Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1026 E. 2020/85 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1026
KARAR NO : 2020/85
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2017
NUMARASI : 2014/1383 Esas 2017/927 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/01/2020
Davanın kabulüne ilişkin hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin teminat mektubunun şahsen tarafı olmadığını, davalı banka ile ortağı olduğu şirketin imzaladığı genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunması sebebiyle sorumlu tutulduğunu, 12/06/1996 tarihli, … nolu 903,42-TL tutarlı meri gümrük teminat mektubu sebebiyle halen haciz tehdidi altında olması ile birlikte 11.752,02-TL parasının davalı 17/02/2020 TMSF’ de bloke altında tutulduğunu, söz konusu teminat mektubunun halen nakde tahvil edilmemesi sebebiyle herhangi bir borcunun bulunmadığının bariz olduğunu, bloke altında tutulan 11.752,02 TL’nin 31.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.
CEVAP : 1-Davalı … BANK AŞ vekili cevap dilekçesinde, her ne kadar müvekkilinin davalı olarak gösterilse de müvekkilinin bu dava ile ilgisinin bulunmadığını, esasa ilişkin olarak teminat mektubu riskinin devam ettiğini, davacının müvekkili bankaya borcunun devam ettiğini, … T.A.Ş.-TMSF arasında yapılan ancak temlik sözleşmesi sonucu teminatın TMSF’de kaldığından Gümrük Müdürlüğü’ne başvuru yapması gereken kurumun TMSF olduğunu, borçlu iflas ettiğinden teminat mektubunun masaya kaydedilmesi gerekmekte iken kaydedilmemesinin iflas müdürlüğünün ihmali olduğunu belirterek davanın öncelikle husumet nedeniyle aksi halde esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
2-Davalı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde ;dava konusu ihtilafla alakalı olarak TMSF veya… AŞ nin sorumluluğuna ilişkin değerlendirmenin mahkemeye ait olup kendilerinin sorumlu olmadığını, hasım olarak gösterilemeyeceğini, hasım gösterilseler bile incelemenin idari yargıda yapılması gerektiğini, gümrük yükümlülüğüne ilişkin olarak bankalar tarafından düzenlenen teminat mektuplarının doktrinde bir tür garanti sözleşmesi olarak kabul edildiğini, buna göre banka teminat mektubunda gösterdiği miktarda ilişkin olarak sorumlu olacağını taahhüt etmekte olduğunu, bir teminat mektubundan dolayı lehdar ithalatçı ile keşideci banka arasındaki ilişkide gümrük idaresinin yerinin olmadığının açık olduğunu belirterek kendileri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. 3-Davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu ettiği borçtan dolayı müşterek müteselsilen kefil sıfatıyla asıl borçlu gibi sorumlu olduğunu, davacının 6183 sayılı AATUHK hükümlerine göre yapılan takipte müvekkili kurumun borçlusu olduğunu, bankanın teminat mektubundan dolayı sorumluluğunun ancak teminat mektubu bankaya iade edilince sona ereceğini kredi borçlusunun ya da kefilinin afaki iddiaları ile bu sorumluluğun ortadan kalkmasının söz konusu olmadığını, Gümrük Ve Ticaret Bakanlığının bakanlığın ilgili birimlerine gönderdiği yazının davacının talebinde haklı olduğunu kanıtlayan bir yönü bulunmadığını belirterek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; … TAŞ ile TMSF arasında yapılan alacağın temliki sözleşmesi sonucu teminatın TMSF’de kaldığından bahisle Gümrük Müdürlüğünün başvuru yapması gereken kurumun TMSF olduğu ifade edilmiş ise de TMSF’nin, davacı tarafa vermiş olduğu 03/07/2014 tarihli cevap yazısında gayri nakdi risklerin … Bank ile hisse devir sözleşmesi gereği … Bank A.Ş tarafından takip edildiği, teminat mektubunun bankaya iadesi gerektiğinin bildirildiği, teminat mektubunda borçlu olan … T.A.Ş ise de borç ve tazmin yükümlülüğünün … Bank A.Ş’ye geçtiği diğer bir deyimle teminat mektubu riski devam etmiş olsa idi lehtar durumundaki Gümrük Müdürlüğünün davalı TMSF’den değil borçlu niteliğindeki … Bank A.Ş’den teminat mektup bedelinin tahsilini talep edebileceği, bu hususun davalı … Bank A.Ş’nin davaya cevap dilekçesi ekinde sunduğu Kartal …. Noterliğinin 01/09/2006 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinden de açıkça anlaşıldığı, davalı bankanın, davacının da bulunduğu muhataplara hitaben gönderdiği ihtarnamede Gümrük Müdürlüğüne hitaben verilen 2 adet teminat mektubu devre komisyonunun tahsilini talep ettiği, 1987, 1991, 1985 tarihli ve bila tarihli 9 adet genel kredi sözleşmesinden kaynaklı hesapların kat edildiği, mer’i teminat mektup bedelinin depo edilmesinin istendiği, sonuç olarak davacının hem Gümrük ve Ticaret Bakanlığına hem de …Bank A.