Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1040 E. 2019/1606 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1040
KARAR NO : 2019/1606
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2018
NUMARASI : 2016/591 Esas 2018/65 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/12/2019
İlk derece mahkemesince verilen hükmün davacı ve davalı vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; davalı şirkette 30/03/2016 tarihinde gerçekleştirilen 2015 yılı olağan genel kurulu’nda davacı müvekkilinin olumsuz oy kullanarak alınan kararlara usulüne uygun şekilde muhalefet ettiği, 2015 yılı finansal tabloları tasdikine ilişkin alınan 5 nolu, 2015 yılı faaliyetleri ile ilgili olarak YK üyelerinin ibrasına ilişkin 6 nolu kararın, 7. sırada bulunan 2015 yılı geçmiş yıllar karlarının dağıtılmasına ilişkin ve aynı gündem içerisinde karın küçük bir kısmının dağıtılmasına ilişkin alınan 7 nolu kararın, Yönetim Kurulu seçimine ilişkin yapılan oylamada alınan 8 nolu kararın,Yönetim kuruluna TTK nun 395 ve 396 maddelerine istinaden yetki verilmesine ilişkin 9 nolu kararın,YK üyesi …’a ve …’a aylık 50.000- TL, …’ye 25.000- TL ücret verilmesine ilişkin oy çokluğu ile alınan 10 nolu kararın,iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin bağımsız denetime tabi tutulduğunu,geçmiş yıllar karının kasten azaltıldığı iddia edilmekte ise de, meydana gelen azalmanın karın bir kısmının kar yedeklerine ayrılarak ortaklara dağıtılmasından kaynaklandığını, alınan çekler hesabında görülen çeklerin Holding’e borçlu grup şirketlerinden ve müteveffa babalarından alınan çeklerden oluştuğu, ibra oylamasının her bir üye için ayrı ayrı yapıldığını, kendi ibralarında oy kullanmadıklarını, kar dağıtımına ilişkin kararın TTK 523/2 şartlarına göre alındığını, geçmiş yıl kar tutarının çok büyük bir kısmının hisse satışından kaynaklandığını, ancak daha sonra Almanya’da yerleşik bir şirketin %50 payının satın alındığını,ortada dağıtılabilir kar olmadığını,YK seçiminin kişisel nitelikte bir işlem olmayıp genel kurulun takdirinde bulunduğunu, 9 nolu kararın TTK 395 ve 396 maddeleri gereği izin verilmesine ilişkin kararın uygun nisapla alındığı, bu hükümlerin emredici nitelikte olmadığını, 10 nolu kararın YK üyelerine takdir edilen ücrete ilişkin olduğunu, takdir olunan ücretin fahiş bulunmadığı, kamuya açıklanan bazı şirketlerde takdir olunan ücretlerle kıyaslandığında fahiş sayılamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: 03/03/2016 tarihli genel kurulda alınan 10 nolu kararın YK üyelerinin huzur hakkına yönelik olduğunu, takdir olunan ücretin bilirkişi kurulu tarafından fahiş olarak belirlendiği, 7 nolu kararın ise şirketin 2015 yılı ve geçmiş yıllar karlarının dağıtımına ilişkin bulunduğu, bilirkişi kurulu tarafından şirketin davalı şirketin finansal yapısının kararlaştırılan miktarın üzerinden kar dağıtımına elverişli bir yapıya sahip olduğu,daha fazla kar payının dağıtılması gerektiği gerekçesi ile iptaline, diğer ibra oylamasında YK üyelerinin sadece kendi ibralarında oy kullanamayacağı, bu sebeple yeterli nisapla alındığı, diğer kararlarda kanuna,esas sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığından diğer maddelerin iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: 1-Davacı vekili; şirketin finansal tablolarında açık olmayan hususlar bulunduğunu, şirketin YK başkanı hastanede iken çek düzenlediğinin anlaşıldığı, şirket daha önceki yıllarda 23.000.000- TL civarında kar elde ederken, 2015 yılında 23.000.000- TL zarara girmesinin