiyette vekaletname sunulmuş olmasının taraf ve dava ehliyetine ilişkin dava şartı eksikliğini ortadan kaldırmayacağı açıktır. O halde ilk derece mahkemesinin davanın dava şartı yokluğundan reddi yönündeki kararında bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 44,40-TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90- TL nin mahsubu ile bakiye 8,50- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 21/02/2019