Ş’ye yönelik verilen kontrgaranti nedeniyle 12/06/1996 tarihli 6721250023 nolu teminat mektubundan kaynaklı borçlu olmadığının tespitini talep etmekte hukuki yararı bulunduğu, teminat mektubu tazmin riskinin ortadan kalkması nedeniyle borçlu olmadığının ve verilen garantinin sona erdiği gerekçesiyle davanın kabulüne; söz konusu teminat mektubu tazmin bedeli olarak 31/12/2012 tarihinde TMSF lehine faiz getiren ayrı bir hesapta bloke edildiğinden davalı TMSF’den iadesi ile davacıya verilmesi gerektiği, davacının ayrıca faiz isteminde bulunması nedeniyle faiz istemi ve faiz talebi yerinde görülerek 11.752,02-TL’nin davacı yararına davalı TMSF’den tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :1-Davalı TMSF vekili; teminat mektubunun tazmin riskinin kalmadığı kanaatinin gerçeği yansıtmadığını, kesinlik içermediğini, Gümrük Müdürlüğü’nün cevabında, mektubun bulunamadığının bildirildiğini, mektuba ilişkin herhangi bir alacaklarının bulunup bulunmadığını ise bildirmediğini, mahkemece Gümrüğe “teminat mektubuna konu Gümrük alacağının mevcut olup olmadığı, halen devam edip etmediği” hususlarının sorulmadığını, banka açısından riskin ortadan kalkmış kabul edilebilmesi için Gümrüğün ya mektubu fiziken iade etmesi yada mektuba ilişkin alacağının kalmadığı ve tazminin istenmeyeceği hususunda bir beyanının olması gerektiğini, davanın dayanağının mektuplara ilişkin talep hakkının zamanaşımına uğradığı iddiası ile açıldığını, mahkeme kararında bu hususa değinilmediğini, bu nedenle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 2-Davalı … Bank A.Ş. vekili, Gümrük Müdürlüğü görevli olduğundan davanın husumetten reddi gerektiğini, itirazın yerinde görülmemesi halinde dahi … T.A.Ş.-TMSF arasında yapılan alacak temlik sözleşmesi sonucu teminat TMSF’de kaldığından, Gümrük Müdürlüğü’ne başvuru yapması gereken kurumun TMSF olduğunu, teminat mektubu riskinin devam ettiğini ve davacının müvekkili bankaya borcunun mevcut olduğunu, teminat mektubunun halen Gümrük Müdürlüğü kayıtlarında bulunduğunu, bankanın teminat mektubundan dolayı sorumluluğunun, ancak teminat mektubu bankaya iade edilince sona ereceğini, her ne kadar iki farklı teminat mektubu varmış gibi gözükse de her iki kayıdın da tek teminat mektubuna ait olduğunu, bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 3-Davalı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı vekili; müvekkilinin hasım gösterilemeyeceğini, hasım gösterilse dahi incelemenin idari yargıda yapılması gerektiğini, teminat mektubundan dolayı bir gümrük yükümlülüğü kapsamında davacı tarafın borçlu olmadığının tespitine ilişkin Bakanlık birimlerine ulaşmış bir talep ve bu talebin reddinin söz konusu olmadığını, bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kefil olunan genel kredi sözleşmesi kapsamında, iade edilmeyen teminat mektubu bedeli için bloke edilen bedelin iadesi istemine ilişkindir.Banka Teminat mektupları bankanın garanti veren olarak muhatap garanti alana karşı lehdar üçüncü kişi asıl borçlunun fiilini taahhüt etmektedir. Garanti sözleşmesi oluşturan banka teminat mektupları ile bankalar mücerret bir borç altına girmeyip belli bir riski garanti etmektedirler. Garanti edilen riskin doğmaması veya sona ermesi halinde muhataba karşı sorumlu tutulmayacaklardır. Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Müteselsil kefilin gayri nakdi alacak yönünden depo sorumluluğuna gidilebilmesi için sözleşmede bu konuda açık hükmün bulunması gerekir. (Y.H.G.K 06.11.2018 tarih ve 2018/19-689 E.-2018/1624K.,Y.19.H.D26.09.2017 tarih ve 2016/11520E- 2017/6300K.) Dava konusu 12.06.1996 tarihli … no’lu 903.42- TL bedelli teminat mektubu verildiği Muhatap Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğünde mevcut olup , dava tarihi itibarıyla henüz paraya çevrilmemiş ve teminat mektubuna konu risk gerçekleşmemiştir. 818 sayılı BK.’nun yürürlükte olduğu dönemde akdedilen genel kredi sözleşmesi ve buna istinaden verilen dava konusu teminat mektubuna verilen müteselsil kefalete 6101 sayılı 6098 sayılı kanunun yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında kanunun 1.maddenin 2.cümlesi uyarınca, TBK.’nun yürürlüğe girmesinden sonraki sona erme, tasfiye ve temerrüd 6098 sayılı TBK hükümlerine tabi olup, buna göre kefaletin 10 yıl için verildiğinin kabulü gerekmektedir. 