anlaşılamadığını, finansal tabloların birbiri ile tutarsız olduğu, dava konusu iddialar 2015 yılı bilançosuna yönelik olduğu, bilançonun tasdikine ilişkin kararın iptali isteminin reddinin yetersiz bilirkişi raporuna istinaden verildiğini,YK seçimleri için 8 nolu kararın hakim ortakların olumlu oyu ile alındığını, TTK 436/1 madde hükmüne aykırı şekilde oy yasağı ihlal edilerek karara bağlandığı, 10 nolu karar ile kendilerine kişi başına aylık 50.000- TL ücret aldığı, 2015 yılında 75.000- TL huzur hakkı geliri sağladığı, kendi oyları ile yönetim kurulu üyesi seçildikleri, TTK 395 ve 396 gereği verilen izinlerin kanunen geçersiz oylarla alındığı,5, 6 , 8 ve 9 nolu kararların iptali isteminin reddine dair kararın kaldırılarak yeni bir bilirkişi kurulu ile yeniden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. 2-Davalı vekili; davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün kanuna uygun olmadığı, davacının YK başkanı olduğu, 19/09/2014 tarihine kadar yapılan tüm genel kurullarda geçmiş yıllar karının dağıtılmaması yönünde oy birliği ile karar alındığı, bu sebeple 935.000- TL kar dağıtımı kararı alınmasının şirket mali durumuna uygun olduğu, daha fazla kar dağıtımı kararı alınsa dahi şirketin likit durumunun buna uygun olmadığı, hiçbir somut veriye dayanmadan YK üyelerinin emsal ücretler gözetildiğinde genel kurulda kararlaştırılan ücret tutarının fahiş olarak değerlendirilmesi ve bilirkişi raporuna itirazlar değerlendirilmeden iptal kararı verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek iptaline karar verilen 7 ve 10 nolu kararlar bakımından kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Davacı vekili; bilançonun tasdikine ilişkin 5 nolu kararda; YK üyelerinin oy kullanamayacağı dikkate alınmadan karar alındığı,şirketin 2014 yılında net 22.605.819,- TL kar ettiği, kar etmesine rağmen bilançoya kasten yapılan bir müdahale ile zarar etmiş gibi gösterildiği, şirketin kayıtlarında 11.506.859- TL lik çek aldığını, bu çeklerin neden alındığının meçhul olduğu, ayrıca ortaklardan alacaklar tutarı olarak gösterilen 12.milyon- TL’nin hangi ortaktan alacaklı olduğu, neden tahsil edilmediği hususlarının belli olmadığı, iştiraklerden alacaklar kısmında 20.000.000-Tl ‘yi aşan alacak artışı olduğu, hangi iştiraklere ne verildiğinin meçhul olduğu, 13.000.000- TL’yi aşan yeni banka kredisi kullanıldığı, finansal tabloların tasdikine ilişkin kararın ihlal edilen oy yasağı hem de hesap verilebilirlik ilkesine aykırı olduğundan iptali gerektiği, dağıtılmayan geçmiş yıllar kar tutarının 116.000.000-TL’ye ulaştığı, şirketin sermayesinin 20.000.000- TL olduğu, sermayenin yaklaşık 5,5 katı tutara ulaştığı, bir zorunluluk olmadığı halde yalnızca 935.000-TLnin ortaklara dağıtılmasına karar verildiği, kanunen ve ana sözleşme uyarınca ayrılması gereken yedek akçe sermayenin %20’sine ulaştıktan sonra alınan kar dağıtmama kararının keyfi olduğunu, sermayenin %20’si olan 4.000.000- TL’lik yedek akçe zaten fazlasıyla ayrıldığı TTK’nın 523/2 de belirlenen koşulların bulunmadığı,İbra ve YK na TTK 395-396.maddeler uyarınca izin verilmesi kararlarında oy yasağının ihlal edildiği,ödenmesine karar verilen net ücretlerin fahiş bulunduğunu, örtülü kazanç dağıtımı niteliğinde olduğunu,kararın oy yasağına aykırı şekilde alındığını ileri sürmektedir.Davaya konu 5 nolu karar bilançonun tasdikine ilişkin olup;dava konusu yapılan genel kurulda yönetim kurulunun ibrası ile bilançonun tasdiki hususlarının ayrı ayrı oylamaya sunulduğu anlaşılmıştır. Genel