Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1029 E. 2019/611 K. 29.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1029
KARAR NO : 2019/611
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2018
NUMARASI : 2016/1245 E.-2018/347 K.
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/04/2019
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacılar vekili, müvekkilleri murisinin 1981 yılında davalı banka şubesinde bir hesap açtırdığını ancak yaklaşık 1 yıl sonra vefat ettiğini, murisin hesap cüzdanına işlenmiş ve üzerinde tasarrufta bulunulmuş belirli miktarda TL ve USD’nin mevcut olduğunu, murisin ölümünden önce hesap cüzdanı üzerindeki son tasarrufunu yaptığında bakiye olarak 800.000-TL ve 2.231,14-USD bulunduğunu, ancak davalı banka tarafından bu hesaptaki paranın varlığını mirasçılara hatırlatacak herhangi bir işlem yapılmadığı gibi 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağını bildirir bir tebligat da yapılmadığını, müvekkillerinin bu hesap cüzdanından yaklaşık 2 ay önce tesadüfen haberdar olduklarını, davalı bankanın herhangi bir tebligat veya ihtarda bulunmamış olması nedeniyle zamanaşımı savunmasında bulunmaksızın banka hesabında bulunan tutarı ödemesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100-TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, öncelikle zamanaşımı definde bulunduklarını, ayrıca müvekkili kayıtlarında davacılar murisi adına açılmış bir hesaba rastlanılmadığını, müvekkili işlemlerinin kanuna ve mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacıların murisine ait hesabın 19.10.1981 tarihinden sonra hareket görmediği ve murisin 23.11.1981 tarihinde vefat ettiği, 3182 sayılı yasanın zamanaşımı maddesini düzenleyen 36.maddesinde bankalara 5.000- TL altındaki tutar için hesap sahiplerine ihbar zorunluluğu getirilmediği, hesabın 19.10.1991 tarihinde zamanaşımına uğradığı ve hesap bakiyesi 2.231,14- TL’nin TC Merkez Bankasına devredildiği, davalı bankanın işlemlerden dolayı herhangi bir kusurunun olmadığı, dolayısıyla davacıların TL hesaptan dolayı davalı bankadan herhangi bir alacak talep haklarının bulunmadığı, ayrıca davacıların murisinin davalı banka nezdinde Amerikan Doları üzerinden açılmış herhangi bir yabancı para hesabının da bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince 3181 sayılı yasanın 36.maddesi hükmü gereği alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, oysa bu yasanın 01.05.1985 tarihinde yürürlüğe girdiğini, hesap açılış tarihinin ise 1981 olduğunu, bu tarihte yürürlükte olan 7129 sayılı yasanın 31.maddesi uyarınca hesap sahibinin varislerine bildirim yükümlülüğü bulunduğunu ve bu yükümlülüğün miktar ile sınırlı olmadığını, eski kanunla tamamlanmış işlemlerden doğan hakların yeni kanunla ortadan kaldırılamayacağını, kaldı ki hazineye devre ilişkin herhangi bir bilgi veya belge sunulmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davacılar, murislerinin bankada 1980 yılında açmış olduğu TL ve USD hesapları hakkında bankanın herhangi bir bildirim yapmadığını, bu hesapları tesadüfen öğrendiklerini ileri sürerek hesaplardaki tutarların ödenmesini talep etmiş, davalı ise yasal süreden sonra sunduğu cevap dilekçesinde alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca banka kayıtlarında bu yönde bir hesaba rastlanılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Ne var ki davacıların murisinin davacılar dışında bir mirasçısının daha bulunduğu dosya içerisinde bulunan 13.02.2015 tarihli veraset ilamından anlaşılmaktadır.Murisin mirasçılarının bir kısmının davacı olduğu işbu davanın, murisin terekesi adına açıldığının kabulü gerekir. 4721 sayılı TMK’nın 640. maddesi uyarınca birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Anılan yasa hükmünde de belirtildiği üzere mirasçıların birden fazla olması halinde terekenin taksimine kadarki durumuna miras ortaklığı denir. Miras ortaklığının tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti yoktur. Bu itibarla, elbirliği halindeki mülkiyet kuralları gereğince miras ortaklığının tümüne ilişkin davaların bütün mirasçılar tarafından açılması gerektiğinden, mahkemece diğer mirasçıların da davaya katılımının sağlanması ve bu doğrultuda muvafakatının alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için davacılara uygun bir süre verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar resen nazara alınmaksızın davanın esastan incelenmek suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02.12.2015 tarihli 2015/5676 E., 2015/12889 K. sayılı emsal kararı).İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ise, davacılar murisinin banka hesabında bulunan ve 19.10.1981 tarihi itibariyle 2.231,14-TL olan tutarın, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tarih olarak kabul edilen 19.10.1991 tarihi itibariyle ulaştığı tutarın tespiti ile buna göre yasal bildirim sınırının altında olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353(1)a-4 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve dava şartına ilişkin eksiklik tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE; İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2018 Tarih 2016/1245 Esas 2018/347 Karar sayılı hükmün HMK 353(1)a-4 gereği KALDIRILMASINA; “Dava şartı tamamlanmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,”İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yatırılan 35,90 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile HMK’nun 353(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 29.04.2019