6098 sayılı kanunun 598. maddesinde kefalet için öngörülen 10 yıllık sürenin kendiliğinden sona ereceği düzenlenmesi karşısında; sürenin kamu düzenine ilişkin resen nazara alınması gerekli hak düşürücü süredir. Türk Borçlar Kanunu ile 10 yıllık hak düşürücü süre ilk defa öngörülmüş olup, başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolduğundan, hak sahipleri 6101 Sayılı 5. Maddesi uyarınca Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanabilecektir. Gerek teminat mektubu düzenlenmesine esas 1991 tarihli ve öncesine ait 1987, 1991, 1985 tarihli ve bila tarihli 9 adet genel kredi sözleşmesine gerekse teminat mektubunun verildiği 12.06.1996 tarihine göre 10 yıllık süre ve 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden itibaren 6101 sayılı yasanın 5. maddesinde düzenlenen 1 yıllık ek süre dolmuştur. Bu durumda kefilin sorumluğunu doğuran riziko hak düşürücü sürede gerçekleşmemiş olup, mahkemece davacı kefilin kefilliğinin hak düşürücü süre nedeniyle sona erdiği ve bu nedenle depo sorumluluğu olmadığı gerekçesiyle davaya konu teminat mektubu nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile depo edilen teminat mektubu bedelinin davalı TMSF’den tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle istinaf sebepleri yerinde görülmeyen TMSF vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Ancak; Teminat mektubu garanti veren banka ile muhatap garanti alan Gümrük Müdürlüğü arasında lehdar asıl borçlunun ediminin taahhüt edildiği bir garanti sözleşmesidir. Rizikonun gerçekleşmesi halinde banka asıl borçlu adına Gümrük Müdürlüğüne ödemeyi yapıp daha sonra asıl borçlu ve kefillere rücu edecektir. Muhatap Gümrük Müdürlüğü ile müteselsil kefil arasında hukuki ve ticari bir ilişki bulunmadığından, Gümrük Müdürlüğünün açılan davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Yine davalı … bankası davalı TMSF tarafından elkonulan … Hisseleri ile ilgili yapılan hisse devir sözleşmesi uyarınca bu kapsamda dava dışı asıl borçlunun dava konusu teminat mektubu borç tutarını diğer davalı TMSF ye temlik etmiştir. Buna göre davalı … bankasının dava konusu teminat mektubu yönünden taraf sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemenin bu davalılar yönünden davayı pasıf husumet yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davalı Gümrük Müdürlüğü ve … Bankası vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün bu davalılar yönünden kaldırılarak husumet (pasif dava ehliyeti) yokluğundan reddi ile hükmün kesinleşen yönlerinin tekrarına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı TMSF vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı …. ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1383 Esas-2017/927 Karar ve 08/09/2017 tarihli kararının, HMK.’nun 353(1)b-2 maddesi gereği KALDIRILMASINA; hükmün kesinleşen kısımlarının aynen tekrarı ile; A-“Davalılar … ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hakkındaki davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan REDDİNE,B-Davalı TMSF aleyhine açılan davanın kabulüne, 11.752,02- TL’nin 31/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı TMSF’den alınarak davacı tarafa verilmesine,”İlk Derece Yargılamasına ilişkin olarak; “Davalı TMSF harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 200,70-TL peşin harcın talep halinde davacıya iadesine,Davacı tarafça yapılan ve hakkındaki dava reddedilen davalılar hakkında yapılan giderler ayrık tutulmak suretiyle hesaplanan posta ve tebligat masrafı 80-TL, bilirkişi ücreti 1.800- TL olmak üzere toplam 1.880-TL yargılama giderinin davalı TMSF’den alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 1.980-TL maktu vekâlet ücretinin davalı TMSF’den alınarak davacıya verilmesine,Davalı TMSF tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Davalı T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan 18-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalı T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesine,Davalılar …. ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı lehine 3.400,-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesine, Talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine” İstinaf yoluna başvuran davalı HSBC tarafından yatırılan 236,60-TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, İstinaf yoluna başvuran davalı T.C.Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan 45,50-TL posta masrafının davacıdan alınarak davalı T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/01/2020