kurulda bu konular birbirinden ayrılarak ayrı ayrı oylandığından, verilen kararların da birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilanço ve gelir tablosunun davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında ki bilgileri doğru biçimde yansıttığı,davacı vekilinin bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla 5 nolu kararın iptal isteminin reddine karar verilmesin de isabetsizlik yoktur. İptali istenen 6 nolu karar ibraya ilişkin olup ; genel kurulun yapıldığı tarihte şirketin pay durumu YK üyesi … 312.000 adet,davacı … ve YK üyesi … 240.000’er adet …,…’ın kızı … 8.000 adet pay sahibidir. YK üyesi … ise paydaş değildir.TTK’nın 436 (1) maddesinde “pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üst soyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketi ya da hakimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.(2) şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişiler yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” şeklinde düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere YK üyelerinin ibra oylamasında YK üyeleri hem kendilerinin ibrası hem de diğer YK üyelerinin ibrasında oy kullanamayacaktır.Yönetim kurulu üyelerinin ibrası kişisel nitelikteki bir işe ait sayılmaz. Bu sebeple YK üyeleri …, …’ hem kendileri hem de diğerinin ve pay sahibi olmayan …’nün ibrasında oy kullanamayacaklardır. Buna göre red oyu kullanan davacının oyu 240.000 ,oy yasaklısı olmayan … oyu 8.000 olduğundan ibranın yeterli nisapla alınmadığı anlaşıldığından Yönetim Kurulunun tüm üyelerinin ibrasına ilişkin 6 nolu kararın iptali gerekmektedir. İlk derece Mahkemesince YK üyelerinin yalnızca kendi ibralarında oy kullanamayacağı ,diğer YK üyelerinin iptalinde oy kullanabileceklerine ilişkin gerekçe hukuka aykırı olup, emsal gösterilen Yargıtay ilamlarının hiçbiri somut olayla ilgili değildir.7 nolu karar kar dağıtımına ilişkindir.935.000-TL kar dağıtımına karar veren şirketin daha fazla kar dağıtabilecek durumda olduğu mali durum incelemesinden anlaşılmıştır.Kar dağıtımına karar verilen kısım için iptal taleinde davacının hukuki yararı yoktur.7 nolu kararın 935.000-TL den fazla kar dağıtılmamasına ilişkin kısmın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. 8 nolu karar YK seçimine ilişkin olup seçim genel kurulun takdirinde olup kararın nisaba uygun alındığı ,seçim kararında bir oydan yoksunluk hali sözkonusu olmadığından davacı tarafın iptal isteminin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. 9 nolu karar YK üyelerine TTK nın 395 ve 396 maddeleri uyarınca izin verilmesi kişisel işe ait bulunduğundan yönetim kurulunun kanunda yazılı yakınları ve kendilerine ilişkin oylamada oy kullanamayacak iseler de; diğer YK üyelerine izin verilmesine ilişkin kararda oy kullanabileceklerdir. Bir başka anlatımla bir yönetim kurulu üyesi diğer üyeye ait oylama da oy kullanabilecektir. Öte yandan, YK üyesi …’nün şirkette paydaş olmadığı anlaşılmakla oy kullanması söz konusu değildir.Buna göre paydaş bulunan YK üyeleri …’a izin verilmesin de kendisi ve kızı … oy kullanamayacaktır. Davacının red oyu kadar ,kabul oyu bulunduğundan oylar da eşitlik olduğundan … yönünden alınan kararın iptali gerekmektedir.Ancak kardeşler bakımından oy yasağı olmadığından … oyu yeterli buluduğundan …’a verilen izin ve … bakımından iptal isteminin reddi gerekir. (Yargıtay 11 HD nin 2016/3815 karar no : 2017/2497 ve 7.4.2017 tarihli tarafları aynı olan emsal ilamı )10 nolu karar davalı şirketin paydaş bulunan yöneticilerine