Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2018/1009 E. 2020/1218 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1009
KARAR NO : 2020/1218
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI : 2015/495 Esas-2017/920 Karar
DAVA: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2020
İlk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne yönelik hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA: Davacı vekili; vekil eden banka tarafından dava dışı …San.Tic.Ltd.Şti. lehine davalı-borçlu … ve dava dışı … müşterek ve müteselsil kefaletiyle kredi hesapları açılıp kullandırıldığını, kredilerin ödenmemesi sebebi ile ihtarname kat edilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, borçların ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, icra takibinde borçlulardan davalı …’ın sadece esnek ticari kredi hesabından dolayı sorumlu tutulduğunu, borçlunun takibe ve borca itiraz ettiğini belirterek itirazlarının 55.206,47-TL üzerinden iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece; bilirkişi raporu ile davacı bankanın dava dışı asıl borçludan takip tarihi itibari ile, 55.477,53-TL alacaklı olduğu, davacı bankanın davalı kefilden tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 54.846,06-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, hesap kat ihtarının tebliğe çıkarıldığı ancak, tebliğ edilemediği, tebligatın yapılamaması nedeni ile 6102 sayılı yasanın 7. maddesi uyarınca, kefile hesap kat ihtarı tebliğ edilmeden temerrüt faizi yürütülemeyeceği; bu itibarla davalının temerrüt faizinden sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafından davalı aleyhine yürütülen istanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında vaki davalı itirazın kısmen iptaline; takibin 52.294,96-TL asıl alacak, 2.429,62-TL takip tarihine kadar işlemiş faiz, 121,48-TL BSMV olmak üzere toplam 54.846,06-TL üzerinden devamına, fazlaya dair istemin reddine, hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında hesaplanan 10.969,21-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacı bankanın asıl borçlusu ….Ltd. Şti. olduğunu, davalı müvekkilinin sadece 29.07.2011 tarihli sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluğu bulunduğunu, diğer sözleşmelerde imzası bulunmadığını, davacı banka ile yapılan 29.07.2011 tarihli kredi sözleşme ilişiğinin sonlandırıldığı–kapatıldığını, gerekçe alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerin eksik, yanılgılı ve hatalı olduğunu,kapanmış kredi sözleşmesi nedeniyle davacıya herhangi bir borç ve sorumluluğu bulunmadığını,aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuki olmadığını,kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için kefil aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Takip dayanağı 29.07.2011 tarihli 170.000- TL bedelli sözleşmede davalının müteselsil kefaletinin mevcut olup,asıl borçlu şirket daha sonra ,davalının müteselsil kefil olmadığı 6.4.2012 tarihi ve sonrasında 3 adet genel kredi sözleşmesi daha imzalamıştır.Asıl borçlu şirket lehine 26.8.2011 tarihinde eksi bakiyeye dönüştüğü ,kredili mevduat hesabının özelliği,+-bakiyelerde çalıştığı, davalının kefaleti bulunmayan ilk sözleşmenin imzalandığı 6.4.2012 tarihine kadar bazın – ,bazen de + bakiyede çalıştığı,yeni sözleşmenin imzalandığı tarihte ,krediden kurtulup + bakiye verdiği görülse de anılan hesabın daha geniş bir perspektifte cari hesap koşulları içerisinde işletilip sonunda ,cari hesabın kesilip kat edildiği tarihte 4.9.2014 tarihinde -50.000-TL bakiyede bulunduğu hususları yapılan bilirkişi incelemesi ile belirlenmiştir.Davalı; dava dışı borçlu ile davacı banka arasında dava konusu genel kredi sözleşmesinden sonra 2 farklı genel kredi sözleşmesi imzalandığını , davaya konu genel kredi sözleşmesi kapatılmadan ,diğer genel kredi sözleşmelerini imzalanamayacağı bu nedenle borcu sona erdiğini ve buna bağlı olarak kefiliğinin sona erdiğini iddia etmektedir. Taraflar arasında imzalanmış bir genel kredi sözleşmesinin bulunması farklı genel kredi sözleşmeleri imzalanmasına engel teşkil etmeyeceği gibi yeni imzalanan genel kredi sözleşmesi ile de bir önceki genel kredi sözleşmesi ilişkin borcun kapandığı anlamına da gelmeyecektir. Bir tarihte borcun sıfırlanmış olması ,genel kredi sözleşmesi dahilinde yeniden kredi kullandırılması halinde kefile başvuruyu engellemeyeceği ,davalının kefaletten dönme beyanı da bulunmadığı gözetilerek TBK ‘nın 598. Maddesinde düzenlenen kefaletin sona erme hallerinin gerçeklemediği sonucuna varılmıştır.Konusunda uzman bilirkişinin denetime elverişli raporuna göre;Esnek Ticari Kredi’nin davalının kefil olduğu genel kredi sözleşmesin uyarınca kullanıldığı anlaşılmıştır. Buna göre davalı kefil olduğu sözleşmede belirlenen sorumluluk limiti kapsamında takibe konu alacağın bu kısmından sorumlu olacaktır. Açıklanan nedenlerle mahkemece kefil olarak davalının kefalet limitinde kalan takibe konu borçtan sorumlu olduğu anlaşıldığından ve Dairemizce yapılan bilirkişi raporu da bu durumu doğruladığından davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf nedenleri yerinde olmayan davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK ‘nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 3.746,53-TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 936,65‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.809,88‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,Davalı tarafından yapılan İstinaf yargı giderinin üzerinde bırakılmasına, hükümden sonra davacı tarafından yapılan 43-TL posta giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda H.M.K.’nın 362(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 25/11/2020