Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1020
KARAR NO : 2018/1490
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/05/2017
NUMARASI : 2016/954 E.-2017/462 K.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/11/2018
İlk derece mahkemesince davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü.
DAVA:Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı ..Ltd. Şti. arasında akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin davalılar tarafından müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığını,sözleşme uyarınca kredi kullandırıldığını ve teminat olarak araçlar üzerine müvekkili lehine rehin tesis edildiğini, krediye ilişkin borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, borcun tam olarak ödenmemesi üzerine asıl borçlu şirket hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi, davalılar hakkında tahsilde tekerrür etmeme kaydıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız itirazları ile ilamsız icra takibinin durduğunu ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, rehne konu araç satıldığı ve bir kısım tahsilat yapıldığı halde davacı tarafın bu davayı açarken tahsil edilen tutarı borçtan mahsup etmediğini, ayrıca davanın açıldığı tarih itibariyle icra dosyasında bir itirazın da olmadığını savunarak davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, itirazın iptali davalarında davanın görülebilme ön koşulu icra takibinde borçlu/davalıların geçerli bir itirazlarının bulunması olduğu, borçlu/davalıların bu davaya konu icra dosyasındaki borca ve faize itirazlarından dava açılmadan önce 07/10/2015 tarihinde açık imzaları ile vazgeçtikleri, davada geçerli bir itiraz bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, taraflar lehine tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1- Davalıların itirazları üzerine takibin durdurulmasından sonra davalılarca 07/10/2015 tarihli dilekçe sunulduğunu, mahkemece bu dilekçe itirazdan vazgeçme dilekçesi olarak kabul edilmişse de,dilekçenin hukuka uygun bir itirazdan vazgeçme beyanı içermediğini, itirazdan feragatin açıkça yapılması gerektiğini, oysa dilekçede açıkça yapılmış bir feragat beyanı olmadığı gibi borcun kabul edildiğinden bile bahsedilemeyeceğini, davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin doğru olmadığını,
2- Kararın doğru olduğu kabul edilse bile davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.162,92 TL ‘ye hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İİK’nun 67. maddesi uyarınca açılan İtirazın İptali davasında, borçlu tarafından icra takibine yasal sürede usulüne uygun olarak itiraz edilmiş olması bir dava şartıdır, aksi halde alacaklının bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı kabul edilmektedir.
Hukuki yarar 6100 sayılı HMK’nun 114/1-h maddesi uyarınca dava şartı olup aynı kanunun 115. maddesine göre mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmelidir.
Somut olayda davalılarca yasal sürede 18/09/2015 tarihli dilekçe ile borca itiraz edilmesi üzerine, İcra Müdürlüğünün aynı tarihli kararı ile takibin durdurulduğu görülmektedir.
Bununla birlikte, davalıların 07/10/2015 tarihli dilekçelerinde ise, 18/09/2015 tarihinde verdikleri itiraz dilekçesini geri almak istediklerini, rehin olarak satılan aracın borca mahup edilmesini, kalan olursa asıl borçludan alınmasını, aksi durumda paylarına düşen borcu kabul ettiklerini bildirdikleri görülmektedir. Davalıların dava öncesindeki bu beyanları itirazdan vazgeçme niteliğinde olup dava tarihi itibariyle borca geçerli bir itiraz bulunmadığından, davacı tarafça iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ne var ki hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 7/2 maddesi uyarınca davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması nedeniyle davanın reddi halinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı hususu gözetilmeden, davalı lehine maktu 1.980-TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.162,92- TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 353(1)b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile hükmün vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/05/2017 tarihli 2016/954 Esas-2017/462 Karar sayılı hükmünün HMK 353(1)b-2 maddesi gereği,
Davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin “Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT’deki esaslara göre belirlenen 5.162,92 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklindeki 5. bendinin KALDIRILMASINA,
“Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT’nin 7/2 maddesine göre belirlenen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine”,
Davacı tarafça peşin yatırılan 35,90 TL istinaf harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oybirliği ile HMK’nun 362(1).a maddesi uyarınca kesin olmak üzere karar verildi. 29/11/2018