huzur hakkı ödenmesine ilişkindir. Paydaş bulunan YK üyelerine aylık net 50.000-er TL ücret ödenmesine karar verilmiştir.Dağıtılmasına karar verilen kar payı ise , 935.000- TL dir. Paydaş bulunan yönetim kurulu üyelerine bu miktar ödeme yapılması örtülü kar dağıtımı anlamına geldiği yerleşik yargı uygulamasıdır.Ayrıca daha evvel ki genel kurulda da her birine 75.000-TL aylık huzur hakkı ödenmesine ilişkin karar iptal edilmişken ,dağıtılmasına karar verilen kar payından daha yüksek bir meblağın iki paydaşa (1.200.000-TL net) ödenmesi davacı ortağı zararlanıdrıcı niteliktedir.Ancak paydaş olmayan yönetici bakımından örtülü kar dağıtımı sözkonusu olmayacağından paydaş YK üyeleri için verilen iptal kararı yerinde ise de YK üyesi …’ye takdir edilen 25.000-TL aylık ücret bakımından da iptal kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.Davacının alınan tüm kararlara red oyu kullandığı,usulune uygun olarak muhalefetini de yazdırdığı anlaşıldığından dava şartı yerine getirilmiş olup, davalı vekilinin iptal edilen kararlara yönelik olarak istinaf başvurusunun 7 ve 10 nolu kararların tümüyle iptaline ilişkin hükmün kaldırılarak bu kararlar bakımından kısmen iptaline , davacı vekilinin istinaf başvurusunun istinaf başvurusunu kısmen yerinde görülerek ibraya ilişkin 6 nolu kararın tümüyle ,izin verilmesine ilişkin 9 nolu kararın YK üyesi … bakımından iptaline karar vermek gerekmiştir.Bilançonun tasdiki kararından başkaca ayrıca Yk üyelerinin ibrasına ilişkin gündem maddesi bulunduğundan ,tasdik kararının ibraya yol açmayacağı gibi bilirkişi kurulu bilançoda gerçeği aykırı husus bulunmadığı bildirildiğinden usulüne uygun şekilde alınan bilançonun tasdikine ilişkin 5 ve ,YK seçimine ilişkin 8 nolu kararın iptal isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının KISMEN KABULÜNE; İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/591 Esas 2018/65 Karar sayılı 08/02/2018 tarihli hükmün HMK 353(1) b-2 gereği KALDIRILMASINA ,”Davanın KISMEN KABULÜNE ;6 nolu kararın tümüyle ,7 nolu kararın kar dağıtılmamasına ilişkin kısmının ( 935.000-TL nin üzerinde kâr dağıtımı yapılmamasına ilişkin kısımların) ,9 nolu kararın YK üyesi … TTK 395-396 .madde uyarınca izin verilmesine ilişkin kısmının ,10 nolu kararın YK üyeleri … ve …’a aylık net 50.000-TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin kısımlarının iptaline , 5 ve 8 nolu kararların ve kısmi iptal kararı verilen kararlar dışında ki fazla istemlerin reddine,İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak ;Alınması gereken 44,40-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davacı tarafından ödenen 58,40-TL peşin harçların davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan toplam 2.000-TL bilirkişi ücreti ve 123-TL teb-müz. masrafı olmak üzere toplam 2.123-TL yargı giderinin davanın kabulü oranında hesaplanan 1.415-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı vekili için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Davalı için AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine”İstinaf yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının(Davacı 35,90-TL davalı 35,90-TL ) istek halinde kendilerine iadesine,Davacı tarafından yatırılan 52,65-TL istinaf yargı giderinin haklılık oranına göre hesaplanan 36-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafından yapılan 4,85-TL masrafın takdiren üzerinde bırakılmasına. Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK ‘nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 19/12/2019